Yapılan yeni bir araştırma, bir bitkinin yağının ölümcül cilt kanseri hücrelerini yok etme potansiyeli taşıdığını ortaya koydu. İşte, cilt kanserine umut olması beklenen o bitki...
Avustralya merkezli MGC Eczacılık'ın ürettiği ve PHEC-66 ismi verilen kenevir yağının, cilt kanserinin en tehlikeli türlerinden biri olan melanom hücrelerinin çoğalmasını engelleyebileceği öne sürülmüştü.
Bunun üzerine konuyla ilgili araştırmaları derinleştiren Charles Darwin Üniversitesi (CDU) ve RMIT Üniversitesi'nde bilim insanları, şirketin elde ettiği sonuçları teyit eden bulgulara ulaştı.
Araştırma bilimsel dergi Cells'te yayımlandı. Araştırmaya öncülük eden isimlerden olan CDU'dan Nazım Nassar, "Melanom hücresine verdiği zarar bu hücrenin bölünmesini engelliyor. Onun yerine hücrenin ölüm süreci başlıyor" diye konuştu.
KENEVİR, 20 YILDIR TIBBİ AMAÇLARLA KULLANILIYOR
Independent Türkçe'de yer alan habere göre, bilim insanları araştırmanın henüz sadece laboratuvar ortamında yapıldığını ve yaşayan hayvanların üzerinde de aynı sonuçların alınıp alınmayacağını incelenmesi gerektiğini vurguladı.
Kenevir ve bağlantılı ürünler, son 20 yıldır tıbbi amaçlarla kullanılıyor. Bu durum bitkiyle ilgili bilimsel araştırmaların da henüz ileri düzeye ulaşamamasının en önemli nedenlerinden biri.
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Nazım Nassar, "Bu önemli araştırmaların arttığı bir alan. Çünkü kenevir yağını olabildiğince anlamamız gerekiyor. Özellikle kanserle mücadelede taşıdığı potansiyel nedeniyle" diye konuştu.
LÖSEMİ HÜCRELERİNİ ÖLDÜRME POTANSİYELİNE SAHİP
Avustralya'da kenevirin tıbbi amaçlarla kullanılmasına ilk olarak 2016'da izin verilmişti. Aradan geçen 8 yılda, ülkedeki araştırmacılar konuyla ilgili önemli çalışmalara imza attı.
Örneğin 2020'de, Avustralya'daki bir ilaç şirketi bazı kenevir türlerinin lösemi hücrelerini öldürme potansiyeli olduğunu keşfetti. Dünyanın farklı yerlerinde yapılan araştırmalardan da bu bulguları destekleyen sonuçlar elde edildi.
2015'te ABD'li bilim insanları kenevir bileşenlerinin, melanom olmayan cilt kanseri vakalarında kanser hücrelerini oksidatif strese soktuğunu ve ölümüne yol açtığını tespit etmişti. Birkaç yıl sonra İtalya'da yapılan bir araştırmada da, benzer bir sonucun pankreas kanseri için de mümkün olduğu sonucuna ulaşılmıştı.