''Tahşiyecilere kumpas'ta 33 sanığın yargılandığı davada aralarında Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski emniyet müdürü Ömer Köse'nin de bulunduğu 19 sanığın Bylock programını kullandığı belirlendi.
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) ''Tahşiyecilere kumpas kurduğu" iddiasıyla firari sanık Fetullah Gülen'in de aralarında bulunduğu 33 sanığın yargılandığı davada aralarında Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski emniyet müdürü Ömer Köse'nin de bulunduğu 19 sanığın Bylock programını kullandığı tespit edildi.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, celse arası mahkemeye sunulan bazı evraklar okundu.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu'nun mahkeme sunduğu bir yazısında, FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne yönelik yürütülen soruşturmalar hatırlatıldı.
Yazıda, hali hazırda İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmekte olan davanın sanıklarından, Hidayet Karaca, Ömer Köse, Erol Demirhan, Ali Cihan, Kazım Aksoy, Mehmet Ali Doğru, Mustafa Altınbulak, Yakup Ergün, Tufan Ergüder, Selçuk Ocaktan, Ekrem Çelik, Talat Burak Karaltı, Ufuk Yıldırım, Yasin Koyuncu, Abdullah Seyit Ateşçi, Aytekin Ögören, Ahmet Öztürk, Tolga Güzeltaş, Hüseyin Nohut'un bulunduğu örgüt içi gizli iletişimde "Bylock" isimli programı kullandıkları tespitine yer verildi.
"KULLANMADIM"
Geçen celse savunması yarım kalan Karaca, söz alarak geçici körlük yaşadığını bu yüzden savunma için hazırladığı metni okumakta zorluk çekebileceğini söyledi.
Tutuklulukta geçirdiği süreyi hatırlatan Karaca, "Ne yaptım ben Allah aşkına söyleyin. Dizide iki kelime geçmiş diye tutuklu yargılanıyorum. Şimdi de Bylock diye bir şey çıktı. Bylock hangi tarihte sürüme girmiş. İki yıldır tutukluyum, ben Bylock filan kullanmadım. Dedim ya, baştan suçlu ilan edildim. Bir insanın hayatı bu kadar ucuz olmamalı ve bir insan bu kadar kolay bir şekilde hapse koyulmamalı." ifadelerini kullandı.
Televizyon yöneticileri ve yayınlarla ilgili yürütülen soruşturmalar ile verilen mahkeme kararları olduğunu anlatan Karaca, şunları kaydetti:
"Filmin içeriği gerçek hayatla özdeşleşse bile bu durum yazarı, senaristi ve yayınlayanı suçlu göstermez. Kaldı ki söz konusu dizi filmi bir hayal ürünüdür. Tarihi bir dönemden geçiyoruz. Baştan suçlu ilan edildim. Suç üretmek için hayal ile gerçekler bir arada kullanılmış. Herkesin yaptığı bir iş vardı. Bir trafik kazasında nasıl ki otomobil firmasının yöneticileri sorumlu olamıyorsa, bir dizinin senaryosundan da o televizyon kanalının yöneticisi sorumlu olamaz."
"DİZİYLE İLGİSİ YOK"
Karaca, yayınladıkları dizinin Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve ilgili bakanlığın onayından geçerek yayınlandığını, bununla ilgili evrakları mahkemeye sunduğunu belirterek, "Ben bu davanın konusunun, suç teşkil edip etmediğini sormuyorum. Dizi olmasaydı söz konusu yayın gerçekleşmeseydi emniyet operasyon yapmayacak mıydı? Polisin, savcının, hakimin yanlış yapıp yapmadığını sormuyorum. Emniyetin yaptığı operasyonun diziyle alakası yok. Emniyet görevlilerinin kendileri burada da söylediler. Yine olsa yine operasyonu gerçekleştiririz dediler. Dizi yayınlanmasaydı polis operasyon yapmayacak mıydı?" diye konuştu.
Duruşma, Karaca'nın savunmasıyla devam ediyor.
İSTANBUL/AA