Enis Berberoğlu: Kara para konteyner ile taşınıyor

Bi' Karar Ver'e CHP Milletvekili Enis Berberoğlu konuk oldu. Berberoğlu, Sedat Peker'in açıklamaları hakkında konuştu ve kara para transferi ile ilgili çarpıcı değerlendirmelerde bulundu: Yöntemler artık değişti. Dünyada yeni para transfer yöntemi, konteynerler. Bu konteynerler yıllar evvel rutubete, yangına dayanıklı yapılmış, para konteynerleri. 1.9 ton, şaka gibi. Bunu sulandırırsın, işleme sokarsın falan filan, ciddi bir para.

DEMET İLCE | KARAR

Peker'in açıklamaları, Türkiye'nin 90'lı yıllara geri mi dönüyor sorusunu akla getirmeye devam ediyor. Bi' Karar Ver'e konuk olan CHP Milletvekili Enis Berberoğlu, 90'lı yıllara damgasını vuran Susurluk skandalı üzerinden konuya dair açıklamalar yaptı ve çok çarpıcı ifadelerde bulundu.

"KARA PARA KONTEYNER İLE TAŞINIYOR"

Berberoğlu, Susurluk skandalı ile Sedat Peker'in açıklamaları arasındaki ilişki hakkında konuştu. İki mevzuyu kıyaslamanın zor olduğunu belirten Berberoğlu, dikkat çeken bilgiler paylaştı:

"Susurluk'la Sedat Peker mevzusunu kıyaslamak zor. Yöntemler artık değişti. Dünyada yeni para transfer yöntemi, konteynerler. Çünkü nakit paradan vazgeçip, bir bankayla çalışmaya başladığın zaman işin zorlaşabiliyor. Her yerde despot var. Mesela Rusya'da para tutuyorsun, Putin bir gün 'senin paran yok' diyor. Bir dolu insan, paralarını konteynerlere koyuyor.

Bu konteynerler yıllar evvel rutubete, yangına dayanıklı yapılmışlar. Para konteynerleri. Bu da bir hizmet neticede. Bir yerden bir yere bir şey gönderiyorsun. Hemen piyasaya dönebilmesi açısından, yüz dolarlık banknotlar halinde bayağı para alıyor. İyi de bu konteyner nerede duracak? Sürekli deniz üstünde olmuyor. Bir de limanlarda oluyor. Benim dikkatimi çeken bir gelişme var. Türk girişimciler liman sahipliğinde bayağı öne geçtiler, tebrik etmek lazım. Bakalım başka nerelerde var. Öyle baktığın zaman artık işin rengi değişti. 1.9 ton, şaka gibi. Bunu sulandırırsın, işleme sokarsın falan filan, ciddi bir para. Kolombiya yetkilerinin söylediği eğer doğruysa , eğer hakikaten Türkiye'ye girecekse... Türkiye en azından, hakikaten çağ atlamış bir konumda."

DEĞİŞEN 'KARAKTERLER' OLDU

Berberoğlu, 15 Temmuz FETÖ darbe girişimini hatırlatarak, "Darbe yapacak cesareti ancak silahlanırsan alırsın. Sen bu adamların eline nasıl silah verdin? Bu artık din kardeşliği değil. O yüzden Sedat Peker sır değil. Orada ne hata yaptılarsa burada da bunu yapıyorlar. Bu ülke belli bir kişinin komutasında yönetiliyor. Ortada bunca rezillik var neden ağzını açıp bir şey söylemiyor?" diyerek hükümetin Peker olayına sessizliğini eleştirdi.

'Türkiye'nin Susurluk'ta bir şansı vardı' ifadesini kullanan Berberoğlu, Türkiye'nin 90'lı yıllara geri dönmeye başladığı tartışmalarına şöyle açıklık getirdi:

"Türkiye'de derin, sığ devlet olmaz. Türkiye'de devlet korkaktır, tehditleri ciddiye alır. Devlete hakim olamadığınız zamanlarda, böyle olaylar oluyor. Susurluk patladığında, Türkiye bugünkü gibi yönetilemiyordu."

Berberoğlu şöyle devam etti:

"FETÖ borsası gibi Susurluk borsası varmış. Devlet yine panikteymiş, yine katiller varmış ve bir de hırsızlar varmış, şimdi sadece karakterler değişti. Susurluk çetesi temizleniyor derken biz devleti FETÖ'ye teslim etmişiz, bunu gördük. Susurluk dönemiyle Türkiye hesaplaşmış olsaydı FETÖ olmazdı."

"SEDAT PEKER KİME, NE DİYOR?"

Sedat Peker'in açıklamalarını değerlendiren Berberoğlu, şimdiki dönemi ve 90'lı yılları karşılaştırdı:

"Ben Susurluk hakkında Hürriyet Gazetesi'ne yazmaya başladığımda bir yıl boyunca patronumdan neden bunu yazıyorsun diye bir şey gelmedi. 'Delirdi' dediler. Kimse benden böyle bir performans beklemiyordu. İlk kitabı 1997 yazında yazdım, çok da sattı. 90'larda rahmetli Necmettin Erbakan, bunu ciddiye almadı ve eleştiri topladı. Hemen hemen Türkiye'de siyasete tapan herkes bunun aydınlanması konusunda ifade kullandı. Refah Partisi o kadar uzun zamandır iktidardan uzaktı ki, burada Necmettin Erbakan ve partisini suçlayacak bir delil bulmak hakikaten zordu. 90'larda komisyonlar kuruldu. İlk defa devlet Musa Anter cinayeti sebebiyle özür diledi. Bu benim için çok önemlidir. Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun raporunda bu yapılanın yanlış olduğu yazıldı. Bunlar önemli emarelerdir. Keşke yüzde biri, şu anda yaşansa."

"SOYLU'DAN İSTİFA BEKLİYORUM"

Berberoğlu İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun , Sedat Peker'in yönelttiği iddialar ile ilgili savcılığa şikayette bulunmasını değerlendirdi ve Mehmet Ağar'ı örnek göstererek Soylu'yu istifaya beklediğini açıkladı.

Berberoğlu, "İçişleri Bakanı belli ki Mehmet Ağar ile bir abi kardeş ilişkisi içinde. Mehmet Ağar açıklama yapıyor, Süleyman Soylu 'bak ben böyle cümle duymak istemem' diyor, Mehmet Ağar özür diliyor. 3 Kasım 1996'da sabah saatlerinde, gazetelerde Susurluk kazası yazıldı, soruşturma açılacağı belli oldu. 8 Kasım'da Mehmet Ağar İçişleri Bakanlığı'ndan istifa etti. Benzer bir performansı Süleyman Soylu'dan beklerim. Kendisi ile ilgili suç duyurusunda bulundu. Sedat Peker'in açıklamaları öyle ya da böyle kanıtlanabilir ya da kanıtlanamaz cinsten. Sedat Peker'e yurtdışı dahil olmak üzere koruma kararını kim vermiş? Mehmet Ağar zaten o yüzden hüküm giymişti" dedi ve şöyle devam etti:

"Mehmet Ağar'a yöneltilen, hüküm giymesine yol açan mesele, silah kaçakçılığı yapan çetelerle, bir takım işbirliği içinde olduğu bilinen bir adama pasaport düzenlemesi konusunda, somut kanıtlar bulunması. Mehmet Ağar kendi hakkındaki soruşturmayı dışarıdan izledi. İktidar partisinin bakanıyken istifa etti, dışarıdan izledi. Süleyman Soylu diyor ki, 'Ben Sedat Peker'e kaçması için bir haber yollamadım.' Peki. Aksi ispatlanana kadar herkes masumdur, nokta. Bunu araştıracak olan İçişleri Bakanlığı Müfettişi, Süleyman Soylu orada otururken, 'Rahatlıkla araştıracak, sonuca varacak' diyecek kadar saf biri var mı? Bir yöneticinin kendi altındakilere 'Beni soruşturun' demesi kadar komik bir şey olabilir mi? Bunu yapanın istifa etmesi lazım."

JİTEM'İ KURANLAR YİNE Mİ ORTAYA ÇIKTI?

JİTEM oluşumu hakkında konuşan Berberoğlu şu bilgileri paylaştı:

"JİTEM adı JİTEM değildi zaten. Şu anki PKK sorunu 90'lı yıllarla kıyas kabul edilmeyecek bir noktada. En önemli sebebi de Abdullah Öcalan'ın şu anda İmralı'da olması. O olay tabiri yerindeyse PKK hareketinde kırılma noktası oldu ve bir daha o kadar güce erişemediler. PKK'nın o günlerden bakarsanız öyle bir dehşete kapıldı ki devlet. İstanbul'da valilik yapan Kemal Yazıcıoğlu nereden geldi? Güneydoğu'dan. Yanında adam getirdi mi, getirdi. Hanefi Avcı Diyarbakır Emniyet İstihbarat Başkanı'ydı, gelirken yanında adam getirdi mi, getirdi. Sedat Bucak, oradaki savaş beylerinden biriydi. Mehmet Ağar ile anlaştılar, silahlandı. PKK'ya karşı fiilen savaş verdi. Geldi mi, geldi. 90 yılların başında Türkiye'de birden bire onun ekibi bunun ekibi şunun ekibi ortaya çıktı. JİTEM de o ekiplerden biriydi.

"ÇETELER ÇETELERİ DOĞURDU"

"Bugünkü kanser, yönetim biçimi. Yani hiç kimse hiçbir yere yetişemiyor. Herke bir sonraki varsaydığı senaryoya uygun davranıyor, kendi gücünü toplamaya çalışıyor. İçişleri Bakanlığı bir tarafta, Milli Savunma Bakanlığı bir tarafta, Hazine Bakanlığı bir tarafta... Maalesef böyle. O çeteler de, bu çeteleri oluşturdu. İki dakikada dayağı yiyince her şeyi anlatan adamın yerinde 6 ülke değiştirmiş, her gittiği yerde konforu yerinde bir adam çıkıyor karşıma; Sedat Peker."

Berberoğlu Sedat Peker'in videolarının milyonlarca izlenmesinde şu benzetmeyi kullandı:

"Türkiye'de bildiğim kadarıyla en fazla izlenen Türk filmi Eşkıya filmiydi. Türkiye eşkıyayı seviyor yapacak bir şey yok."

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR (5)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
5 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN