Sedat Peker'in Hürriyet gazetesi baskını itirafını yaptığı 6. videosunun ardından, iktidarın net bir tepki göstermemesini Mustafa Karaalioğlu, Peker'in videolarındaki iddialar ile yüzleşmek şart" sözleriyle eleştirdi. Taha Akyol ise, " Bu kadar iddia karşısında pasif kalan bir hukuk devleti imajı, maalesef Türkiye'ye vereceği zararla dehşet vericidir. Göstermelik bir soruşturma değil, gerçek, kamuoyuna güven verecek bir soruşturma gereklidir" diyerek tepki gösterdi.
DEMET İLCE | KARAR
Taha Akyol ve Mustafa Karaalioğlu, Ortak Akıl'da gündemin öne çıkan başlıklarını masaya yatırdı. Sedat Peker'in art arda gelen videolarının, toplum ve iktidar nezdinde nasıl yorumlandığını dile getiren Akyol ve Karaalioğlu, siyaset-mafya-medya ilişkilerini ele aldı.
"İDDİALAR İLE YÜZLEŞMEK GEREKLİ"
Organize suç örgütü lideri Sedat Peker, Hürriyet gazetesine 2015 yılında yapılan baskını kendisinin yaptığını söylediği 6. videoyu yayınladı. Peker'in bitmek bilmeyen açıklama ve iddiaları karşısında iktidarın suskunluğu eleştiri konusu oldu. Karaalioğlu iddialar ile yüzleşilmesi gerektiğini işte şu sözlerle dile getirdi:
"Peker'in videolarındaki iddialar ile yüzleşmek şart. İddiaların tamamının doğru olup olmadığı ile ilgili bir kanaatimiz yok, toplumda bunlar doğru olabilir diye bir algı var. Bu algı doğrudan Cumhurbaşkanlığı ve hükümeti ilgilendirir. AK Parti'yi ilgilendirir. Onu da bırak Türkiye'yi ilgilendirir. Bunları açıkça konuşmak gerek. Medyadaki suskunluk, işe yaramaz. Medya hangi olayı bu kadar konuşturabiliyor? Hükümet hangi olayı bu kadar gündem yapabiliyor? Türkiye'nin bunun üstesinden geleceğini tahmin etmiyorum. Temennilerimizin gerçekleşeceğini zannetmiyorum ama gerçekleşmemesi daha büyük felaket. Sedat Peker, iktidar etrafında odaklanmış yapılar zincirini hedef almış durumda. Peker öyle bir fitil ateşledi ki... Her şeyden şüphelenme hakkımız var artık. O bu kadarını biliyorsa, başkaları kim bilir ne kadarını biliyor."
SUSURLUK SKANDALI TEKERRÜR MÜ EDİYOR?
Peker'in, önemli siyasi kişilerle ilgili iddiaları 'Susurluk skandalı' tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Mehmet Ağar'ın bu skandal ile ilişkisinden sonra, Peker'in açıklamalarında da önemli ithamlarla yer alması, 'Susurluk dönemini mi yaşıyoruz?' sorusunu akla getirdi. Karaalioğlu, o dönem ve içinde bulunduğumuz dönemi karşılaştırdı:
"İddialar ne kadarı doğru bilmiyoruz. Ne kadarı Peker'in iddia ettiği gibi belgelere dayanıyor bilmiyoruz ama içeriden tanıklığı var. Bugünkü videosunda 'benim iddialarım inandırıcı olmayacak da bir İmam'ın ya da herhangi birinin iddiası mı doğru olacak?' diyor. 'Ben bilirim bu işleri' demek istiyor ve tanıklıkları var. Kendisine gelen ya da kendisinin takip ettiği bilgiler var. Susurluk olayı patladığında 3 Kasım'dı. Haftasında İçişleri Bakanı Mehmet Ağar istifa etti, yerine de Meral Akşener geldi. O zaman bir kuvvetler ayrılığı vardı, medya vardı. Medya, Susurluk dönemindeki medya değil. Cumhurbaşkanı'nın sistem üzerinde bir ağırlığı vardı. O denklemde 'Kardeşim sen bu iddialar varken, bu koltukta oturamazsın' dendi ve Ağar o işlerin sonunda hapis yattı. Bu işlerden belki üst düzeyde hapis yatan tek kişiydi. Bu işin bir standart uygulaması vardır. İddia ortaya çıktığında muhatabı olan kişi suçsuz da olabilir. Bütün bunların açıklığa kavuşması için önce bir tarafa çekilmek gerekir. Bugünün Türkiye'sinde böyle bir şey yok."
"ÜFLEMEKLE SÖNECEK BİR YANGIN DEĞİL"
Karaalioğlu, Peker'in İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya yönelik açıklamalarının, Soylu'yu ne denli etkilediğini merak ettiğini ve bu meselenin üstünü kapatmanın bir anlamı olmadığını şöyle özetledi:
"AK Parti sözcülerinden Süleyman Soylu'ya, standart destek dışında, olayın özüne ilişkin hiçbir açıklama yok. Sayın Cumhurbaşkanı ve AK Parti idarecileri bunun Türkiye'yi yıprattığını, hükümeti yıprattığını görmezden mi geliyorlar? Ya da 'fırtına diner biz tekrar toparlanırız' mı diyorlar? Otoritesinin ve prestijinin ciddi bir şekilde sarsıldığını Süleyman Soylu görebiliyor mu? Üflemekle sönecek bir yangın değil. Bu tür yangılar kabarır. "
Karaalioğlu, şöyle devam etti:
"Bir İçişleri Bakanı ile organize örgütü liderini kıyaslamak doğru değildir bundan kaçınmak gerekir. Normalde bir ülkenin en büyük meselesi eğitim olur, kaynak olur. Zaten problemler içerisindeyiz, bir de seviye sorunu yaşıyoruz. Ülkemizin, 'uyuşturucunun merkezi Türkiye' iddialarından kurtulması lazım."
SAVCILAR NEDEN SORUŞTURMA BAŞLATMIYOR?
Savcıların neden Sedat Peker'in iddiaları ile ilgili bir soruşturma başlatmadığını Akyol, Türkiye'de yargının bağımsız olmamasına bağladı:
"Soruşturma açılması lazım. Savcılara destek verilmesi, savcıların soruşturmanın sonuna kadar görevden alınmamaları lazım. Bunların hiçbirisi yok. Bu kadar iddia karşısında pasif kalan bir hukuk devleti imajı, maalesef Türkiye'ye vereceği zararla dehşet vericidir. Göstermelik bir soruşturma değil, gerçek, kamuoyuna güven verecek bir soruşturma gereklidir. Türkiye'de yargı bağımsız olsaydı, Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) siyasi iktidarın bir şubesi gibi değil, Anayasa'da yazıldığı şekilde, yargı bağımsızlığına göre çalışan bir yönetim heyeti olarak çalışsaydı, savcılar iş bu noktaya gelmeden çoktan soruşturma yapmış olurdu. Hukuk devletinde bir açık meydana geldiğinde, bu açıktan muhalefetlerini tutuklatarak sadece iktidar yararlanmıyor, bu tür gruplarda yararlanıyor."
Akyol, 'güç' kavramını soruşturma başlatılmamasının ana sebebi olarak değerlendirdi:
"Neden bir AK Parti Milletvekili çıkıp da bunu araştırın demiyor? Parti içerisinde bir soru önergesi verilmiyor? Neden partinin grup toplantısında bu dile getirilmiyor? Güç kavramından dolayı."