İmamoğlu'ndan Akpolat'ın gözaltına alınmasına tepki: Türkiye'yi kaybetmenin korkusu ile yapıldı

İmamoğlu'ndan Akpolat'ın gözaltına alınmasına tepki: Türkiye'yi kaybetmenin korkusu ile yapıldı

İBB Başkanı İmamoğlu, Beşiktaş Belediyesi Başkanı Rıza Akpolat'ın gözaltına alınmasına tepki gösterdi. İmamoğlu, "Bu iş bir koltuğu kaybetmenin, İstanbul'u kaybetmenin, yarın da Türkiye'yi kaybetmenin korkusu ile yapılmış bir adımdır." dedi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul'da, Aziz İhsan Aktaş liderliğindeki çıkar amaçlı suç örgütünün, belediye başkanlarına ve belediyelerin üst düzey yöneticilerine rüşvet vermek suretiyle ihale süreçlerini organize ettiği, ihaleleri kendi firmalarının almasını sağladığı suçlamasıyla başlatılan soruşturma kapsamında CHP'li Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat'ın da aralarında yer aldığı 47 kişi hakkında gözaltı kararı verildi.

Akpolat, suç örgütüne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında "suç örgütüne üye olma", "ihaleye fesat karıştırma" ve "haksız mal edinme" suçlamalarıyla Balıkesir'de, sabahın erken saatlerinde gözaltına alındı. Akpolat'ın gözaltına alınmasının ardından İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Beşiktaş Belediyesi önünde açıklamalarda bulundu.

İmamoğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle;

"KOLTUĞU KENDİ MALI GİBİ GÖRÜYOR"

"Ne yazık ki demokrasi mücadelesi, hak, hukuk ve adalet mücadelesi kolay olmuyor. Hele hele karşınızda şirazeyi kaçırmış, koltuğu kendi malı gibi gören, milletin malını kendine ait hisseden bir zihniyetle mücadele ediyorsanız iş daha da zorlaşıyor.

Daha dün 16 milyon insanın iradesini 31 Mart 2019 yılında sizlerin oylarıyla seçildiğimiz bir seçimi öyle edip böyle edip, altından girip üstünden çıkıp utanmadan çaldılar deyip seçimi iptal etmediler mi? İşte o seçimi iptal eden akıl niçin etti biliyor musun? 'Ben yine allem eder kallem eder bu seçimi alırım, işime bakarım, İstanbul bana ait' dedi. 'İstanbul benim aşkım' falan hikaye... Bu duygu, bu bakış açısı, bu tek kişilik akıl memleketimizi bu hale getirdi. Bu akıl seçimi tanımayan akıl.

"BU İŞ TÜRKİYE'Yİ KAYBETMENİN KORKUSU İLE YAPILDI"

Beşiktaş ilçesinde uydurarak, kaydırarak belli bir yaşın üstündeki evin büyüklerini korkutarak, sabahın köründe, şafak vakti ev baskını yaparak 'Ben adaleti yerine getiriyorum' diyen bu akıl aynı akıldır. Bu iş bir koltuğu kaybetmenin, İstanbul'u kaybetmenin, yarın da Türkiye'yi kaybetmenin korkusu ile yapılmış bir adımdır.

Mesele ne Esenyurt ne Beşiktaş... Mesele, bir otoriter aklın sürece dair yol yürüme stratejisi ve biçimidir. Bir yandan milletçe bir açılım yapalım, barışalım bakış açışı, bir yandan ise milletin aklı ile oyun oynayarak atılan adımlar... Buradan şunu söylüyoruz; bu gözaltına alma biçimi, davranış biçimi hukuk dışıdır. Aynısını Esenyurt'ta yaptılar, şimdi Beşiktaş'ta yapıyorlar. Bunun adı itibar suikasti, yargının siyasete alet edilmesidir.

"AK PARTİ'NİN HERHANGİ BİR YÖNETİCİSİNE ŞAFAK OPERASYONU GÖRDÜNÜZ MÜ?"

İlk günden itibaren bu insanlar çağrı yapmadılar, ev bastılar. Ev basan akıl, CHP çatısı altında bulunan herkes çağırırsınız koşa koşa gelir. AK Parti'nin herhangi bir yöneticisine şafak operasyonu gördünüz mü? Onlarca yolsuzluğunu ortaya çıkardığımız, dosyalarını ortaya çıkardığımız... Başvurduğumuz dosyalara İçişleri Bakanlığı el koyuyor soruşturma derinleşmesin diye. Bir iddia üzerinden yargının en acımasız hali ortaya konarak CHP'li belediye başkanlarına bu uygulama yapılıyor. AK Parti'nin yöneticileri muteber, sütten çıkmış ak kaşık ama CHP'liler lekeli, hadi oradan, işinize bakın!"

İktidarın yargıyı silah gibi kullandığını söyleyen İmamoğlu, “Bugün İstanbul'umuzun kalbi, göbeği, merkezi, onlarca başkonsolosluğun olduğu Beşiktaş, yüzlerce yabancı firmanın, sermayenin olduğu bir Beşiktaş ilçesinde uydurarak, kaydırarak, belli bir yaşın üstündeki evin büyüklerini korkutarak, sabahın köründe, şafak vakti, ev baskını yaparak, ‘Ben adaleti yerine getiriyorum’ diyen bu akıl, aynı akıldır. Bu gördüğünüz yerde, bu anlattığım insanların bulunduğu yerde, yaptığı iş, bir koltuğu kaybetmenin hırsıyla, İstanbul'u kaybetmenin hırsıyla, yarın da Türkiye'yi kaybedeceğini bugünden oy hissettiği korkuyla yapılmış bir adımdır. Bu işin başka bir açıklaması yoktur."

"HİÇ KİMSE DOKUNULMAZ DEĞİLDİR"

Bakın işte bu akıl, sevgili kardeşimiz, yol arkadaşımız, dostumuz Rıza Akpolat'ı hukuksuz bir biçimde şu anda gözaltına alıp, sözüm ona bir sürecin içine katarak, meseleyi yürütmekteler. Aslında mesele ne Esenyurt ne Beşiktaş; mesele, elbette ki daha büyük bir mesele. Mesele; bir otoriter aklın, otoriter bakış açısının sürece dair yol yürüme stratejisi ve biçimidir. Bakın, bir yandan milletçe bir açılım yapalım, kardeş olalım, barışalım bakış açısı, ama bir başka yerden ise, yine milletin aklını karıştırarak, milletin aklıyla oynayarak, milletin aklını, vicdanını, hukuka bakış açısını küçümseyerek atılan bu adımlar… Bugün İstanbul'dan Ankara'ya giderek, Genel Başkanımızla bu konuları konuştuk. Genel Başkanımızla paylaştım; ihaleye fesat iddiası nedeniyle Belediye Başkanı gözaltına alınamaz. Belediye başkanı, 5800 sayılı kanuna göre belediye başkanları, ihale ve harcama yetkilisi değildir. Bakın, buradan şunu söylemiyoruz; Hiç kimse dokunulmaz değildir. Ama buradan ifade ediyorum. Bu gözaltına alma biçimi, bu davranış biçimi, hukuk dışıdır. Aynı şeyi Esenyurt'ta yaptılar. Şimdi Beşiktaş'ta yapıyorlar. Bunun adı, itibar suikastıdır. Bunun adı, yargı tacizidir. Bunun adı, yargının siyasete alet edilmesidir.

"23 YILDIR AK PARTİ'NİN HERHANGİ BİR YÖNELTİCİSİNE ŞAFAK OPERASYONU GÖRDÜNÜZ MÜ?"

Sevgili dostlarım, burada şimdi bir çağrı yaparsınız, -bir tane dahi çağrı yapılmadı- o insanlar gelmez de o insanlar ifade vermez de başka yollara girişirsiniz. İlk günden itibaren bu insanlara çağrı yapmadılar, ev bastılar. Bu ev basan akıl, halbuki Cumhuriyet Halk Partisi çatısı altında bulunan herkes, çağırırsınız, gelir kardeşim. Hem de koşa koşa gelir. İfadelerini alırsınız. 23 yıldır AK Parti'nin herhangi bir yöneticisine şafak operasyonu gördünüz mü? 25 yıldır yöneten ve onlarca yolsuzluğunu ortaya çıkardığımız, dosyaların ortaya çıkarttığımız, gerekli dosyaları hazırlayıp, teftişini yürüttüğümüz, gerekli başvurduğumuz dosyalara İçişleri Bakanlığı el koyuyor soruşturma derinleşmesin diye, müfettişi işlemi yapılmasın diye, teftiş işlemi yapılmasın diye… Ama daha ortada herhangi bir şey yok, bir iddia üzerinden yargının en acımasız hali ortaya konarak, ne yazık ki Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanlarına bu uygulama yapılıyor. AK Parti'nin yöneticileri muteber insan, sütten çıkmış ak kaşık ama Cumhuriyet Halk Partililer lekeli! Hadi oradan, hadi oradan! İşinize bakın!

"TEK DERTLERİ; İSTANBUL'DA CHP'Lİ BAŞKANLARA İTİBAR SUİKASTLARI DÜZENLEMEK"

Sevgili dostlarım, tek dertleri; İstanbul'da CHP’li başkanlara itibar suikastları düzenlemek. Bakın, bir şirket üzerinden bir işlem yürütüyorlar ve bu şirketin başındaki insanı da ‘çetenin başı’ olarak açıklıyorlar. Bir şirket, ki o şirket, sadece CHP’li belediyelerden iş almamış. Bakın buradan söyleyeyim; bu şirket, İBB'nin iştiraklerinin de işini almış. Açık ihaleyle almış. Ama bu şirket, aynı zamanda Yargıtay’ın, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin, Türk Hava Yolları'nın ve burada sayamayacağım birçok kamu hastanesinin, çok sayıda üniversitelerin, dikkatimi çekti Trabzon Büyükşehir Belediyesi'nin, başka büyükşehir belediyelerinin, AK Parti'nin başka belediyelerinin, havalimanı işletmelerinin, Elektrik Üretim A.Ş. gibi onlarca kamu kuruluşu ve onlarca AK Partili ilçe belediyesinin işlerini almış. Şimdi buradan savcı beylere, bu iddianameye hazırlayan, bu kalbi kötü, uygulaması kötü, savcı beylere sormak isterim; Esenyurt'ta yaptığınızı ya da Beşiktaş'ta yaptığınızın aynısını, Türkiye Büyük Millet Meclisi için de yapacak mısınız?

"SAYIN CUMHURBAŞKANI'NA SESLENİYORUM..."

Bu şirketlerin dosyalarını İBB'den istediniz. Aynı şeyi az önce saydığım devletin diğer kurumlarından ya da AK Partili belediyelerden isteyecek misiniz? Bakın, bugün Ankara’da seslendim. Tekrar sesleniyorum. Sayın Cumhurbaşkanı’na sesleniyorum: Başsavcı Bey'e bir sorun, bu şirketin devletin kurumlarından aldığı ihaleleri de inceleyecekler mi? Öyle olmalı. Çünkü, şahsa, ‘suç örgütü lideri’ diyor savcınız. O zaman TBMM’de, THY’de, Yargıtay da bu suç örgütüne iş vermiş. Onların da yöneticilerine aynı muameleyi yapacak mısınız? Tekrar Sayın Cumhurbaşkanı'na soruyorum. Belediye başkanlığı yaptın, çok iyi biliyorsun ki, belediye başkanları ihale yetkilisi değildir. Onun da döneminde, Sayın Cumhurbaşkanı’nın da döneminde, ihaleye fesattan birçok mahkeme görüldü. Hiçbirisine Cumhurbaşkanı davet edilmedi. Yanında çalışan insanlar, birçok insan, isimleri şu anda çok meşhur olan, bakan olmuşu var, iş adamı olmuşu var, osu var busu var; onlar çağrıldı. Niye? Onlar imza yetkiliydi çünkü. Sayın Cumhurbaşkanı, belediye başkanı olduğu için çağrılmadı? Ama şimdi, yeter ki CHP’li olsun, onun anasından emdiğini burnundan getirecek muameleler yapıyorlar. Kimi yıldıracaklar? İnsanlarımızı yıldıracaklar Alicengiz oyunlarıyla.

"BU ALİCENGİZ OYUNLARIYLA BERABER, BİZLERİ ALTÜST ETMEYE ÇALIŞIYORLAR"

Bakın sevgili hemşerilerim, İstanbul halkı ve bütün Türkiye bizi dinliyor. Bu Alicengiz oyunlarıyla beraber, bizleri altüst etmeye çalışıyorlar. Bizim irademiz; bu memleketin, bu cennet vatanın, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucu iradesini, o aklı taşır. Bizler, iyi hizmet etmek, milletini mutlu etmek ve milletine iyi hizmet yaparak, onların duasını almak, görev aşkıyla işine tutunmuş belediye başkanlarıyız. Ve buradan ifade ediyoruz: Hiçbir Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanı yılmayacak ve yılmayacak. Tam yol ileri işine devam edecek. Asla vazgeçmeyecek. Şimdi hukuki mücadeleler verilecek. Ama az önce söylediğim gibi; 16 milyon insana hizmet etmek değil, bir kişinin istediğini yerine getirmek için buraya atanmış olan başsavcı da kötülüklerine devam edecek. Bunları da adımız gibi biliyoruz. Ama yılmayacağız. Ama görevimize en iyi şekilde devam edeceğiz.

"GÜVEN ORTAMININ OLMADIĞI YERDE ENFLASYON DÜŞMEZ"

Milletin meselesi başka. Geçinemeyen insanlar, ekonomisi kötü yurttaşlarımız, işsizlik, dar gelirli aileler, asgari ücretin yetersizliği… Ama onlar, milletimizi işte bu şekilde meşgul ederek, bu şekilde oyalayarak, kendi kusurlarını örterek, bir yandan da amaçlarına ulaşmak gayreti içerisinde olacaklar. Sevgili dostlarım; bakın bizler, bütün bu kötü koşullara rağmen, işimizi yapma gayretinden başka bir yol haritası önümüze koymuyoruz. Hiç kimseyi de birbirinden ayırmıyoruz. Yolumuza hep böyle devam edeceğiz. Şunu ifade edeyim: Bugün kötü ekonomiyi düzeltmeye çalışanlar var. İyi niyetle çaba gösterenler var. Bu şekilde yargı tacizinin olduğu yerde, güven ortamı olmaz. Güven ortamının olmadığı yerde enflasyon düşmez. Güven ortamının olmadığı yere yatırım gelmez. Güven ortamının olmadığı yere, demokrasinin, adaletin olmadığı yere sermaye gelmez. İş ortamı artmaz. İşsizlik artar. Paranızın değeri düşer. Dünyadaki itibarınız aşağıya iner. Onun için iyi niyetle çaba gösterenlerin de iyi niyeti nafile. Bu anlamda şunu söyleyeyim; iş dünyası, finansman dünyası, ekonomi dünyası, ‘Bu işi de kafamızı kuma sokarak izleyelim. Ne oluyor bir bakalım…’ Korkak, ürkek davranma vakti değildir. Hepimizin canı yanıyor. Hepimizin parasının değeri düşüyor. Memleketimizin itibarını yerle bir ediyorlar. Bunu sakın bugüne ait bir olay gibi görmeyin. Bunlar, uzun vadeli bir stratejinin bugünkü adımlarıdır.

"İKTİDAR, BUGÜN TÜRKİYE'Yİ MUHALEFETSİZLEŞTİRMEK İSTİYOR"

O bakımdan şunu son olarak söyleyeyim: İktidarlar, her yerde vardır. Elbette demokrasilerin içerisinde muhalefet de vardır. İktidar, bugün Türkiye'yi muhalefetsizleştirmek istiyor. Hatta muhalefeti dizayn etme gayreti içerisinde ve rekabeti ortadan kaldırma çabası içerisinde. Ama şunu söyleyeyim: CHP, asla o bildikleri bir parti değildir. Dünyada eşi benzeri olmayan, 100 yıllık bir çınardır. Hiç şüpheniz olmasın. Yapılan bu yargı tacizine ve saldırılara karşı, hep birlikte iri olacağız, diri olacağız. Hep beraber mücadele edeceğiz. Hiç şüpheniz olmasın; siyasi saldırılara karşı, siyasi karşılık vereceğiz. Onların sandığı dizayn etmelerine müsaade etmeyeceğiz. Onların rakipsiz bir rekabete girecekleri hayallerine son vereceğiz. Ve göreceksiniz; hep birlikte onları ne yapacağız biliyor musunuz? Türkiye'nin tarihinden silip, evlerine yollayacağız. Bu kadar net. Duruşumuz nettir, mücadelemiz siyasidir. Onlar, siyaseti, yargıyı bir silah gibi kullanma gayretlerine devam etsinler. Maşalarını kullanmaya devam etsinler. Biz, milletimizle bir olmaya devam edeceğiz. Asla yılmayacağız, asla yıkılmayacağız. Daha önce söylediğimiz gibi; her şey çok güzel olacak hem de ‘tam yol ileri’ diyeceğiz.”

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (8)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
8 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN