Karar gazetesi yazarı Akif Beki, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, hakkında yazdığı köşe yazısında “Hangisi doğru, hangisi yanlış? Aslı astarı ne? Muhafazakâr medyada okuyor musunuz hiç bu haberleri?” sorularını yöneltti. Karaismailoğlu, daha sonra Beki hakkında 250 bin TL’lik dava açtı. Beki yazısında, davayla ilgili olarak, “Hem cevap ve düzeltme hakkı için, aramaları kâfiydi. Noter, mahkeme masrafına da gerek yoktu. Göz korkutmak, bastırmak ve yıldırmak değilse amaç” dedi.
Karar gazetesi yazarı Akif Beki, köşe yazısında Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın bir ihalesi ile ilgili olarak başka bir yayın organında çıkan haberin başlığına yer vererek “Hangisi doğru, hangisi yanlış? Aslı astarı ne? Muhafazakâr medyada okuyor musunuz hiç bu haberleri?” sorularını yöneltti. Karaismailoğlu, Beki'ye köşe yazısı nedeniyle 250 bin TL’lik dava açtı.
Beki, yazısında, davayla ilgili olarak, “Hem cevap ve düzeltme hakkı için, aramaları kâfiydi. Noter, mahkeme masrafına da gerek yoktu. Göz korkutmak, bastırmak ve yıldırmak değilse amaç” ifadelerini kullandı.
Beki’nin bu sorusuna bakanın avukatı tekzip ve davayla karşılık verdi. Beki hakkında 250 bin TL’lik tazminat davası açan Karaismailoğlu’nun avukatı, dava dilekçesinde, yazıdaki ifadelerin yalan ve iftira niteliğinde olduğunu savundu. Gazeteye gönderilen ihtarnamede de “yalan ve ahlaksız bir iftiranın söz konusu olduğu”, “AK Parti davasına hakareti gerekçe yapan hezeyanları reddettikleri”, “basiretli bir gazetecinin kulaktan kulağa taşınan iftiralı köşesine taşımayacağı” gibi ifadeler kullanıldı.
Beki, ihtarname ve dava ile ilgili yazısında, yaşanan süreci aktararak şunları kaydetti:
“'Onlar yalan, doğrusu bu' dense gerçek ortaya çıkacak, mevzu kapanacaktı. Yazımda, gerçeğin ortaya çıkarılmasını istiyorum. Bu tür iddiaların üstüne gitmeyenlerdeki duyarsızlaşmayı eleştiriyorum. Niye hakaret, iftira, karalama olsun? Duyarlılığıma teşekkür ederek kamuoyunu aydınlatabilir, işin aslını anlatabilirlerdi. Bilgilendirici bir açıklama, daha doğru ve etkili olmaz mıydı? Yolsuzluk, kayırmacılık, peşkeş iddialarının üstüne gidilmesiyle değil, bu şaibelerin kendisiyle mücadele etmeleri beklenir. Hem cevap ve düzeltme hakkı için, aramaları kâfiydi. Noter, mahkeme masrafına da gerek yoktu. Göz korkutmak, bastırmak ve yıldırmak değilse amaç.”