Macaristan gündemini takip eden gazeteci Işın Eliçin, ülkenin en büyük altı muhalefet partisinin aralarındaki sağ-sol çekişmesini bir yana bırakarak, Orban rejimine karşı ‘gökkuşağı koalisyonu’ altında birleşmesini değerlendiriyor.
Siyaset bilimi profesörü Murat Somer bir mülakatında şöyle söylüyordu: “Birçok ülkede siyaseten en önemli ayrım, sağ-solun ötesinde, demokratlık ve otoriterlik ayrımı olmaya başladı. Yani umudu demokratik rejimlerde görenlerle umudu daha otoriter, güçlü lider rejimlerinde arayanlar arasında.”
Böyle bir ayrımın en keskin yaşandığı ülkelerden biri olan Macaristan’da, ülkenin en büyük altı muhalefet partisi aralarındaki sağ-sol çekişmesini bir yana bırakarak, giderek otoriterleşen Viktor Orban rejimine karşı demokrasiye sahip çıkmak üzere uzlaştı: 2022 seçimlerine ortak seçim manifestosu, ortak başbakan adayı ve ortak seçim listelesiyle katılacaklar.
Siyasi yelpazede farklı yerler tutan partilerden oluştuğu için “gökkuşağı koalisyonu” olarak da adlandırılan bu geniş tabanlı “demokrasi ittifakı”, ilk provasını geçen 2019 Ekim ayındaki yerel seçimlerde yapmış ve iktidara büyük yenilgi tattırmıştı.
Kamuoyu yoklamalarına bakılırsa, seçim bugün yapılsa birleşik bir muhalefet ülkenin güçlü başbakanını pekala yenebilir (İktidar partisinin oyları yaz aylarında gerilerken Kasım’daki bir ankette altılı muhalefet koalisyonu Fidesz’in 4 puan önünde görünüyordu) ama yol uzun ve meşakkatli.
***
Parti liderlerinin imzasını taşıyan ve Pazar gün kamuoyuyla paylaşılan ortak deklarasyonda, seçmenlere toplumsal barışın korunacağı, refahın adil bölüştürüleceği, hukukun üstünlüğüne dayalı “bağımsız, haysiyetli ve yaşanabilir” bir yeni Macaristan vaat ediliyor.
Deklarasyonda, 106 seçim bölgesinin tamamında ortak aday çıkarılacağı belirtilirken, bunun söz konusu altı partinin birleşmesi anlamına gelmediği, çünkü her bir partinin “net bir değerler kümesine ve bağımsız bir kimliğe” sahip olduğu özellikle vurgulanmış.
Diğer vaatler arasında ülkede yargı bağımsızlığının ve basın özgürlüğünün yeniden tesis edilmesi, Avrupa Kamu Savcılığı Ofisi’ne katılınması, referanduma sunulmak üzere sivil toplumun ve ülkedeki tüm siyasi partilerin katılımı ile yeni bir anayasa hazırlanması, orantılılık ve adalet ilkelerine dayalı yeni bir seçim yasası yapılması ve Macaristan Cumhurbaşkanı’nın halk oyuyla doğrudan seçilmesi de yer alıyor.
Muhalefet ittifakının en ilginç taahhütlerinden biri ise ortak listede yer alacak adaylara dair kamuya verilen güvenceler. Buna göre, yalnızca partilerin ortaklaşa düzenlenleyeceği tarama sürecinden geçen kişiler aday olabilecek. Adaylar bir sadakat beyanı ile ortak yönetim ilkelerini tanımlayan bir de değerler beyanı imzalayacak. Ayrıca, insan onurunu zedeleyen görüş beyan etmiş olanlar, adları yolsuzluğa karışanlar ve/veya geçmişte Fidesz ile işbirliği yapmış kişiler aday gösterilmeyecek.
Deklarasyonda yer alan bir başka ilginç taahhüt ise şöyle ifade edilmiş: “Yetkililerin, Macarları birbirine düşürmesine son verilecek.”
***
Birbirine düşme meselesi önemli. Macaristan Başbakanı Viktor Orban ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dikkatinizi çekmiştir, yönetim anlayışları ve icraatlarının benzerliği ile çok sık gündem oluyorlar. Kendi adıma böyle bir karşılaştırmayı ilk kez 2013 yılı ağustos ayında, İngiliz the Guardian gazetesinin Avrupa editörü Ian Traynor’un Avrupa’da otoriter liderlerin yükselişine dikkat çektiği yazısında okumuştum. Orban henüz üç yıldır iktidardaydı ama bu üç yıldaki icraatı ile hedefinin, demokratik kurum, kural ve teamülleri zayıflatarak iktidarı tek elde toplamak olduğuna dair tereddüte yer bırakmamıştı.
Traynor da nitekim, Orban’la Erdoğan’ı “farklı görüşleri bastırmak, muhalefeti şeytanlaştırmak, medyayı ehilleştirmek ve sistemi kendi amaçlarına göre değiştirmek için devletin gücünü ve çok çeşitli sindirme yöntemlerini kullanan, demokratik yöntemlerle seçilmiş, güçlü, popülist liderler” arasında sayıyordu. Benzer karşılaştırmalar o gün bugündür yapılmaya devam ediyor. Bu karşılaştırmalarda öne çıkan bir başka ortak özellikleri de kutuplaştırıcı söylem ve pratikleri; bir diğer deyişle “birbirine düşürme” konusundaki becerileri.
2022’de iktidarı Orban’ın elinden almak için güç birliği yapan muhalefet partilerinin birbirine düşmek için “yetkililerin” müdahalesine ihtiyaçları yokmuş gibi görünüyor, baksanıza bırakın ideolojik zıt kutuplarda olmayı, aynı parti içinde bile ortak zemin bulamamışlar geçmişte:
1-Marksist bir geçmişten gelmekle birlikte 1989’da sosyal demokrat çizgiye geçen Macar Sosyalist Partisi (MSZP) 2- Sosyalist partiden ayrılanların kurduğu Demokratik Koalisyon (DK) 3- Macaristan’ın ilk yeşiller partisi Siyaset Farklı Olabilir (LMP) 4- Yeşillerden ayrılanların kurduğu Macaristan için Diyalog (Parbeszed) 5- Üç yıl önce kurulan ve özellikle genç seçmenleri hedef kitlesi sayan merkez sağ Momentum Hareketi 6- Kendisini “radikal milliyetçi Hıristiyan partisi” olarak tanımlayan, yakın geçmişte aşırı sağdan az merkeze doğru kaymaya başlamış olan muhafazakâr Jobbik (Daha İyi Bir Macaristan İçin Hareket).
***
Seçime kadar, iki yıl boyunca birbirlerine düşmeden ya da yetkililerin onları birbirine düşürmesine izin vermeden bir arada durabilecekler mi, önemli bir soru işareti. Ama çıkabilecek anlaşmazlıklar da kimseyi yıldırmamalı, diyor Macar siyaset bilimci Zoltan Lakner. Çünkü görüş ayrılıkları ve münakaşa demokrasinin olmazsa olmazı: “Son 10 yılda tek merkezden yönetilen, otoriter bir sistemde yaşamaya alıştık. Bu demokrasiyi zehirleyen bir durum. Siyasi partiler ve seçmenleri, siyasi tartışmaları siyasi kültürün bir parçası olarak kabul etmeyi öğrenmeliler. Bu aynı zamanda bir koalisyon hükümeti için ödenecek bedeldir de.”
Muhalefet ittifakı Viktor Orban’a karşı bir de ortak başbakan adayı belirleyecek. Bunun için de yerel seçimlerde deneyip başarılı olduğunu gördükleri bir yöntemi uygulayacaklar: Ön seçim. Geçen Ekim’de iktidarın muhalefete büyük kaybettiği başkent Budapeşte’nin Belediye Başkanı 45 yaşındaki Gergely Karacsony, tercihin doğrudan Budapeşteli seçmenlere bırakıldığı iki turlu bir önseçimle yarışa katılmıştı.
Başkentliler ilk turda Sosyalist Parti ile Diyalog Partisi’nin adayları arasında tercih yapmış; ikinci turda da ilk turun galibi ile Jobbik hariç diğer üç muhalefet partisinin adayları yarışmıştı. İki turu da alan Karacsony, beş partinin ortak adayı olarak seçime girerken, Jobbik de aday çıkarmayarak kendisini desteklemişti. Karacsony’nin 2022 seçimlerinde muhalefetin ortak başbakan aday adayları arasında adı geçiyor. İki ay önce kendisi ile Medyascope için mülakat yaptığımda bu ihtimali sormuştum.
“İktidara karşı güç birliği yapan muhalefet partileri ortak bir aday belirlemeden önce, asıl ortak politikalarını belirlemeye odaklanmalılar. Ancak bunu yaparlarsa ve ancak bunu yaptıktan sonra en iyi ve en doğru adayı bulabilirler. Liderlere, kişilere odaklanmak tam da muhalefet ettikleri hâkim siyaset anlayışını, yani otoriter ve güçlü lider fikrini pekiştirecektir” diye yanıt vermişti.
***
Karacsony’e Türkiye’de muhalefetin Macaristan’dakine benzer bir ittifak arayışında olduğunu hatırlatıp, önerilerini de sormuştum. Şöyle yanıtlamıştı: “Her şeyden önce ortaklık taahhüdünüze adanmışlık ve bağlılık gerekiyor. Çünkü iktidar partisi sizi bölmek, ittifakınızı dağıtmak, aranızı açmak, sizi birbirinize düşürmek isteyecek ve bunun için her fırsatı kullanacaktır. İkinci olarak da şunu vurgulamak isterim ki, muhalefetin sadece iktidarın politikalarına hayır demesi yetmez.
Muhalefetin iktidarınkine alternatif pozitif bir ortak gelecek tahayyülü de ortaya koyabilmesi gerekir. Elbette farklı ideolojileri, farklı çıkarları temsil eden partilerin bir arada çalışması kolay değil. Ama ortak değerler üzerinde kendi aralarında uzlaşabilirlerse, o zaman seçmene de ortak bir gelecek kurma konusunda güven vermeyi başaracaklardır.”
Macaristan muhalefeti ortak değerlerini bulmuş, asgari müşterekte buluşmuş görünüyor. Bakalım seçmeni bu ortak gelecek tahayyülünün parçası olmaya ikna edebilecekler mi? Her halükarda onların deneyiminden öğrenecek çok şey var.