Peki zincirler kırıldı mı?

Zincirler kırıldı ve Ayasofya açıldı. Görüldü ki kırılması gereken bir zincir bile yokmuş. Muhalefet ilk namazda saf tutmaya hazırdı, dışarından gelen tepkiler de “Aman Ali Rıza Bey ağzımızın tadı bozulmasın”ı geçmedi.

‘İçimizdeki Bizans’ın çocukları’ diyerek kılıcını çekmiş Malkoçoğulları için büyük bir hayal kırıklığı olmalı bu.

Özellikle de bu kavgaya Necip Fazıl okuyarak, dinleyerek bilenmiş olanlar için.

Danıştay’ın Ayasofya kararı beklenirken bakanların, gazetecilerin paylaştıkları “Gençler! Bugün mü, yarın mı, bilemem; fakat Ayasofya açılacak!” sözlerinin geçtiği 1 Ocak 1966 günü Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) salonunda verdiği konferans bunun en iyi örneğiydi.

Konuşmada Necip Fazıl’ın izleyenlerini esas cuşu huruşa getiren ifadeleri bakanların alıntıladığı cümleler değildi, şimdi politik olarak doğru bulunmayıp, sansürlenen çok daha ağır ifadeleri vardı:

“126 yıl boyunca, dışardan Batı emperyalizmasının, içerden de onların sâdık ajanları sıfatıyla kozmopolitlerin, Yahudilerin, dönmelerin, masonların ve nihayet hepsinin birden ana sermayesi ve gönüllü fedaisi halinde; adı Türk, küfür tip ve zümrelerinin idare ettiği bu cereyan, Ayasofya’yı müzeye çevirmekle, sağlık müzelerindeki balmumundan frengili suratlar şeklinde, Türkün öz ruhunu müzeye kaldırmış oldu. Frenk kelimesinden gelen “frengi” ismine dikkat ediniz! Veya frengî ismine dikkat ediniz. Türkün mukaddesatına frengili bir surat gibi bakan bu insanlardır ki, “frengi”nin ta kendisidirler ve ciğerlerine kadar frengilidirler!”

Siyasi, tarihsel, kültürel meselelere şairlerin epikliği, çoşkusu ve abartılı üslubuyla yaklaşmanın zararları üzerine de ibretlik bir metin olan konuşmada, Necip Fazıl’a göre “bütün manalar Ayasofya’ya bağlıydı”, o bir kere açıldı mı bütün kilitler de açılacaktı:

“Bütün manalar Ayasofya’ya bağlı. Ayasofya’nın kapılarıyla beraber ruhumuzu kilitlediler. Ruhumuzu kilitlemek için Ayasofya’yı kilitlediler. Nasıl bütün yollar Roma’ya çıkarsa, Türk manevi kurtuluş davasının bütün meseleleri de Ayasofya’ya ve onu müzeleştiren ellere çıkar. Ayasofya açılacak. Hem de öylesine açılacak ki, kaybedilen bütün mânalar, zincire vurulmuş masumlar gibi onun içinden fırlayacak!.. Öylesine açılacak ki, bu millete iyilik ve kötülük etmişlerin dosyaları da onun mahzenlerinde ele geçecek.. Ayasofya açılacak!... Bütün değer ölçülerini, tarih hükümlerini, dünyalar arası mahsup sırlarını, her iş ve her şey hakkındaki gerçek miyarları çerçeveleyici bir kitap gibi açılacak..”

Konferansın tam metnini her zamanki megalomanisiyle o hafta Büyük Doğu’nun kapağından “Büyük Hitabe” diye verirken, kapağın altına da bir gözünde Ayasofya, diğerinde Anadolu Hisarı olan bir baykuş resmi yerleştirmiş ve altına da şöyle yazmıştı:

“O Yunanlı, baykuş gözlerini üzerimize dikmiş, birinde Ayasofya, öbüründe Anadolu Hisarı’nın hayali, İstiklal savaşındaki küstahlığından beter bir nefs emniyeti içinde şahlanıp duruyor da, bizde onun iki gözünü birden çıkaracak enerjiden eser görünmüyor.”

O gün konferansta Necip Fazıl’ın bu Ayasofya hamasetiyle heyecanlanıp, neredeyse her cümlesini alkışlarla kesen gençlerden biri de İstanbul Hukuk öğrencisi İsmail Kahraman’dı.

Bir yıl sonra MTTB’ye başkan olduğunda yaptığı ilk işlerden biri, fethin yıldönümünde “Ayasofya açılsın” talebiyle Ayasofya önüne bir protesto yürüyüşü düzenlemek oldu.

İki bin kişiyi aşan kalabalık, Cağaloğlu’ndan geçerken bir gazetenin önünde durup “Masonlar” diye bağırarak gazeteye bayrak asılması için ısrarcı olmuştu. Sonra geldikleri Ayasofya kapısında kendilerini karşılayan polis barikatının önünde oturmuş, Kahraman burada Ayasofya’yı kapatanları “gafil”likle suçlamıştı.

Ama esas protesto bir kaç ay sonra yaşandı.

25 Temmuz 1967 günü, Ortodoks Kilisesi ile buzları eritmek amacıyla Rum Patriği Athenagoras’ın davetiyle Türkiye’ye gelen Papa 6. Paolo, Ayasofya’yı da ziyaret etti.

Ayasofya’nın kilise dönemindeki apsisinde (kiliselerin mihrabı) bulunan, Hz Meryem’in kucağında Hz. İsa’yı tuttuğu dokuzuncu yüzyıldan kalma mozaiğin altında durdu, kendisine refakat eden Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil’e döndü, “Kısa bir süre dua edebilir miyim?” diye sordu, tecrübeli bakan sessiz kalınca da bütün dünya medyasının önünde dizlerinin üzerine çöküp Meryem Ana duasını okumaya başladı.

Bir kaç dakika süren dua sırasında, arkasında ayakta duran sivil asker devlet erkanı şaşkınlıkla onu izliyordu.

Dua büyük tepki çekti. En çok da MTTB’li gençlerin.

Ertesi gün MTTB’li 20 genç, biletlerini alıp Ayasofya’ya girdiler ve cemaatle namaz kıldılar. O gençlerden biri yine MTTB’nin başkanı İsmail Kahraman’dı.

İsmail Kahraman’ın o eylemi Meclis’te, Senato’da, gazetelerde irticai bir eylem olarak eleştirildi. Ama başına bir iş gelmedi, okulundan atılmadı, tutuklanmadı.

Muhtemelen “Zincirler kırılsın, Ayasofya açılsın” sloganı da MTTB’nin mutat hale getirdiği bu Ayasofya eylemlerinden birinde üretildi. 1977 yılında 400 kişiyle Ayasofya’ya girip, cemaatle namaz kıldıkları protestoda dışarıdaki kalabalık artık böyle bağırıyordu.

Bugün Türkiye’yi Necip Fazıl’ın o konferanslarında heyecanlanmış, MTTB’nin Ayasofya eylemlerine katılmış, duvarına Sultanahmet bahçesindeki demir parmaklıklı pencerelerden çekilmiş, “mahzun” Ayasofya fotoğrafları asmış bir nesil yönetiyor.

O nesli heyecanlandıran, öfkelendiren, dertlendiren meselelerin büyük bir çoğunluğu ise bugün artık mesele olmaktan çıktı.

Onların mesele listesindeki maddeler tek tek çözüldü.

Komünizm tehlikesi bitti. Masonlar her yerde değil. Devlet- millet kaynaşması gerçekleşti. Ülkenin bütün kadrolarında dindar siyasetçiler, bürokratlar var. Genelkurmay Başkanları, kuvvet komutanları cemaatle namaz kılıyor. Başörtüsü sorunu uzun mücadeleler sonucunda nihayet halloldu, Türkiye’nin çok şükür ki başörtülü askerleri, başsavcıları var. Bir zamanlar yasakçılığın merkezi İstanbul Üniversitesi’nin rektörü, söylendiği gibi bırakın başörtülüleri, iktidarın bütün icraatlarını kapıda durup selamlıyor. Abdülhamit’e kızıl sultan diyen kanallar kapatılıyor, Ulu Hakan’ın TRT’de kaç sezondur dizisi oynuyor, o dizide güncel sorunlarımızı çözmeye devam ediyor. İstanbul’un Fethi, Cumhuriyet Bayramı kadar coşkuyla kutlanıyor, 29 Mayıs diye üniversite bile var. İmam hatip okullarının sayısı her yıl artıyor, artık devlet kadrolarında bir yere gelmek için imam hatip okullarından mezun olmak neredeyse tercih sebebi.

Listede karşısına tık atılmamış çok az madde kaldı.

Onlardan Hilafet’i geri getirmek, İslam dünyası bu kadar parçalanmış, Türkiye bu kadar ülkeyle kavgalıyken 2020 yılında zaten gerçekçi bir talep değil. Tekrar Arapça alfabeye dönersek de bir gecede hepimiz cahil kalırız. Hala Osmanlı ailesine saltanatı geri vermeyi düşünen varsa, herhalde bir kısmı fazla Fransız, diğer kısmı fazla tüccar olan aileye bakıp vazgeçer. Mescid-i Aksa’yı özgürleştirmek, İsrail Danıştay’ına dava açmakla yapılabilecek bir iş değil. Ayasofya’nın açılışının denk getirildiği Lozan’ın ‘gizli maddeleri’nin yürürlükten kalkmasına, bütün dertlerin bitmesine de sadece üç sene var.

Ama bunlar dışında 1960’larda, 70’lerde MTTB’li bir üniversite öğrencisinin, 80’ler, 90’larda İslamcı bir gencin öfkeli sloganlarına konu olan, Necip Fazıl’ın, Serdengeçti’nin, Kadir Mısıroğlu’nun, İsmail Kahraman’ın hayallerini kurduğu her şey tek tek gerçekleşti.

Nihayet, zincirler kırıldı ve Ayasofya da açıldı.

Peki, o sloganların, hayallerin tek tek gerçeğe döndüğü bu Türkiye, mutlu, güçlü, zengin, özgür bir Türkiye oldu mu?

İçinde yaşamak istenen ütopya bu muydu?

Bırakın muhalifleri, zamanında bütün bu sloganları atmış, mahzun Ayasofya fotoğraflarıyla hüzünlenmiş insanların bile tek bir tweet atarken kırk kere düşündüğü, adaletsizliklerin, kayırmacılıkların çıplak gözlerle görünür hale geldiği bir ülkede yeni nesilleri zincirlerin kırıldığına ikna etmek mümkün mü?

Bugün, 40’larda, 50’lerde, 60’larda Ayasofya için Necip Fazıl’ın yaptığı o ateşli konuşmaları, ucu Atatürk’e de uzanan sert eleştirileri muhalif bir şair Cumhurbaşkanı, bakanlar için yapsa, başına 40’larda, 50’lerde, 60’larda Necip Fazıl’ın başına gelenlerden farklı ne gelirdi?

Ayasofya’nın içine dalıp camiye çevrilmesini protesto edecek üç genç soluğu nerede alırdı? Ayasofya’yı cami yapanlara “gafil” diye tweet atacak bir gençlik örgütü liderinin evinin kapısına kaç saat sonra polis dayanırdı?

Daha bir ay önce Necip Fazıl’ın konferanslarında yetişmiş, zincirler kırılsın, Ayasofya açılsın sloganları atmış muhafazakar aydınların kurduğu bir vakfın üniversitesinin kapısına kilit vurulurken, 550 yıl önceki vakıf senedine dayanarak, ülkenin kurucusunun altına imzası olan Bakanlar Kurulu kararnamesinin iptal edilmesiyle üzerimizdeki lanetin kalktığına kim inanır?

Necip Fazıl okuyarak büyümüş bir neslin işadamlarının kurduğu derneğin üyeleri, yedi işçinin öldüğü havai fişek fabrikasında aynı dernekten olan patronla dayanışma yemeğine oturmuşken, her şerrin sorumlusu olarak Batı emperyalizmasının sâdık ajanlarını, kozmopolitleri, Yahudileri, dönmeleri, masonları, frengili suratları gösteren o eski hikaye artık alıcı bulabilir mi?

Mağduriyetlerin, haksızlıkların giderilmesi önemliydi ama bunlar olunca ülkedeki diğer meselelerin, mağduriyetlerin, haksızlıkların kilidi Necip Fazıl’ın vaat ettiği gibi açılmadı, açılamayacak.

Ayasofya açıldı, ama kaybedilen bütün mânalar, zincire vurulmuş masumlar gibi onun içinden fırlamadı, fırlamayacak.

Bu millete iyilik ve kötülük etmişlerin dosyaları da onun mahzenlerinde ele geçmedi, geçmeyecek.

Demek ki bütün manalar Ayasofya’ya bağlı değilmiş. Ayasofya’nın kapılarıyla beraber ruhumuzun kilitleri de açılmadı, açılmayacak.

60’ları, 70’lerin, 80’lerin muhafazakar gençlerinin hayallerindeki ütopya, Türkiye’nin ütopyası olamadı.

Bazı zincirler kırılırken, yerlerine yeni zincirler asıldı.

Semboller ile değerler arasındaki makas açıldı. Semboller tek tek ihya edilirken, değerlerin top yekün aşındığı fark edilemedi.

Bir neslin büyük heyecanlarının gerçeğe döndüğü bir Türkiye, yeni nesilleri heyecanlandırmayan, onlara gelecek, iş, refah vaat etmeyen bir Türkiye oldu.

O yüzden, her siyasi fikrin eski nesillerinin sloganları, dertleri, kavgaları artık yeni nesiller için o kadar da heyecan verici değil. Türkiye, ne Ayasofya’nın ibadete açılmasıyla ne de Köy Enstitüleri’nin eğitime açılmasıyla düzelmeyecek, daha iyi bir yer olmayacak.

Ayasofya’nın zincirleri de konuşmanın, itiraz etmenin zor olduğu bir Türkiye’de kırıldı ama bugün Türkiye’yi sıkıştıran, nefes aldırmayan daha güncel, taze, sıkı zincirler var ve onlara sürekli yenileri ekleniyor.

YORUMLAR (81)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
81 Yorum
  • Karar Okuru / 01.08.2020 11:14

    Yildiray bu yazin icin seni tebrik ediyorum.Bazi yorumcularin kafasi sabit kalip sana alttan alta hakaret etselerde degisimin mutlak oldugunu onlarda birgun anlayacak.Degisim mutlaktir ve bu doganin insanoglunun yapisinda vardir.Mutlak guc Allah cc bu duzeni boyle kurmustur.Evrim dedigimiz ve aslinda kimsenin bilmedigi islamin onay verdigi degisime aslinda karsi cikan engizisyon hristiyanligidir.Fizik kimya biyoloji aslinda Allah cc un insana bahşettigi bilim dallaridir.Evrenin ve degisimin sirrida buradadir.Yoksa evrim insan maymun turu basitligi degildir.selamlar ve tebrikler.

    Yanıtla (0) (0)
  • Arif / 21.07.2020 11:21

    Hiç mi yazılacak güzel şeyler olmaz. Sizi takip ediyorum ama kaleminizin yüzü hep asık, bu açıdan sizin de tarafsızlığınız zihinlerde muğlak kalıyor.

    Yanıtla (0) (0)
  • Abdullah Uçar / 19.07.2020 00:05

    Yazınızı okuyunca insan Türkiye'deki vaziyeti Kuzey Kore'den halliceymiş sanıyor. Bu köşe yazısını bu kadar konforlu şekilde yazabilmek ve yayınlayabilmek de bir düzey değil mi size göre? Elbette hükümetin eleştirilecek çok yanı da var, lakin sadece bu zayıf yönlere odaklanmak, "hükümet ne yapsa doğrudur" diye iman etmekle benzer bir statüde değil mi? Biri kayıtsız şartısız yeriyor, diğeri övüyor. 2002'nin Türkiyesi ile 2020'nin Türkiye'sini karşılaştırıp büyük resmi okumak, sonra zayıf yönleri eleştirmek daha doğru olurdu kanaatimce. Yine de yazınız için teşekkürler.

    Yanıtla (0) (0)
  • mustafa / 15.07.2020 14:03

    Yıldıray bey herg n yazılarını merakla bekleyen biri olarak hayal kırıklığına uğradım cerbeze yapmışsın.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 14.07.2020 12:24

    Zincirler kırıldı, ama, belli ki senin zincirlerin kırılmamış...Türkiye'yi sıkıştıran, nefes aldırmayan hangi zincirlermiş onlar, anlatsan da biz de anlasak...koçum benim, aldığın maaşı haket ve sen bu yolda devam et.

    Yanıtla (0) (0)
  • Kalender / 14.07.2020 10:11

    Ütopyalar ne zaman gerçek oldu ki? Ancak Yeni Türkiye için düşlenen ütopya buysa hakikaten hiç olmadı. Bu gidişle ütopya olarak kalacağa benziyor.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 14.07.2020 04:17

    Yıldıray Hocam! Hani duşüncenizde olan ama kelam olarak dilinizden çikamayan şeyler vardir ya, işte onlari ne guzel dile getirmişsiniz...Ağziniza sağlık...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 14.07.2020 02:29

    Deli dolu yazar, ipe sapa gelmez kelam.

    Yanıtla (0) (0)
  • Vatandaş / 14.07.2020 00:49

    Deşarj oldun mu, rahatladın mı Yıldıray bey

    Yanıtla (0) (0)
  • Karar / 14.07.2020 00:16

    Yurt dışında yaşayan Türk ve müslüman unsurlar üzerinde baskı ve şiddet artar.bunun üstüne temelli dönüşler ve banka hesap hareketleri Türkiye’ye doğru yönelir...

    Yanıtla (0) (0)
  • doktorand / 13.07.2020 23:47

    O kadar güzel bir yazı ki, acaba AKP içinden hiç kimsenin okuma yazması yok mu diye düşündürüyor. Ne yazık ki ülke bir distopya yaşıyor. Yurt dışında doktora yapıyorum. Hemen her gün bir gençten, orada yaşamak istiyorum nasıl gelebilirim minvalinde mesajlar alıyorum. Biz üniversite'ye başlarken neler hayal ediyorduk, nereye geldik. Daha lisede ülkeden gitmenin hesabını yapıyor çocuklar. Allah rızası için görmüyor musunuz?

    Yanıtla (0) (0)
  • Karar okuru / 13.07.2020 23:44

    Tarihe böyle bir yazi kaydedildiya.........tebirk etmek naif kalir......yüreğinden.....öpüyorum

    Yanıtla (0) (0)
  • nevzat ülker / 13.07.2020 23:33

    A.B.ve Rusya'dan Turist gelsin diye çıkartma yapanlar turizm konusunda hiç konuşmuyorlar.Otelciler el açmışlar Turist duasına çıkacak durumdalar. İşi veya gitmesi gereken Türk Vatandaşlarına A.B. ve Almanya kapıları kapalı.HEYT diyen yok.Haberlerde bunlar hep geçiştiriliyor Ayasofya stratejiyi yerle bir etti. Camilerimizin Cuma günü dışında durumları ortada. Popülizm zamanı değildi.....

    Yanıtla (0) (0)
  • Gayrimuslum Vatandas / 13.07.2020 23:28

    Necip Fazil, Irkci nefret soylemini siirsel yapabilen bir insanmis. Benim icin bu sozler cop tenekesine ait. Bu zihniyette olan bir insani idol olarak kabul edenlere de yaziklar olsun. Idol olabilecek baska kimse bulamamislar mi?

    Yanıtla (0) (0)
  • Yalçın kaya / 13.07.2020 21:55

    İki kere okunması gereken bir yazı ve tesbitler...konunun birde dış ilişkiler kısmı var ki! Sıkıntılı!

    Yanıtla (0) (0)
  • Kamil / 13.07.2020 21:09

    Ayasofya ve 54 müzemizin 10 yıllık geliri yahudi menşeli bir İsviçre şirketine satılmış, şirketin Türk ortağı bilin bakalım kim? Pandoranın kutusu yeni açıldı

    Yanıtla (0) (0)
  • zübeyir / 13.07.2020 20:06

    Tek kelimeyle helal olsun

    Yanıtla (0) (0)
  • i.dumbucalı / 13.07.2020 19:46

    Sn. Ogur emeğinize, yüreğinize sağlık. Ülkeyi geçmiş dönemde ile şimdiki dönemde yöneten siyasiler, ekonomik özgürlüğünü kazanmış bir Türkiye inşa etmeyip dünya ülkelerinden borç para almak için dileneceksin ve insanları açlık ve sefalete terk edeceksiniz bu insanların gazını almak için Ayasofyayı camiye dönüştürüp oy avcılığı yapacaksın. Artık yeni nesil uyandı. Adaleti ve Hukukun üstünlüğü olmadığı bir ülkede bu tür alevlere dalaverelerle insanlar kanmayacaktır. Artık bu ülkenin vatandaşları uyandı. Artık bu ülkede şeriat yanlısı İslamcı, kafatası düşüncelere yer yoktur.

    Yanıtla (0) (0)
  • Muhtefi. / 13.07.2020 19:35

    Ajitasyoncular vardir..Her tarafta,her fikirde.!.Ayasofyanin acilmasina gereginden fazla mana yukluyende vardir.Karsi cikanta..Fakir icin sade bir sevinctir.Muze zamani Başımız göğe ermedi..Cami diye de ermez..Yobaz vb.taifeye dikkat MUSTERI zihin yikama derdi var..:))..Köy enstutulerinin vb olmasını da isterim..Orda ilim,irfan,sanat,el becereileri,Tarim,Veterinerlik,Yabanci diller,Musiki egitimleri.ic Siyaset üstü ogretilsin..Ilimden,Sanattan,Beceriden vd sadece YOBAZLAR (sol,sag,dinbaz) KORKAR....

    Yanıtla (0) (0)
  • Marasli / 13.07.2020 19:33

    Yıldıray bey biz Akif'in Topçu'nun safindaniz. Ha bu saftayiz diye hataya yanlişa ahlaksizliga musamaha gösterecek de değiliz. Kastettiğimiz ahlaki olarak. Duygu ayağa kalkmak için iyidir, lakin yürümek istikamet etmek için aklı kullanmak gerekir. Adamlar duvar olmuş gerçi ne desek faydasız. Ne yapsakta..

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.07.2020 19:31

    Ayasofya'nın açılması yetmez. Devrim kanunlarının anayasadan çıkartılması gerekir. İktidardan bunu bekliyorum.

    Yanıtla (0) (0)
  • hamza akyol / 13.07.2020 18:43

    necip fazıl, ne idealleri için bedel ödeme moktasında ne de sanatçılık derecesi anlamında, nazıma değil rakip olmak, yanına bile yaklaşamaz. işin özü ayasofya gibi hedefler belirleyip rahat bir yaşam sürmüş. bugünkü takipçilerinin yaptığı gibi.

    Yanıtla (0) (0)
  • hamza akyol / 13.07.2020 18:41

    sayın hatip! konuya değişik yaklaşmışınız. tebrik ederim. - necip fazıl meselesinin farklı boyutları da olduğunu düşünüyorum. öncelikle necip fazılın kendi yaşamının söyledikleri işe çok uyumlu olmadığını duymuştum. yani öyle mütevazi bir yaşam değil, yüksek meblağlara hizmet eden bir kalemi olduğunu okumuştum. ikinci olarak, necip fazıl, bazın hikmete karşı sahiplenilen bir figür olmaktan başka bir özelliği yok diye düşünüyorum. oysa, gerçekte kıyaslanması mümkün olmayan ama islamcıların zorlaması ile nazıma rakip olarak konumlandırılmaya çalışan bir figür.

    Yanıtla (0) (0)
  • Demokrat hukukçu / 13.07.2020 18:28

    Tebrik ediyorum çok güzel ce doğru bir yazı. Müslümanların gerçekleri görüp doğru yolu bulması ve çağdaş uygarlık düzeyini yakalaması ancak sizin düşünce tarzınızı benimsemesi ile olabilir. Aksi halde 1200 lerden beri devam eden kısır döngü kirilamayacaktir.

    Yanıtla (0) (0)
  • SANSÜR MÜ SANSAR MI? / 13.07.2020 18:05

    Sayın yazar ,sansürü beslemek mi tehlikeli yoksa sansarı beslemek mi tehlikeli?

    Yanıtla (0) (0)
  • Kamil / 13.07.2020 17:34

    Ayasofya yı açmanın getirisi: _+50 İslamcı arkadaşların rüyası gerçek oldu Zamanla ortaya çıkacak Götürüleri: -aşırı sağcı iktidarlar yurtdışı Türkler üzerinde baskıyı arttıracak -değerli yalnızlığa, Katarla ittifaka devam -dünya eksi faizdeyken artık 7_8 puandan aşağı borç bulamayız -ülkenin en değerli ve popüler müzesi 100 kişiyi bile doldurmaya ak ibadethane ye dönüştü -1500 yıllık freskler nasıl kapatılacak göreceğiz -ortadoğulu olduğumuz tescillendi -2 kere red edilen karar Danıştaya kabul edildi, hukukun kalmadığını cümle aleme birkez daha gösterdik -İsraile bir koz daha verdik

    Yanıtla (0) (0)
  • Hatip / 13.07.2020 17:29

    Bir konuda yanılıyorsunuz Yıldıray Bey Necip Fazıl ve onun gibiletin hayali mutlu,müreffeh ve adaletli bir ülke değildi. Onlar sadece hakim olmayı ve gücü istediler. Onların ütopyası "insan" için bir distopyadır ve bu distopyanın içinde yaşıyoruz

    Yanıtla (0) (0)
  • Karar okuru / 13.07.2020 16:57

    Kimse kizmasin amma insanin beyninin yerinde kalmasi veya geride kalmasi kotu birsey.Degisememek cagin gercekligine ayak uyduramamak muslumanlarin en buyuk handikapi.Bunu sekilcilik uzerinden soylemiyorum.Ozgurlukler,Adalet Ahlaki ve vicdani fazilet uretkenlik anlaminda soyluyorum.Bir kilisenin cami olmasi veya bir caminin kilise olmasi size ne katar be arkadas.Bir takim ruh hastalari buradan hilafet bile cikarivermis.Hadi hilafet cikti diyelim.Sizin hilafetinizi hangi musluman ulke taniyacak onu merak ediyorum.Aranizda bir birlik yokki.Cogunuz emperyallerin kolesi olmussunuz.Yalanmi hadi.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.07.2020 16:57

    Diyanetin başı Ayasofya’da medrese de olsun falan demiş. Bunlar herhalde Ayasofya’yı hiç görmedi. Ufacık mekanda ne medresesi kuracak insan merak ediyor. Kurduğunuz kaç medrese var, neye şifa oldu diye sormuyorum. Allah’ım böylelerini düşman başına verme.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.07.2020 16:52

    Tarihi camilerin inşaatperest AKP elinde nasıl restore edildiğini biliyoruz. Şimdi camiye çevireceğiz diye Ayasofya’ya yapılacakları tahmin etmek bile istemiyorum. Nasıl bir ucube çıkacağını görmek de istemiyorum. Tarihten, kültürden bihaber bir yönetim elinde herşey telef oldu. Geçmişi de geleceği de sildiler.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.07.2020 16:47

    Geçen hafta Almanya’ya biraz turist gönderin diye yalvarmaya giden dışişleri ve turizm bakanlarına Almanlar ne dediler acaba? Şimdi ne derlerdi acaba? Bu Türkler adam olmaz diyorlardır herhalde.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.07.2020 16:16

    + zincirlerini kırsalar, aktif politikaya daha çok müdahil olsalar...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.07.2020 16:15

    Sn yazar, objektifliğinizden araştırma ve belgeye dayalı yazılarınızdan çok memnunum. Okuduğum yazıların içeriğine bakarım, yazarın cinsiyetine değil. Ancak, siyasette hakim olan maskülen, erkek egemen hegemonyanın kırılması için neler yapılabilir, biraz daha insancıl ve daha az saldırgan ve uzlaşmacı bir politik hayatın gerçekleştirilmesinde kadınların bir rolünün olacağını siz de düşünüyorsanız bu konuda da bir yazı yazar mısınız? Kadınlarda politikaya karşı bir ilgisizlik, çekingenlik var ve o platformda yeterince kadın yok. Madem ki zincirler kırılıyor, kadınlar da...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.07.2020 15:33

    ????????????????????????????????

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.07.2020 14:57

    Her zincir kırılır, her yanlış düzeltilir, her eksik giderilir. Ancak insanı ilgilendiren adil adalet, iyilik, doğruluk, ahlak, güzellikler gibi eksikler uzayıp duruyor. Kurumlar, kurullar, komisyonlar, imza atan, parmak kaldıranlar bu konuda kulaklarının üstüne yatıyor. Nasıl olsa şimdilik kendi sıkıntısı yok. İnsanın, Türkiye'nin bir günü bile çok önemli. Ömür gidiyor. Sevap bekliyor...

    Yanıtla (0) (0)
  • karar okuru / 13.07.2020 14:51

    siyasetin dine mudahalesi hem insanları hem de dini yoruyor. Ak partinin en başarılı oldugu dönem, dine müdahalenin en az oldugu dönemdir. bundan ders almak lazım. dini söylem pozitif anlamdada olsa toplumu bölüyor. insanlar hangi toplumda dogmuşlarsa o toplumun dini degerlerını kabul etmek zorunda. bu bir kazanım degil verili bir durum.. siyasetin görevi insanları ayrıştırmak degil birleştirmektir.

    Yanıtla (0) (0)
  • Okuyan / 13.07.2020 14:46

    Asil zincirler baskin secim karari alininca Deva ve Gelecek partisinin secime giremiyecegi bir tarih ilan edilecek ve iste zincirlerim AKP boylece kiracak. Secime haril haril hazirliklar basladi.

    Yanıtla (0) (0)
  • kafaoglu / 13.07.2020 14:28

    Yıldıray bey,muhtemelen bir akşam sofrasında sohbeti yapılan konuya yardakçıların mal bulmuş mağribi gibi sahip çıkıp tetiklemeleriyle alınmış yanlış bir karar düzeltilmiş o kadar..Ayasofya açılımakla,saymaya kalksak aylarca bitiremiyeceğimiz yanlışlar,hatalar,memleketin huzurunu kaçıran uygulamalar ortadan kalkmıyacak,dolayısıyla buruk bir sevinç içindeyiz,keşke bunlar düzelse de Ayasofya kapalı kalsaydı diyeceğimiz o kadar çok şey varki inşaallah onların da düzeltildiği günleri görmeye ömrümüz yeter de gözü açık gitmeyiz. Sağol,ömürlü ol kardeşim...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.07.2020 14:15

    Hasan Mezarcı bir konuşmasına atıfla Ayasofyayı açmak Türkiye'yi bir hukuk devleti yaptı mı? Yok Türkiye'nin yargısının bağımsızlığını sağladımı? yok Türkiye'de ekonomik problemleri düzeltti mi? Yok Türkiye'nin eskisinden daha iyi bir memleket olmasına yol açtı mı? Yok mukaddesatçıların Türkiye'de halkın önüne koyduğu, dava-kavga olarak sunduğu hiçbir şeyin Türkiye'nin esas meselesine çözüm olmadığının esasa kavuşmasıyla rahatça ölebilirim. Umarım yeni nesil bu kavga(!)nın tamam içi boş sadece hamaset ve sembollerle örülü bir ideoloji olduğunu kavrar.

    Yanıtla (0) (0)
  • okur / 13.07.2020 13:52

    bizler muslumanlar olarakadaletin,guvenin,huzurun,kardesligin hakim oldugu bir sistem hedefliyoruz,cinayetlerin,somurunun fuhusun,zinanın ,faizin, kapitalizmin olmadıgı islami bir sistemi ayasofyanın acılmasına tercih ediyoruz.

    Yanıtla (0) (0)
  • Demir pusat / 13.07.2020 13:33

    Keşke sadece yazarak yada tertemiz kalarak hersey düzelse değil mi..Kirlenmeyi göze alanlar olaylara etki edebiliyor..Gerisi hikayeciler

    Yanıtla (0) (0)
  • Hasan Akseki / 13.07.2020 13:27

    Bilimin, teknolojinin, felsefenin, sanatın, hümanist değerlerin, çoğulculuğun, birey haklarının, demokratik değerlerin, açık şeffaf yönetimin bunca geliştiği, ayrımcılığın epey geriletildiği çağda - dünyada, bireyi olduğum Türk toplumunun ve ateist olsam da içinde bulunduğum, aidiyet hissttiğim müslüman toplumların da bu çorbada tuzu olsun istiyor insan. Ayasofya tekrar cami olarak ibadete açıldı şimdi bizim de çorbada tuzumuz var artık.

    Yanıtla (0) (0)
  • Büyük Doğu / 13.07.2020 13:25

    Yıldıray Bey, Davutoğlu'nun başbakanlığı döneminde "gazeteci" kimliğinizle mazhar olduğunuz iltifatların diyeti anlaşılan hiç bitmeyecek... Siz "aman bunlar demokrasiye tüy dikiyorlar" diye diye ağlak yazılar döşeyedurun, bu millet, Allah'a kulluk borcunun erişilmez irtifada zuhuru olan Necip Fazıl'ın "hamaset" diye çemkirdiğiniz sesi, soluğu, sayhası istikametinde kümelenip hiza buldukça anlayacaksınız ki, meğer hakikaten Ayasofya kararı "düğümü çözen" kılıç darbesi imiş. "Bekleyin, görecektir duranlar yürüyeni...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.07.2020 13:19

    Sayın yazar,Bir müzenin camiye çevrilmesi zincir kırma ile bir ilgisi yok.Türkiyede siyasiler in herzaman uyguladıkları bir taktik.Ülkenin sosyal,siyasal ve ekonomik sorunlarını başka bir yöne çekmek.dünyaya meydan okumak ve suni düşmanlar yaratmak.Diğer yanda kendilerini siyasal islamcı diye nitelendiren BAZI çevrelerin demokrasi ile aralarının açık olduğu ortaya çıkmış ve hemen Ayosofyadan sonra hilafeti gündeme getirmişlerdir.Artık ülkemizin son durağı gelecek nesiller için Kapıkule olacağına karar verilmiştir.Biz bize yeteriz politikası ile gidilecek yer Ortadoğu ve İpek yolu bataklığı.

    Yanıtla (0) (0)
  • atilla pehlivan / 13.07.2020 12:35

    sloganların, hayallerin tek tek gerçeğe döndüğü bu Türkiye, mutlu, güçlü, zengin, özgür bir Türkiye oldu mu? değişen sadece talan edenlerin dış görüntüsü. sakallı ve başörtülü tiplere dönüştüler hepsi bu. ülkemi yağmalamaya devam...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.07.2020 11:53

    Devamı: "Benim yaptığımı yapanlara hükümetler ve rejimler servetlerini ve nimetlerini yağdırır. Bütün bunlara karşı 15 bin lira zarar çarpıtılmış ve daha nice kasıt ve sabotaja karşı yalnız bırakılmış olarak sürünmekteyim. Haftalardır Ankara 'nın bu hücra ve münzevi otelinde cinnet buhranları içinde çırpınmaktayım. Bütün istediğim zarara birkaç bin zamla 20 bin lira temininden ibarettir. Bunca muvaffakiyetten sonra uğratıldığım bu hal ve düştüğüm şeref kırıklığı hayatıma mal olabilir. (...)

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.07.2020 11:52

    Necip Fazıl para dileniyor: "Müsteşar Bey'den 2500 lira ve 'Mecmuanı çıkar da görelim ve sonra yardım edelim' cevabı aldım. İlk defa bir itimatsızlık sezer gibiyim. Ben parayı alır da mecmuayı mı çıkarmam veya çıkarırım da uygunsuz bir istikamet mi tutarım? Ben ki her şeyi uğrunuza riske etmiş, her defa mükemmel eseri vermiş ve bu kadar tecrübe ve çileden geçmiş bir adamım. Şahsım, kalbim ve kalemim her türlü teminatın üzerindedir...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.07.2020 11:42

    Ya gerçekten merak ediyorum başkasının mabedine çökecek kadar ezikmiyiz o kadar ve mutlu olacak -fetih işgal- kadar başarıya hasret miyiz insanlığa mesajımız bu mu

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.07.2020 11:29

    "Kalplerin Allah'a açık olmadığı bir yerde bin Ayasofya'yı ibadete açmak neyi çözer"

    Yanıtla (0) (0)
  • HACI MURAT / 13.07.2020 11:10

    "Ama bunlar dışında 1960’larda, 70’lerde MTTB’li bir üniversite öğrencisinin, 80’ler, 90’larda İslamcı bir gencin öfkeli sloganlarına konu olan, Necip Fazıl’ın, Serdengeçti’nin, Kadir Mısıroğlu’nun, İsmail Kahraman’ın hayallerini kurduğu her şey tek tek gerçekleşti...Nihayet, zincirler kırıldı ve Ayasofya da açıldı." Elhamdülillah bugünleri de gördük. Yurtdışındaki insanımız can havliyle kendisini ülkesine attı son günlerde. Bir başkadır benim memleketim vesselam.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.07.2020 10:59

    Eski bir ateist olarak bu yazılar çok hoşuma gidiyor. Şimdi, eskiden benim de dahil olduğum muhalif kesim Tayyip'in bu yaptığından aslında hiç hoşlanmadı ama yeni sistemde muhafazakarlardan oy almadan kazanılamayacağı için mecburen takiye yapıyorlar. Sevgili Yıldıray, Ayasofya'nın cami olmasının ne ekonomi ile ne de özgürlük ile uzaktan yakından bir alakası yoktur. Nitekim 1930'larda müzeye çevrilirken de ne gökten altın yağmıştı ne de dünyanın en demokratik ülkesi olmuştuk. Irrelevant...

    Yanıtla (0) (0)
  • Deli / 13.07.2020 10:51

    Yazara katılıyorum. Açılması veya açılmaması pratikte ne dünya nede ahiretimize birşey katmadı katmayacak. Buna sevinç çığlıkları atanlar ekseriyetle dünün mağdurları bugünün ise tuzu kurularıdır. Geçim sıkıntısı işsizlik adalet gibi dertleri yok. Ballı ihaleler alıp, yönetim kurullarında yer kapmaktan milletin dertlerine dönüp bakamıyorlar. Muhalefet akıllanmış hic polemiğe girmedi. Erdoğanın planını boşa çıkardı.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.07.2020 10:32

    Kücük bir azinligin tahakkümü,bir kac ay sonra bakalim kac kisi Ayasofyaya namaza gidecek,slogan atmakla ,bagirip cagirmakla bu isler yürümüyor.Günlük kararlarla gelecek ipotek altina aliniyor.Baskasi yaptigi zaman bir sey söyleyecek sözümüzde,yüzümüzde yok.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.07.2020 10:29

    Etik değerleri kaybolmuş ,iyi insan olmanın ,vergisini ödeyen vatandaş olmanın hiç bir anlamının olmadığı böylesine göstermelik islam soslu yoz bir toplumda yüzlerce Ayasofya'yı cami yaptık naraları atsanız da boş. İnsanlar mutsuz,parçalanmış ve aç. Tarih öncesi hilafet masalları sadece iktidardan para tırtıklayan fanatik kemik kitleye bir şeyler ifade ediyor .Twitterda trollerin destek naraları Ayasofyanın duvarlarına çarpıp geri dönüyor .Ayasofya 1483 yıldır ayakta ama AKP iktidarını ayakta tutacak payandaları (halk desteği ) artık yok .

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.07.2020 10:27

    Bazı zincirler kırılırken, yerlerine yeni zincirler asıldı. Muhafazakarlar geçmişte yaşıyor. Bu günü yaşamayan gelecek inşa edemez. Kafa halen bilmem nerede...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.07.2020 10:18

    Simgeler ve değerler Çok doğru tespit. Tüm simgeler yeni Osmanlı halifesine işaret ederken demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü gibi değerler çiğnenmekten beter ediliyor. Hayrını görün, dindarlar.

    Yanıtla (0) (0)
  • Habele-Hubele (2) / 13.07.2020 10:17

    Söz mü? Yoksa aksine bir nizalaşma ve siyasi zıtlaşma olmasın diye susulacağını tahmin ederek içinde tutamadığı duyguları mı? Hangisi olduğunun önemi yok. Her halükarda Ayasofya iç uzantılar, Bizansın kalıntıları vurgusu ile bir takım insanların duygu-düşünce dünyasında karşılık buldu. Ucuz siyaset...

    Yanıtla (0) (0)
  • samilhas / 13.07.2020 10:08

    Kırılmazmı ? hemde nasıl kırıldı şimdi de zincir var altından boyunlarda bilek kalınlığında. Salınıp gezip 25 taş yumruk büyüklüğünde pırlanta yüzük para makam ün derleri davaları bunlar hangi meclisde bulunursa bulunsun sözü dolandırıp cennee cennetin olmazsı için hayırda para ile ver Fetullah'a parayı al cenneti siz hiç Fetullah ve tayfasının para verdiğini gördünüz mü ? duydunuz veya şahit oldunuzmu dertleri Erdoğan vatan millet bayrak değil ERDOĞAN araç para ün makam amaç ülkücü veya solu gibi idealler uğruna can vermek yok mefaatbittimi yok ol yağlı kapı ara en büyük amaç bu yani

    Yanıtla (0) (0)
  • Habele-Hubele (1) / 13.07.2020 09:59

    Türkiye'nin vaktiyle yükselen Mussolini tehdidi, üstelik vehim değil Doğu Akdeniz ve Balkan coğrafyasına açıktan işgal etme hevesini dile getirdiği dönemde Balkan Paktına giderken husumet konusu olmaktan çıkarılan bir jest. ABD'li bir meraklı mozaik çalışmaları ile hüsn kabul görmüş ve Ayasofya müze olmuştur. Bu takdiri Türkiye Cumhuriyetine ait siyasi maslahat gözetilerek verilmiş bir karar. Bugün 18 yıldır müze kalmasını siyasi şartlar, dolayısıyla maslahat ile açıklayanlar neden tarihi ihanet gibi bir hesaplaşma maksadı muhtemelen muhalefeti kışkırtmak için araya sokuşturulmuş bir söz mü?

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.07.2020 09:45

    Batının iyi yanlarını mı kötü yanlarını mı aldık sorusundan, Osmanlının iyi yanlarını mı kötü yanlarını mı aldık sorusuna geçtik sanırım.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OMUMAZI / 13.07.2020 09:36

    İyi o zaman, tekrar kapatalım...

    Yanıtla (0) (0)
  • Muzaffer / 13.07.2020 09:33

    (3) Ayrıca İnancı gereği başını örten bir kadın, bir dava da ateist olduğu bilinen(küçük yerlerde kimin hangi görüşte olduğu bilinir) biri yargılanırsa verilen karar yasalara uygun olsa da o kadının içine sinmiyebilir. Ya da başı örtülü bir kadın keşke başı örtülü bir hakim davama baksa daha iyi olur du diyebilir.Yani Bir hakimin kıyafetine bakıp da bu benim görüşüme yakın,veya uzak denmemelidir. Bir de işin bu yönünü düşünseniz...

    Yanıtla (0) (0)
  • Takipçi / 13.07.2020 09:31

    Islam kaynaklarında ve osmanlı hariç devlet geleneklerinde mabede el koymak yoktur. Osmanlı bu içtihadı ile doğrumu yapmış bilemem ama beri de islam medeniyetinin izleri bilinçli olarak silinirken biz niye bizans yapılarını muhafaza ediyoruz hemde orjinal adı ile anliyamiyorum. Madem fetih nişanesi niye adi değiştirilmedi değiştirilmiyor

    Yanıtla (0) (0)
  • Muzaffer / 13.07.2020 09:24

    (2) Kamuda başörtüsü yasağı kalktığında (Yargı,polis,Asker gibi) üniformalı memurlar muaf tutulmuştu.Doğrusu da bu idi. Daha sonra ne oldu ise bunlarda da yasak kalktı. Sn. Yazar bir kimsenin inancı kendisini ilgilendirir.Din Allahla kul arasındadır. Örnek bir yargı mensubunun verdiği karar(Savcı ya da hakim.) kişiler için çok önemlidir.Yıllarca özgürlüğünden olabilir ya da serbest kalabilir.Benim düşüncem kadın erkek bütün yargı mensuplarının aynı üniformayı giymeleridir. Yine örnek vereyim Başı örtülü kadın hakimler başı açık kadın hakimler diye ayırım yanlıştır.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.07.2020 09:21

    Yıldıray Bey, insanın taaa gönlüne işleyen ifade üslub uyla, konuyu çok güzel anlatmış. Her satırına her kelimesine katılmamak mümkün değil. Ayasofya'nın açılışının uyandırdığı heyecan en fazla bir kaç ay devam eder. Ondan sonra eski ve yeni problemlerin daha da ağırlaşmış olarak önümüzde durduğunu göreceğiz.

    Yanıtla (0) (0)
  • Muzaffer / 13.07.2020 09:15

    (1) Sn. Yazar bazan sizi hayranlıkla bazan da hayretler içinde okuyorum. başörtüsü ile ilgili düşünceleriniz biraz sorunlu.Evet türban sorunu vardı ama. Yüksek okullarda,Üniversitede.Belli yaşa gelmiş kız öğrenciler başını örtüp örtmeyeceğine kendileri karar versin diye.Ama ilkokullar için böyle bir sorun yoktu. Hatta Sn.Gül'ün eşi İlkolullarda başörtüsü serbestliği için uygun olmaz demişti.6 yada 7 yaşındaki kız çocuğu aile baskısı ile başını örtmeye zorlanırsa nasıl direnecek. O yasa küçük çocukları aile baskısından koruyordu. Gelelim diğer üniformalı mesleklerdeki baş örtüsü meselesine.

    Yanıtla (0) (0)
  • Talip / 13.07.2020 09:02

    Müthiş bir yorum. Bir şey kazandık amaçok. Şey kaybettik

    Yanıtla (0) (0)
  • Cahillik baki / 13.07.2020 08:40

    Cahillik baki bu memlekette. Yedisinde neyse yetmişinde de o. Bir adım ileri gitmek yok. Cahiller elinde gidecek bir yol da yok. Ayasofya’nın cami yapılmasını protesto ediyorum.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.07.2020 08:28

    Sn. Yazar, yazılarınızı beğeniyle okuyorum. Fakat neden assolist gibi sizin yazınız en son çıkıyor acaba? Tam bütün yazıları okudum diyorum, bir de bakmışım ki bir tane daha gelmiş. İyi ki de gelmiş. Yine, tuhaf hallerimizi, memleketin acıklı durumunu gözler önününe sermiş.

    Yanıtla (0) (0)
  • Yener YILMAZ / 13.07.2020 08:22

    Yazdıklarınıza tamamen katılarak, sağ, sol, İslamcı baskıcı anlayışların terk edilmesini tartışmalı anlatmalıyız...

    Yanıtla (0) (0)
  • Hiç / 13.07.2020 08:11

    Siyasal islamin nasıl da ölü olduğunu, aslında değer, kutsal, milli vb.gibi kavramların sekuler hayat karşısında nasıl da içinin boşaltıldığını, günümüzde gecer akçenin para ve güç olduğunu geriye kalan her şeyin kitleleri uyutmak için kullanıldığını güzel anlatmışsınız yazınızda...yillarca necip fazıl okumuş olan biri olarak geçmiş düşünce serüvenime baktım da ne kadar kandırılmış olduğumu anladım

    Yanıtla (0) (0)