Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yurt dışına kaçan mensuplarının "Türkiye'deki cezaevlerinde işkence yapılıyor" şeklindeki kara propagandası tepki çekti.
Siyaset Bilimci Fahrettin Altun yaptığı açıklamada, Türkiye'nin sistematik bir saldırıyla karşı karşıya olduğunu söyledi.
Türkiye'nin bu durumla ilk kez karşılaşmadığının altını çizen Altun, "FETÖ özellikle Türkiye'de tasfiye olduktan sonra bütün enerjisini, uluslararası alanda Türkiye'yi yıpratmaya harcıyor." dedi.
Altun, FETÖ'nün bir taraftan Türkiye aleyhine kara propaganda çalışması yaparak kendine alan açmaya çalıştığını, bir taraftan da Türkiye'deki mevcut yönetimi zor durumda bırakacak faaliyetler sürdürdüğünü belirtti.
Fahrettin Altun, şöyle devam etti:
"17-25 Aralık'ta Türkiye'de güçleri vardı, burada operasyon yapıyorlardı, yaptılar. 15 Temmuz'a kadar yine devletin içinde belli unsurlarla beslenerek yine algı operasyonları yaptılar. Sosyal medya üzerinden sahte hesaplarla ciddi çarpıtma, kara propaganda çalışması yürüttüler. 15 Temmuz'u gördük ama 15 Temmuz'dan sonra ciddi bir tasfiye hareketi, gerçek bir arınma hamlesi başlayınca bu kez yurt dışında ciddi bir faaliyete giriştiler. Sistematik olarak bir kara propaganda çalışması yürütüyorlar. Burada elbette Batı'nın, özellikle liberal kesimlerin kolaylıkla dikkatini çekecek söylemlerini, klişelerini kullanıyorlar. Özellikle, Batı'da da aslında ciddi güç kaybeden liberal kesimlerin büyüttüğü Erdoğan düşmanlığından faydalanmaya çalışıyorlar. Kendilerini gizleyerek, sanki bir liberal doktrinin temsilcisi gibi hareket ediyorlar. Oysa radikal bir terör organizasyonu, fanatik bir grup bu."
"YURT DIŞINDA YAŞAYAN TÜRKLERE BÜYÜK GÖREV"
Türkiye'nin "sahici adımlar" üzerinden bir siyasal iletişim yürütmesi gerekliliğine vurgu yapan Altun, uluslararası siyaset sahnesinde karşılığı olmayan kara propaganda temelli ucuz halkla ilişkiler çalışmaları ile kamu diplomasisi çalışmalarının tek başına yeterli olmadığını bildirdi.
Altun, "Olanı, olduğu gibi anlatmak Türkiye'nin yapabileceği şey. FETÖ'nün faaliyetleriyle ilgili de bütün muhatapları bilgilendirmesi gerekiyor. Bunlar söz konusu olduğunda, bu mücadelede Türkiye'nin, haklı olan taraf olduğu için, başarılı çıkacağını düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Özellikle yurt dışında yaşayan "vatansever Türklere" önemli görev düştüğünü bildiren Fahrettin Altun, bu vatandaşların kendi mecralarında doğruları anlatması gerektiğini söyledi.
Altun, Türk vatandaşlarının FETÖ'nün gerçek yüzünü anlatmasının da faydalı olacağına işaret ederken, "Bu, devletin yürüttüğü iletişim kampanyalarından da önemlidir. Dolayısıyla sivil toplum örgütlerinin bunları, etki alanlarında olan bütün vatandaşlara aktarmaları önemli." diye konuştu.
"FETÖ'YÜ DE AŞAN ALGI OPERASYONU"
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Hukuk ve İnsan Hakları Araştırmaları Direktörü Cem Duran Uzun da Türkiye'de kendine çıkar yol bulamayan FETÖ'nün yurt dışında, Türkiye karşıtı çevrelerle hareket etmeye başladığını söyledi.
FETÖ'nün Türkiye'deki gücünü neredeyse tamamen kaybettiğini belirten Uzun, bütün toplumsal kesimlerin, siyaset kurumlarının bu terör örgütüne karşı tavır aldığını ifade etti.
Uzun, Türkiye'ye karşı yurt dışında, FETÖ'nün de içinde olduğu ancak onu da aşan bir algı operasyonu yürütüldüğüne dikkati çekerek şunları kaydetti:
"Cezaevlerinde FETÖ'cülere işkence yapıldığı iddiaları dillendiriliyor. Bu konuda Adalet Bakanlığı'nın tavrı çok önemli. Hangi hapishanede, kime işkence yapıldığına dair somut bir şey yok. Bütün hapishaneler, insan hakları hukuku çerçevesinde Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler'in incelemesine açık. Açık bir şekilde bu iddialar araştırılarak, terör örgütünün bu tür propagandalar yapmasına izin verilmemeli. Adalet Bakanlığı da bu yönde hareket ederek doğru yapıyor."
"ŞEFFAF, HIZLI VE ADİL BİR YARGILAMA"
Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın da konuyu uluslararası hukuk açısından değerlendirdi.
Yargılamaların uzatılmaması gerektiğine işaret eden Caşın, "Türkiye'nin bu suça ait delilleri derhal tekemmül ettirip, uluslararası hukukun öngördüğü şekilde tarafsız, bağımsız bir yargı içerisinde kararlarını sonuçlandırması gerekir." dedi.
Caşın, yargılamaların uzaması halinde uluslararası toplumun bu kişilere yönelik acıma hissinin artacağına dikkati çekerek şunları kaydetti:
"Beynelmilel ceza hukuku da şunu ön görür ki suç ve ceza arasındaki rabıtada isnat edilen suçun, sanık tarafından öğrenilerek en kısa sürede yargılanma hakkının tevdi edilmesi gerekir. Bu tür bir algının kırılması için yargının bir an önce sonuçlandırılması gerekir. Eğer karşı tarafın elinde bir iddia varsa bizim daha baskın delillerle karşısına çıkmamız, bu delilleri Türk ve dünya kamuoyuyla paylaşmamız gerekiyor. Bu da nasıl olur, yargının çok süratli ve şeffaf şekilde, adil, uluslararası normlar içinde olduğunun, işkence ve kötü muamelenin olmadığının, Türkiye'nin taraf olduğu insan haklarının ihlal edilmediği yönündeki beyanlarının açık, somut bir şekilde dünya kamuoyuyla paylaşılması gerekiyor."
ANKARA/AA