Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisine kayyım atadığını söyledi: AK Parti ve Erdoğan kendi kendisini Bahçeli’ye dövdürüp duruyor. AK Parti ve Erdoğan kendi kendisini Bahçeli’ye esir ediyor.
Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan, partisini gündeme dair değerlendirmelerini paylaştı. Ülkenin vesayet altında olduğunu belirten Özcan "AK Parti ve Erdoğan kendi kendisini Bahçeli’ye dövdürüp duruyor. AK Parti ve Erdoğan kendi kendisini Bahçeli’ye esir ediyor" dedi.
Özcan'ın açıklamaları şöyle:
"İşte geçenlerde en son 1980 darbe döneminde Evren’in ağzından duyduğumuz bir ifade gündeme geldi. İktidar medyası “Erdoğan talimat verdi, fiyatlar düşecek” manşetiyle çıktı.
Ekonomiyi iflasa sürükleyip Erdoğan affıyla kaçıp giden ekonomi bakanından hesap soramayanlar, kurtuluşu Evren çözümünde bulmuşlar. "Faizler düşerse enflasyon da düşer" müthiş teorisinden sonra şimdi de enflasyonu düşürmek için yeni model çıkardılar: Evren modeli!
"SİZE BİR UYARIMIZ VAR"
Gerçeğe işkence ederek itiraf ettirmeyeceğiniz hiçbir şey yok! Ama bu itiraflardan çıkacak şey milletin değil olsa olsa sizin liyakatsizliğinizin gerçeği olabilir. Yalnız size bir uyarımız var. Gerçeğe işkence ediyor olsanız bile asgari bir tutarlılık sergileyin.
Bir hafta önce TOBB faizlerden yandık diye şikâyet etti. Sonra TOBB’un yanına TÜSİAD, MÜSİAD, TESK de gelince bu sefer başka bir gerçek itirafı çıktı, hem de sadece 1 hafta arayla: Yeni gerçek, fiyat istikrarının asıl mesele olduğuymuş.
"SİZİN DÜNYANIZLA MİLLETİN DÜNYASI KOPMUŞ DURUMDA"
Millet size nasıl seslenirse seslensin, duyamıyorsunuz, anlayamıyorsunuz. Çünkü sizin dünyanızla milletin dünyası artık tamamen kopmuş durumda. İsteseniz de bundan sonra anlayamayacaksınız.
Kendilerine ait bir cennet icat ettikleri için milletin de kendileri gibi iş isteyince birkaç tane, maaş isteyince üç-dört tane bulabildiğini düşünüyorlar. Bu iktidarın cennetinde enflasyon yok, zamlar yok, hayat pahalılığı yok, işsizlik yok.
"TÜRKİYE'DE YOKSUL SAYISI 17,2 MİLYONA ULAŞMIŞ"
Geçtiğimiz hafta TÜİK verileri kullanılarak hazırlanan DİSK Genel-İş Sendikası raporuna göre; Türkiye’de yoksul sayısı 17,2 milyona ulaşmış, yoksulluk oranı %21. Temel gereksinimlerini karşılayamayanların, yani “çalışan yoksulların” oranı %14,4’e çıkmış.
Ayda 1000 TL üstünde geliri olanın yoksul sayılmadığı bir durumda bile, ülkemizdeki her 5 vatandaşımızdan biri yoksul.
"ÇALIŞAN NÜFUSUN ÜÇTE BİRİ YOKSUL HALE GELMİŞ"
4 milyon “çalışan yoksula” pandemide 3,7 milyon kişi eklenmiş. İşsizlik sigortası ve kısa çalışma ödeneğinden yararlanan 1,4 milyon kişi üstüne ücretsiz izne çıkmak zorunda kalan 2,3 milyon kişiyi de ekleyince, nerdeyse çalışan nüfusun üçte biri “yoksul” hale gelmiş.
Geniş tanımlı işsizlik %30. Nüfusun sürekli arttığı bir ülkede, çalışan sayısı artmadığı gibi son iki senedir daha da düşmüş. Herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların, yani kayıt dışı çalışanların oranı %34. Üç çalışandan biri kayıt dışında.
"GENÇ İŞSİZLİĞİ YÜZDE 25"
Avrupa Birliği’nde genç işsizliği %18, OECD’de ise bu oran %11’e kadar geriliyor. Bizde ise genç işsizliği %25. Daha da kötüsü istihdam oranı sadece ama sadece %30.
Bin bir emekle yetiştirdiğimiz, geleceğimizin teminatı olarak gördüğümüz gençlerimiz umutsuz. Gücü yeten, yolunu bulan, geleceğini ülke dışında arıyor, ülkeyi terk edip gidiyor.
"UMUTLARIMIZ, YARINLARIMIZ GİDİYOR"
Ülkeyi terk edip gidenlerin büyük bölümü 25-29 yaşları arasındaki pırıl pırıl gençler. Yani umutlarımız, yarınlarımız gidiyor. Eğitim veya iş amaçlı bir fırsat tanınsa yurtdışına giderim diyen gençlerimizin oranı %76’ya ulaşmış.
Gençlerin %32’si ülkenin en önemli sorunu olarak işsizlik ve ekonomiyi, %16’sı Adaletsizliği, %10’u ise ahlaki sorunları görmeye başlamış.
"İKTİDAR OLUP BİTENİ HİÇ UMURSAMIYOR"
İktidar tüm bu çöküşe rağmen milletin gerçeklerinden koptu, içinden çıktığı halkın sesini duyamayacak kadar şatafata ve kibre battı. Millet ağır ekonomik maliyetin altında ezilirken, iktidar olan biteni hiç umursamıyor.
Hatırlayacaksınız İktidar mensuplarının son 1 aydaki malum sözlerini. Biri “İş var da beğenmiyorlar” demişti, biri “Aslında o kadarda yoksul değiliz” demişti, bir diğeri ise hiç utanmadan “Kuru ekmek yiyorlarsa aç değillerdir” demişti.
"ERDOĞAN'IN 'KAPANAN DÜKKAN YOK' İFADESİ ZİNCİRİN SON PARÇASI OLDU"
Geçtiğimiz hafta Erdoğan’ın artık herkes için ayan beyan ortada olan bir gerçeği, yani her gün yüzlerce esnafın kepenk indirmesini “işte rakamlar ortada, kapanan filan yok” diyerek değerlendirmesi de işte bu milletin gerçeklerinden kopma zincirin son parçası oldu.
2020 yılında yaklaşık 100 bin, 2019 yılında ise 115 bin olmak üzere son 2 yılda kepenk kapatan esnafların sayısı en az 215 bine ulaşmış durumda Sn. Cumhurbaşkanı. Bu ülkede her gün yaklaşık 300 esnaf kepenk kapatmış son 2 yılda."
Devlet Bahçeli’nin “Gündeme gelmek için kendi kendilerine saldırı organize ediyorlar” sözlerini sert bir biçimde eleştiren Özcan, geçmişte Erdoğan’ın “Bahçeli televizyona çıkınca çocuklarınızı televizyon karşısından uzaklaştırın” sözlerine atıfta bulunarak şunları kaydetti:
“Biz artık bu dil karşısında çaresiziz. Sn. Bahçeli’nin bu dili karşısında kamuoyunu Sn. Erdoğan’ın geçmişte uyardığı gibi uyarmak isterdik aslında. Sn. Erdoğan bir zamanlar “Lütfen Sn. Bahçeli konuştuğunda çocuklarınızı televizyon karşısından uzaklaştırın ya da televizyonunuzun sesini kısın” demişti. Lakin artık Sn. Erdoğan’ın bu uyarısının da bir anlamı kalmadı. Sn. Bahçeli’nin hakaretlerini ve iftiralarını televizyonun sesini kısarak bitirmek mümkün değil artık. Çünkü televizyonda sussa bile sokakta tahrikleriyle siyasi provokasyonları durmuyor.
"SOKAKTA HİÇ KİMSE KENDİNİ DÖVDÜRMEZ"
Üçüncü sınıf mafya dizilerinden repliklerle, koskoca bir ülkeyi kaosa sürükleyebilecek bir olayla dalga geçebiliyor mesela Sn.Bahçeli. Maalesef eğer bu düzeyi kendisine yakıştırıyorsa bizlere sadece onun adına üzülmek ve hicap etmek düşer. Sokakta hiç kimse kendi kendisini dövdürmez, sokakta hiç kimse kendi kendisine saldırı organize etmez, hiç kimse hastaneye biraz daha gecikse kan kaybından ölecek duruma gelmeye çalışmaz. Bunlar olmaz, bunlarla dalga da geçilmez.
Peki, Kendi kendine bir şeyler yapan hiç kimse yok mu Türkiye’de? Kendi kendini dövdüren hiç kimse yok mu mesela? Sn. Bahçeli haklı, kendi kendini dövdüren birileri var.
"ERDOĞAN KENDİSİNİ BAHÇELİ'YE ESİR EDİYOR"
O da AK Parti’den başkası değil. AK Parti ve Sn. Erdoğan kendi kendisini Bahçeli’ye dövdürüp duruyor. AK Parti ve Sn. Erdoğan kendi kendisini Bahçeli’ye esir ediyor.
Maalesef bugün AK Parti milletten “tek başına” iktidar olacağım vaadiyle aldığı desteği, Türkiye’nin üçte birinde fiilen olmayan, Türkiye’nin hiçbir meselesini zerre umursamayan, milletin hiçbir derdini bir kez bile kendisine gündem yapmayan MHP’ye teslim etmiştir.
Millet Sn. Erdoğan’a iktidar olsun diye kredi vermiştir, Sn. Erdoğan bu krediyi Bahçeli’ye ve MHP’ye teminat olarak bırakmıştır.
Türkiye, bu vesayet ilişkisi altında ezilmektedir. Türkiye, Bahçeli’nin kendisini AK Partiye kayyım olarak atamasından sıkılmıştır. AK Partili kardeşlerimiz Bahçeli’nin AK Parti’yi kendisine suç ortağı yapmasından rahatsızdır.
AK Partili kardeşlerimiz, tıpkı bizi gördükleri her yerde söyledikleri gibi, Bahçeli’nin AK Parti’nin sırtından millete kiracı muamelesi yapmasından, sağa sola racon kesmesinden, demokratik siyaseti zehirlemesinden
Ne zaman bir iktidar sözcüsü darbe, faşizm, dış mihrak veya şu tehdit bu tehdit derse biliniz ki yine bir cambazı ipe çıkarmışlardır
Serkan Özcan, iktidarın ve MHP'nin, ülkenin gerçek gündemini gizlemek için sürekli olarak ‘darbe, dış mihrak’ gibi söylemleri öne sürdüğünün altını çizerek sözlerine şöyle devam etti:
"HER KONUDAN DARBE ÇIKARMA İŞİ KÖTÜ BİR ŞAKANIN ÖTESİNE GEÇTİ"
“Devleti kutsadıkça hukuk devletinin tükendiğini, gücü kutsadıkça demokrasinin ezildiğini, sivil siyasetin alanını ve dilini ezdikçe milletin nefes alamadığını artık unuttular. Ivır zıvır her konudan darbe, olur olmaz her ifadeden faşizm çıkarma işi artık kötü bir şaka olmanın ötesine geçti. Sırf hayat pahalılığını, bir türlü gelemeyen aşıları, elektrik ve doğal gaz faturalarını. 8 liraya çıkan bir litre sütü, kapanan işyerlerini ve dükkanları, kapalı restoranların ve kafelerin halini, iradesi kayyımlarla gasp edilen Güneydoğu’daki milyonlarca seçmenin halini, oylarını sandıkta AK Parti’ye atan ama Ankara’da MHP’ye yazıldığını gören AK Partili kardeşlerimizin halini konuşmamak için Allah’ın her günü akla ziyan bir gündem bulup duruyorlar.”
“Her şeyde bir faşizm bulan bu iktidar, iki haftadır Ankara’nın göbeğinde yaşanan şiddetten zerre rahatsızlık bile duymamıştır. Ortaklarının itlaftan bahsetmesinden, siyasi parti ve STK kapatma iştahından, mafyayı yere göğe sığdıramamasından bulamadıkları faşizmi kendileri dışında hareket eden her şeyde bulmuşlardır. Milletimiz müsterih olsun. Türkiye’nin gelecek yürüyüşü, aş, iş, adalet ve demokrasi mücadelesi devam edecektir. Gelecek Partisi olarak, büyük bir kararlılık, azim ve sağduyuyla bunun mücadelesini vermeye devam edeceğiz. Gelecek Partisi “ülkemizin yarınlarının aydınlık olması için, milletimizin feryadına derman olmak için” yola çıkmıştır. Bu koalisyon iktidarı gündemi ne kadar değiştirmek isterse istesin, biz milletimizin derdiyle hemhal olmaya devam edeceğiz. Bu koalisyon iktidarı milletin sesini bastırmak için ne kadar gürültü çıkarırsa çıkarsın, biz milletin sesi olmaya devam edeceğiz.”