Galatasaray Teknik Direktörü Terim, hakemlerin TFF’den bağımsız olması gerektiğini savunarak, başkanlık gibi bir düşüncesinin olmadığını söyledi.
Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, yayıncı kuruluşa verdiği röportajda gündemi değerlendirdi altyapı sorununa vurgu yaptı. Başkanlık gibi bir düşüncesi olmadığını söyleyen Terim, "Hakem performansı konusunda da tamamen TFF'den bağımsız olmalılar" dedi.
Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, beIN Sports'a açıklamalarda bulundu.
Terim'in açıklamalarından satır başları şöyle:
Satranç, dünyanın en stratejik oyunlardan biri sayılır. Geçen yıl benim yerimde başkası olsaydı çok zor oynarlardı bu oyunu.
Özellikle bir sporcu için durmak her zaman sorun olur. Çünkü hem beden, hem zihin, hem de heyecan durur. Belirsizlik ve korku da eklenince iş tabii insani olarak başka noktaya gider.
Oyuncular pandemi olayından çok etkilendiler geçen sezon. Bütün birimler, Florya'da olağanüstü hal ilan ederek önemli tedbirler alındı. 30'a yakın test olduk bugüne kadar. Her geçen gün oyuncular olayın ciddiyetini anladılar.
En önemli şey şudur, maçın içerisinde hepimizi etkileyen bir olay var. Özellikle oyuncunun iyi ve kötü hareketine tepki gösteren, hepimizin keyif almasını sağlayan etken yok. Bu tabii tüm oyuncular için biraz sıkıntı. Galatasaray taraftarının her zaman kazanılan başarılarda çok büyük payı olduğunu düşünmüşümdür ve bunu sık sık da dile getiriyorum zaten. Bunu en net 96-2000 döneminde tecrübe ettik. O zamanlarda yaşananlar, bence taraftarın gerçek karşılığıdır.
Muhakkak ki altyapı, öz kaynak bunlar çok önemli ama altyapıdan önce üst yapılara bakmamız gerekiyor. Büyük resme şöyle baktığımızda, kulüplerin kapısına kilit vurulması gerektiği çok açık. Diğer takımların kültürü ve yapısı farklı olabilir ancak benim açımdan Galatasaray’ın durumu kabul edilebilir değil. Bunu üzülerek, futbolun başındaki kişi olarak değil, bu kulübün bir üyesi hatta divan üyesi olarak söylüyorum.
Bu laflarımdan da yakıştırmalar yapılacaktır. Başkanlıkla ilgili soruya cevap vermeden de açık olarak bir kez daha söyleyeyim ki, böyle bir düşüncem olmadığını söyleyerek başlamak istiyorum bu sorunun cevabına.
Zaman zaman, basın toplantılarında ‘Bu böyle gitmez.’ diyorum çünkü şahsi kanaatim deniz bitmiş durumda. Çevrilebilir bir borçtan bahsetmiyoruz. Kredi faizleri bile ödenebilir durumda değil. Zaten kimse de çıkıp ‘Benim çıkış planım var.’ diyemiyor, diyemez.
Hangi yönetim daha iyi kredi alır veya kredi anlaşması yapar? Hangi yönetimin yerel veya ulusal idarelerle ilişkisi daha iyidir? Kim daha iyi bütçe disiplini sağlar? Hangisi kasa kolaylığı yapar? Bu aşamalar artık geride kaldı.
Bir hakem kolay yetişmiyor, bir hakemin pişmesi ciddi bir zaman alıyor. Bu kadar zor yetişen meslek sahibini bizler parçalıyoruz. Neden? Çünkü ne kişiye, ne de içinde bulunduğu sisteme güveniyoruz.
MHK'nın idari ve organizasyon yapılanmasının -kişilerden bağımsız- yanlış olduğunu düşünüyorum. Performans değerlendirmesinin subjektif olduğunu, yanlı kararlar alabileceğini veya ispatlanamasa da talimatla iş yaptığını düşünüyoruz. Bunu düşündüren ise hakemlerin şahsı özelinde değil, hiçbir zaman, asla. Sadece içinde bulundukları sistemden dolayı.