İnsan, gerek kendisinin gerekse diğer bütün mevcudatın var oluşunun anlamını Allah’a imanda bulur. Varlığın, iyiliğin, güzelliğin kaynağını O’nda görür, O’ndan bilir. Allah’a imanda en güvenilir yol, yine O’nun anlattıklarına kulak ve gönül vermektir.
Kur’ân-ı Kerîm’de “Gönüller Allah’ı anmakla huzura erer” buyurulur. Anmak için inanmak gerekir. Dolayısıyla inanmak huzur vericidir; çünkü inanmak, Hakk’ın hakikatini bilmektir; hakikati bilmek huzur verir. İnsan, gerek kendisinin gerekse diğer bütün mevcudatın var oluşunun anlamını Allah’a imanda bulur. Varlığın, iyiliğin, güzelliğin kaynağını O’nda görür, O’ndan bilir.
Bu sebeple Kur’ân-ı Kerîm’in yüzlerce âyeti bize Allah’ı anlatır, tanıtır, O’nun varlığına, birliğine; ilim, irade ve kudretinin mükemmellik ve sınırsızlığına şahitlik eden evrendeki sayısız delillerinden örnekler gösterir. Bir saat bulduğumuzda mutlaka onun bir sahibinin, bir ustasının olması gerektiğini düşünürüz. Bunun gibi tek tek varlıklara ve bütünüyle evrene bakarken de onların bir sahibinin, onları bir var edenin ve yaşatanın bulunduğunu düşünürüz; Kur’an böyle düşünmemizin yolunu açar; akıllı ve basiretli insanın bu gerçeği görmesi gerektiğini söyler.
Bir bakıma yüce Kitabımız, başından sonuna bize Allah’ı anlatır; ama beşer zihninin kavramasına uygun gelen sembolik bir dille, mecazi kelime ve kavramlarla… Çünkü Allah’ın hakikatini anlamaya insan zihni, anlatmaya da beşer dili yetmez. Ama akıllar O’nun zatını ve mahiyetini kavrayamasa da, kalbini ve ruhunu arıtıp O’na açanlara O’nun hakikati kendini ifşa eder.
Allah’a imanda en güvenilir yol, yine O’nun anlattıklarına kulak ve gönül vermektir. Bize Rabbimizi anlatan âyetlerden bazıları şöyledir:
AKIL SAHİPLERİ İÇİN İBRETLER
“De ki: O Allah birdir. O bütün varlıkların kendisine sığındığı Allah’tır. Ne doğurmuş ne de doğurulmuştur. Hiçbir varlık O’nun dengi değildir.”
“O’nun hiçbir misli ve benzeri yoktur.”
“Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ı tesbih eder. O, güç ve hikmet sahibidir. Göklerin ve yerin hâkimiyeti O’na aittir. O, yaşatır, O öldürür. O’nun her şeye gücü yeter. İlk ve son, gizli ve açık O’dur. O her şeyi gerçeğiyle bilir.”
“Gaybın anahtarları O’nun katındadır. Gaybın sırlarını O’ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir. O’nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. O, yerin karanlıklarındaki tek bir taneyi bile bilir.”
“Her şey fânidir ve yalnız azamet ve ikram sahibi Rabbinin zatı bakidir.”
“Doğu da batı da Allah’ındır.”
“Allah göklerin ve yerin ışığıdır.”
“Göklerin ve yerin yönetimi Allah’a aittir. Allah her şeye kadirdir. Göklerin ve yerin yaratılışında, geceyle gündüzün değişmesinde akıl sahipleri için ibretler vardır.”
“Andolsun biz peygamberlerimizi açık kanıtlarla gönderdik; beraberlerinde kitap ve adalet terazisi de indirdik ki insanlar adaleti ayakta tutsunlar.”
“Allah insanlara asla kötülük etmez; fakat insanlar kendilerine kötülük ederler.”
“Söyle onlara: Ey kendi zararlarına haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin; Allah bütün günahları bağışlar. Çünkü O çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.”
“Kullarım sana beni sorduklarında (ey Peygamber, söyle onlara), ben gerçekten yakınım. Bana dua ettiğinde dua edenin niyazına karşılık veririm. Şu halde insanlar benden dilekte bulunsunlar, bana inansınlar; böylece umulur ki hakikate erişirler.”
“Bütün övgüler âlemlerin sahibi olan Allah’adır. O çok merhametli, çok şefkatlidir. Sorgu gününün hâkimidir. (Ey Rabbimiz!) yalnız sana kul olur, yalnız senden yardım isteriz. Bizi doğru yola yönlendir; nimetler verdiklerinin yoluna; sapkınların yolundan esirge bizi.”
Âmîn.