20 Mart’ta Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile feshedilen İstanbul Sözleşmesi'nin iptaline karşı Çanakkale’de bir grup kadının Danıştay’a açtığı davada iki üye fesih kararına karşı oy kullandı. İki üye anayasanın ilgili maddelerine atıfta bulunarak yetkinin TBMM'de olduğunu ve kararın hukuka aykırı olduğunu belirtti.
İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen, “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile feshedilmesiyle ilgili tartışmalar sürüyor.
Gazete Duvar'dan Seçkin Sağlam'ın haberine göre, Çanakkale Kadın Dayanışması üyeleri ve bir grup kadın, Danıştay’a İstanbul Sözleşmesi’nin iptaline karşı dava açtı.
‘KARARI İPTAL EDİN VE ANAYASA MAHKEMESİ’NE GÖNDERİN’
Çanakkale’den Avukat İnci İncesağır ile Burcu Özaydın tarafından, cumhurbaşkanı kararı ile İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine karşı öncelikle yürütmenin durdurulması, kararın iptali ve söz konusu kararnamenin anayasaya aykırı olup olmadığının araştırılması istemiyle dosyanın Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesi istendi. Davada, İstanbul Sözleşmesi’ni ilgili kanunun onaylandığı TBMM olduğu vurgulanarak, bu kararın değişmesi kararının da ancak TBMM tarafından alınabileceği belirtildi.
Bir başkan ve dört üyeden oluşan Danıştay Onuncu Dairesi, İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararının, cumhurbaşkanı yetki ve sorumluluğunda olduğunu oy çokluğu ile karara bağlarken, iki üyenin bu kararın aksi yönünde oy kullandı.
‘CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ İLE DÜZENLEME MÜMKÜN DEĞİLDİR’
Anayasanın ilgili maddelerine atıfta bulunan Danıştay Onuncu Daire Üyesi İbrahim Topuz, yetkinin TBMM’de olduğunu, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kanun hükmündeki uluslararası antlaşmaların feshedilmesinin mümkün olmadığını ifade etti. Topuz, “Usulüne göre yürürlüğe konularak kanun hükmü kazanan milletlerarası antlaşmaların hukuk sistemine etkileri de göz önüne alındığında, bu antlaşmaların hükümlerinin değiştirilmesi, sona erdirilmesi, feshedilmesi gibi hususların yasama faaliyeti kapsamında olduğu açık olup, anayasanın 104. maddesinin 17. fıkrası uyarınca Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenlenmesi mümkün değildir” dedi.
‘TELAFİSİ GÜÇ VE İMKANSIZ ZARARLAR DOĞACAK’
Topuz, ayrıca İstanbul Sözleşmesi’nin feshini içeren dosyanın Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesi gerektiğini belirterek, hiçbir kimse veya organın, kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağına ilişkin Anayasa’nın 6. Maddesi ve yasama yetkisinin devredilemeyeceğine ilişkin 7. maddesine de aykırı olduğunu ifade etti. Topuz, “Söz konusu cumhurbaşkanı kararının dayanağı olan 9 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 3. maddesinin 1. fıkrasında yer alan ‘bunların hükümlerinin uygulanmasını durdurma ve bunları sona erdirme’ ibaresinin anayasanın 6., 7., ve 104. maddesinin 17. fıkrasına aykırılığı nedeniyle iptali istemiyle görev ve yetki alanında olduğu için Anayasa Mahkemesi'ne başvurulmasına karar verilmesi gerekir” ifadelerine yer verdi. Topuz “Hukuka açıkça aykırı işlemin yürütülmesi halinde telafisi güç ve imkansız zararlar doğacağı anlaşıldığından, dava konusu cumhurbaşkanı kararının yürütmesinin durdurulması gerekmektedir” dedi.
'HUKUKA UYARLILIK BULUNMUYOR'
Dairenin kararına katılmadığını ifade Danıştay Onuncu Daire üyesi Ahmet Saraç da, Topuz ile benzer Anayasa hükümlerine işaret ederek, “Cumhurbaşkanı Kararında yetkide ve usulde paralellik ilkesi uyarınca hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varıldığından ve zikredilen gerekçelerle dava konusu Cumhurbaşkanı Kararının yürütmesinin durdurulması gerektiği oyuyla aksi yönde oluşan Daire kararına katılmıyorum” dedi.