Yeniden Refah Partisi lideri Erbakan, İsrail'in "Büyük İsrail Projesi"ni adım adım hayata geçirdiğini iddia ederek, sırada İran ve Türkiye'nin olduğunu ifade etti. Erbakan, İran'ın Azeri, Kürt ve Fars bölgeleri olarak üçe bölünmek istendiğini belirterek, "Allah korusun, Türkiye’nin doğu ve güneydoğu bölgelerinin koparılıp Büyük İsrail’e dahil edilmesi planlanıyor" dedi.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Şanlıurfa’da Milli Gençlik Derneği tarafından düzenlenen Mekke’nin Fethi programında konuştu. Erbakan, Mekke’nin fethinin kutlandığı bu anlamlı gecede İslam coğrafyasındaki sorunlara dikkat çekti. Konuşmasında, Müslüman ülkelerde yaşanan bölünme ve çatışma ortamını değerlendiren Erbakan şu ifadeleri kullandı:
“Önce Irak işgal edildi ve üç parçaya bölündü. Ardından Sudan ikiye ayrıldı. Mısır, bir askeri darbeyle kontrol altına alındı ve İsrail için stratejik öneme sahip olan Nil Havzası tamamen ele geçirildi. Suriye ise yerle bir edilerek 3’e, hatta 5’e bölünmek isteniyor. Libya fiilen ikiye ayrılmış durumda. Suriye’nin kuzeydoğusunda İsrail destekli bir terör devleti kurma çabaları sürüyor. Yemen ise Suudi Arabistan bombardımanı altında Şii-Sünni bölünmesine sürükleniyor."
"BÜYÜK İSRAİL PROJESİ ADIM ADIM HAYATA GEÇİYOR"
Erbakan, İsrail’in bölgesel politikalarının Büyük Orta Doğu Projesi’nin bir parçası olduğuna vurgu yaptı. ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımasının bu planın bir adımı olduğunu belirten Erbakan, şöyle konuştu:
“İsrail, Büyük İsrail Projesi’ni adım adım uygulamaya koyuyor. Bu planın bir sonraki hedefinde İran ve Türkiye bulunuyor. İran’ı Azeri, Kürt ve Fars bölgeleri olarak üçe bölmek istiyorlar. Allah korusun, Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunun kopartılarak Büyük İsrail’e dahil edilmesi planlanıyor.”
"MÜSLÜMAN ÜLKELER NELER YAPIYOR?"
Erbakan, İsrail ve dünya Siyonizminin kararlılıkla kendi inançları doğrultusunda hareket ettiğini ifade ederek, Müslüman ülkelerin bu tehditlere karşı duruşunu sorguladı. Şu ifadeleri kullandı:
“Siyonizm, 5 bin yıldır inancının gereğini yapıyor. Ne kadar kınansa ya da lanetlense de hedeflerinden sapmıyorlar. Asıl soru, Müslüman ülkelerin bu planlara karşı ne yaptığıdır. Bu noktada bir birlik ve strateji geliştirilmesi hayati öneme sahiptir.”