Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Almanya'da dün PKK yandaşlarınca gerçekleştirilen mitingle ilgili açıklama yaptı. Konuyla ilgili Alman Büyükelçi'nin Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldığını söyledi. Alman DW'nin haberine ise terör örgütü flamaları açanların kameraya alındığı iddia edildi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, CNNTürk'te Avrupa'da Türkiye karşıtlığı hakkında konuştu. Kalın, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'nın polis zoruyla başkonsolosluğa alınmaması ve zorla Almanya'ya götürülmesini değerlendirirken, daha sonra çıkan olaylar hakkında çarpıcı bir bilgi paylaştı.
SADECE KÖPEK ISIRMAMIŞ
Kalın, "Hüseyin Kurt kardeşimiz, köpeğin saldırdığı, Hollanda'da Rotterdam'da boynunun kırıldığını da öğrendik iki gün önce maalesef. Acıları devam ettiği için doktora bir kez daha gidiyorlar, çok ciddi ağrı sancı var diye. Boynunun da kritik bir yerden kırıldığı ortaya çıkıyor. Bu arkadaşımız bu muameleyi hak edecek ne yaptı? Hollanda bireysel özgürlüklerin sınırsız olduğu bir ülke. Ama bakıyorsunuz ırkçı saldırıların olduğunu görüyoruz" dedi.
İbrahim Kalın, Hüseyin Kurt'un tedavisinin hastanede devam ettiğini ve sağlık durumunun iyi olduğunu söyledi.
CEVAP VEREMEDİLER
Kalın, Furankfurt'taki PKK gösterisiyle ilgili Alman Büyükelçisi'nin Dışişlerine çağrıldığını belirterek şöyle konuştu: "Geçen hafta bizim yaptığımız baskılar üzerine, Alman İçişleri Bakanlığı, bu tür sembollerin gösterilemeyeceğini, taşınamayacağını güya söylemişti. Bakın bu dün Frankfurt'ta oluyor. Frankfurt'un ortasında ve nevruz bahanesiyle, nevruzun adını da kirletmeye çalışıyor bu adamlar. Nevruz bahanesiyle, nevruz bizim de bayramımız. Yani onların kirleteceği bir bayram değil nevruz. Nevruz bahanesiyle ki dün 18 Mart yani nevruza daha 3 gün var. Nevruz bahanesiyle geliyorlar, orada bütün bölücü terör örgütünün bayrakları vesaire... Konu ne? 'Diktatöre karşı özgürlük mitingi'. Konu direkt Türkiye, konu direkt referandum. Çünkü PKK da referandumda 'hayır' diyor."
Bunu Alman makamlarına söylediklerinde cevap veremediklerine dikkati çeken Kalın, dün Alman Büyükelçisinin Dışişlerine çağrıldığını ve en sert şekilde kınandığını söyledi.
MİSİLLEME Mİ?
Çelik'in "Türkiye'nin son dönemde aldığı sert tutuma karşı bu bir misilleme mi? Çünkü uzunca bir süredir bu ölçekte pek bir yürüyüş, miting bu havada fazla hatırlamıyorum. Misille mi yapıyorlar?" sorusuna Kalın, "Eğer misilleme düşüncesiyle yapıldıysa sadece kendilerini gülünç duruma düşürürler. Yani, Türkiye Cumhuriyeti böyle 3-5 tane teröristin, Frankfurt'ta, şurada, burada bayrak açmasıyla misilleme yapılacak bir ülke değildir" şeklinde yanıt verdi.
BUNUN İZAH EDİLEBİLİR TARAFI YOK
Kalın, "Ama ilginç olan bakın nedir biliyor musunuz? Şimdi bir taraftan Alman siyasiler ve yetkililer diyorlar ki; 'Türkiye'nin iç siyasi meselelerini bizim ülkelerimize taşımayın.' Tamam, eğer bunu tutarlı bir şekilde uygulayacaksak olabilir ama gerçekten öyle mi diye baktığınızda hiç de öyle olmadığını görüyoruz. İşte bu örnekte olduğu gibi. Yani bütün bu tartışmalardan sonra siz bakanlarımızın, milletvekillerimizin, yani seçilmiş, meşru temsilcilerin programlarını sudan bahanelerle iptal edeceksiniz ama dün Frankfurt'ta böyle bir terör örgütünün eylemine izin vereceksiniz. Onları koruma altına almak için binlerce polisi görevlendireceksiniz ve ondan sonra biz tepki koyunca da 'Ya Türkiye çok sert tepki veriyor' diyeceksiniz. Bunun izah edilir bir tarafı yok" dedi.
ALMAN POLİSİ AÇIKLAMA YAPTI
Öte yandan Alman haber ajansı DPA'ya konuşan polis sözcüsü Frankfurt'taki Nevruz kutlamalarında PKK lideri Abdullah Öcalan'ın resminin veya yasaklı diğer simgelerin olduğu bayrak taşıyanlar hakkında hukuki adımlar atılabileceğini söyledi. Bu kişiler hakkında "muhakkak soruşturma açılacağını” söyleyen polis sözcüsü, kaç kişiye soruşturma açılacağını bilmediğini söyledi.
Frankfurt Polis Sözcüsü, "Polisin görevi suç unsuru teşkil edebilecek durumları tespit edip buna delil olabilecek verileri toplamaktır. Her soruşturmada olduğu gibi Frankfurt'taki gösteride de suç unsuru oluşturduğu düşünülen her türlü durum emniyet birimlerince tespit edilip, gerekli adımlar atılıyor. Polis yasaların izin vermediği birşeyi görmezden gelemez. Biz görevimizi yapıyoruz. Tespit edilen suç ya da kabahat niteliği taşıyan eylemler detaylı şekilde araştırılacak ve dosya savcılığa iletilecek. Soruşturmanın devam ettirilmesi ya da ettirilmemesi yönündeki karar nihayetinde bizim değil, savcılığın görevidir" dedi.
