Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu sonrası açıklama yaptı. Kurtulmuş istifa eden HDP'li bakanlar için "HDP'li bakanlar içeride başka dışarıda başka konuştular" açıklamasında bulundu.
Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu sonrası açıklamalarda bulundu.
Kurtulmuş'un açıklamalarından satır başları;
"Toplantıda ele aldığımız konulardan bir tanesi de Seçim güvenliğinin sağlanması. İçişleri Bakanımız detaylı bir sunum yaptı. Görüşülen tedbirlerle sorunsuz bir seçimi geride bırakacak. Huzur ve bayram içerisinde bir seçim gerçekleşeceğine inanıyoruz.
"Bugün Türkiye'de bir koalisyon hükümeti bozulmuş değildir"
63. seçim hükümetinde AB bakanı ve Kalkınma Bakanı olarak görev yapan iki bakan istifa etmişlerdir. Toplantının başında istifayı Başbakanımıza ilettiler. Bugün Türkiye'de bir koalisyon hükümeti bozulmuş değildir. AK Parti HDP ile koalisyon kurmadı. Bu seçim hükümetinde yer almayı kabul eden bu iki eski bakan kendi iradeleriyle görevi kabul ettiler, bugün de kendi kararlarıyla istifa ettiler. Sanki bir hükümet bozulmuş yada dağılmış gibi bir düşünceye girmeye gerek yok. Başbakanımız en kısa süre içerisinde iki bağımsız adayı bu bakanlıklara görevlendirecek.
"Bir yerlerden gelen emirlerle açıklama yaptılar"
Fikirlerinin hiçbirini kabul etmek mümkün değil. Bu bakan arkadaşlarımız, aynı yetkiye aynı sorumluluğa sahip insanlardır. Benim bakan olarak sorumluluğum ve hakkım neyse, Sayın Ali Haydar ve Müslüm Bey'in de sorumlulukları aynıydı. Herhangi bir yerde yasak kararı varsa, bu karara nasıl ben uymak zorundaysam bu arkadaşlarımız da uymak zorundalar. Görev yapmalarına mani olunduğu eleştirilerinin doğru olmadığını ifade etmek isterim. HDP'li bakanlar içeride başka dışarıda başka konuştular."
"Önümüzdeki saatlerde iki yeni bakan atanacak"
Bu seçim hükümeti Türkiye Cumhuriyeti'nin 63'ncü hükümeti olarak 1 Kasım'a kadar Türkiye'yi inşallah seçimlere götürecektir. Zannediyorum önümüzdeki saatlerde bu iki bakan arkadaşımızın yerine iki yeni bakan atanarak, hükümet yoluna devam edecektir.
"Suruç katliamıyla birlikte eş zamanlı olarak..."
Türkiye'de hükümetin isteğiyle böyle bir ortam başlamış değildir. 20 Temmuz'dan sonra Türkiye'de uzun yıllardır devam eden çatışmasızlık, silahlı çatışmaların olmadığı bir güven ve huzur ortamı varken maalesef 20 Temmuz Suruç katliamıyla birlikte eş zamanlı olarak Türkiye'nin birçok yerinde terör faaliyetleri başladı. Bu terör faaliyetleri doğrudan doğruya Türkiye'nin dirliğine, birliğine zarar verecek boyutlara geldi ve artık savaşta dahi insani duygu taşıyan insanın kabul etmeyeceği boyutlara ulaştı. Şimdi bunlar terör örgütünün başka bir safhaya geçtiğini, çatışmasızlık ortamından Türkiye'yi bir iç savaşa sürükleme ortamına doğru karar alarak geçtiğini gösteren işaretlerdir. Buna karşın dünyanın hiç bir yerinde, hiç bir ülke kayıtsız kalamaz. Yapılan şey budur. Ve inşallah sonuç alacak noktaya gelecektir."
Bayramdaki trafik kazaları
Ben bu vesileyle bütün milletimizin Kurban Bayramı'nı tebrik ediyorum. Uyarıyı da bir kere daha yapmak istiyorum. Yollardaki trafik kazaları ve ölümlerden de Allah bütün ülkemizi korusun. Tatile giden kardeşlerimizin dikkatli olmaları, trafik kurallarına uymalarını da temenni ediyoruz."
SORU-CEVAP
Atanacak isimleri açıklayacak mısınız?
Bu isimleri benim paylaşmam doğru olmaz. Sayın başbakanımız, cumhurbaşkanımızla paylaşacak. Daha sonra en kısa zamanda kamuoyuyla paylaşılacak.
Cizre için başka bölgede oy kullanılması kararlaştırıldı. Doğu ve güneydoğu’da seçmen taşıma yöntemine geçilecek mi?
Anayasamızın 78’nci maddesine göre seçimi güvenli şeffaf şekilde yapmak, öncesi sonrasıyla ilgili tedbirleri almak YSK ve il ve ilçe seçim kurulundadır. Herhangi bir seçim kurulu, sandık yerlerinin tespitiyle ilgili sorumluluk sahibidir. Cizre ve başka yerlerde talepler geldikçe, bu kararlara itiraz olursa YSK’nın kararları nihaidir. YSK eğer sandıkların yeniden tespitiyle ilgili kararı kesinleştirirse, sandıklar şu mahallede değil de bu mahallede kurulacaktır, bunların sorumluluğu YSK ve ilgili seçim kurullarının vazifesidir.
Terör operasyonları bilançosu
Son dönemlerde operasyonlar devam ediyor ama acaba Kuzey Irak’a yapılan operasyonlarla birlikte Türkiye içinde yapılan, verdirilen zayiatın boyutu ne oranda? Elinizde rakamsal veri var mı?
Bizler resmi rakamları açıklarken, elimizde kesinleşmiş bilgilerle hareket etmiş durumundayız. Şu kadar insan öldü, mühimmat elde edildi derken kesinleşmesini bekleriz. Takdir edersiniz kuzey ırak’taki bombalama faaliyetlerinde alınan bilgiler istihbari bilgilerdir, yani yaklaşık bilgilerdir. Türkiye’de hükümetin isteğiyle böyle bir olay başlamış değildir. Altını üstünü çizerek söylüyorum.
"İç savaşa sürüklemeye karar aldığını gösteren..."
Maalesef 20 Temmuz Suruç katliamıyla birlikte eş zamanlı olarak terör faaliyetleri başlatıldı. Türkiye’nin dirliğine birliğine zarar verecek boyutlara geldi. Bir binbaşımız, son derece sivil ortamda seyahat ederken öldürüldü. Bir başkası tatile giderken, kızının gözü önünde öldürüldü. Bir başkası bankadan para çekerken öldürüldü. Bu terör örgütünün, bir iç savaşa sürüklemeye karar aldığını gösteren olaylardır. Burada hükümet yada devlet, hadi biz çatışmasızlık ortamını bitirelim, canımız sıkıldı diyerek yeni bir safhaya geçmiş değildir. Milleti hedef alan, kırılmayı parçalanması, iç savaşa gitmesini esas alan bir terörist faaliyerler süreci başlatılmıştır. Buna dünyada hiçbir ülke kayıtsız kalamaz.
Biz bu ülkede insanların barış içerisinde kıyamete kadar yaşamalarını istiyoruz. Terör örgütünün ve bir takım hain çetelerin ortak amacı, türkü kürde, kürdü türke düşman etmektir. Hiçbir şekilde bu oyuna düşmeden nasıl 1100 senedir aynı toprağın çocukların, aynı ümmetin fertleri olarak yaşadıysak kıyamete kadar yaşayacağız. Burada ortaya çıkan durum kalıcı bir durum değildir.
Bu çerçevede 1 Kasım seçimleri de önemli bir dönüm noktası.
Yaz saati
Büyük ihtimal 8 yada 9 Kasım tarihlerinden birisinde yaz saati uygulamasından vazgeçilecek, yeni normal saate geçilecek.
Suriyeli mülteciler
Suriye koordinasyon kurulumuz var mültecilerle ilgili olarak. Bütün ilgili bakanlıklarımızın çalışması söz konusu oluyor. Geçen hafta bunu yaptık. Tabi Suriyeli mülteciler meselesi, geçici olarak telakki edildi. Ama maalesef Suriye’deki bu istikrarsızlık ortamının uzun süre devam ettiğini görüyoruz. 2 milyon 200 bine yakın sığınmacı belki uzun yıllar Türkiye’de kalıcı.
Mesela Suriyelilerin çocuklarının kaybedilmemesi. 550 bine yakın okul çağında çocuk var. Bir kısmına Milli Eğitim Bakanlığımız okullarında eğitim sağlanıyor. Ama maalesef 400 bine yakın Suriyeli çocuk eğitim alamıyor. Mesela bunların eğitim almaları. Yeni kurulacak Suriye’de, yeni Suriye’de söz sahibi olmaları için çaba harcıyoruz.
"Büyük bir kısmının Türkiye'de kalacağı görülüyor"
Mesela Kilis, Gaziantep, Urfa gibi bu illerimizin belediye hizmetlerinde karşılaştığı yüklerin hafifletilmesi için gerekli tedbirleri alacağız. 300 bin 250 bin gibi yüksek oranda sığınmacının bulunduğu illerimiz var. Hükümet olarak ilave destekler sunacağız. Çok üst düzeyde sağlık hizmetleri veriliyor. Suriyeli sığınmacıların iş yapma kapasitesi olanların da topluma kazandırılması için çalışmalarımız var.
"Avrupa’dan çıt çıkmıyordu"
Geldiler ve giderler diye düşünülen kitlenin, büyük bir kısmının burada kalması mukadder olarak görünüyor. Ancak şunu bir kere daha söyleyeyim. Türkiye böylesine büyük bir sığınmacı kriziyle karşı karşıyayken, son Akdeniz'deki görüntüler ortaya çıkana kadar, Avrupa’dan çıt çıkmıyordu. Ne yazık ki Türkiye’nin bu çığlığına gerekli şekilde paydaş olmuyorlardı. Ümit ederim ki, maalesef kötü görüntüler ortaya çıktı.
"Diktatörler iş başında olduğu sürece..."
7 bin 950 kişinin son 5 yılda Akdeniz’de boğularak öldüğünü biliyoruz. Türkiye’nin deniz kuvvetlerinin yıl içerisinde ege ve akdeniz 53 bin 980 kişidir, 54 bin kişi. Biz insani diplomasi karşısında bir suriye botunu gördüğümüz zaman hemen o insanları kurtarmaya çalışıyor. Ama maalesef başka ülkelerden bu hassasiyeti göremiyoruz. Türkiye karasularında vefat eden göçmenlerin sayısı ise 185 kişidir. Keşke onları ölmeden önce görebilseydik, kurtarabilseydik. Diktatörler iş başında olduğu sürece, dünyada gelir dağılımı adaletsizliği devam ettikçe önümüzdeki on yıllarda yeni göçmen dalgalarının olması kaçınılmazdır.