Fed, 50 baz puan artışla politika faizini yüzde 0,75-1.00 aralığına yükseltti. Fed, bilanço daraltmaya haziranda başlayacak. Uzmanlar, kararın Türkiye'ye olası etkilerini gündeme taşıdı. Prof. Dr. Yalçın Karatepe de "Nasıl yani? Faiz sadece Türkiye’de mi enflasyona sebep oluyor? Yoksa 'faiz sebep, enflasyon neticedir' evrensel bir kuram değil mi?" diye sordu.
ABD Merkez Bankası (Fed), küresel piyasalarda son yılların en merak edilen faiz kararını açıkladı. Piyasalarda oluşan beklentilere paralel olarak Fed, politika faizinde 50 baz puanlık artışa gitti. Böylece politika faiz oranı yüzde 0,25-0,50 aralığından yüzde 0,75-1,00 seviyesine yükseltildi.
Fed, bir önceki toplantının yapıldığı mart ayında, 2018'den bu yana ilk kez faiz artırımına giderek politika faizini 25 baz puan artırmıştı.
Fed'in faiz kararının ardından piyasalarda da hareketli dakikalar yaşandı. Faiz artışının piyasalarda oluşan en düşük oranda gerçekleşmesi, altın gibi emtialarda fiyat artışlarının yaşanmasına neden oldu. Spot altının ons fiyatı karar öncesinde seyrettiği 1.865 dolar seviyesinden 1.875 dolara kadar tırmandı.
ABD Dolar Endeksi de, bir miktar aşağı yönlendi. 103,45 seviyesindeki ABD Dolar Endeksi 103,20'nin altına geldi.
Karara tepkisiz kalan dolar/TL'de ise 14,78 seviyelerindeki hareketler devam ediyor.
Enflasyon risklerine karşı oldukça dikkatli davranıldığına işaret eden Fed'in açıklamasında, bilanço daraltmanın büyüklüğünü durdurmaya ve yavaşlatmaya rezerv bilançolar rezerv bolluğu ile tutarlı olunduğuna karar verilen seviyenin üzerinde başlanacağı aktarıldı. Fed, "Uygun para politikası güçlendirmesi ile enflasyonun yüzde 2 hedefine dönmesi ve iş gücü piyasasının güçlü kalmasını bekliyoruz" ifadelerine yer verdi.
BİLANÇO DARALTMAYA HAZİRAN AYINDA BAŞLIYOR
Fed, faiz artışı kararını tüm üyelerin oybirliğiyle aldı. Fed, bilanço daraltmaya ise haziran ayından itibaren başlanacağını duyurdu. Fed, ilk etapta bilanço azaltımına Hazine kağıtlarında 30 milyar dolar, mortgage destekli menkul kıymetlerde 17,5 milyar dolar ile başlayacak.
Fed, ilk üç ayın ardından bilanço daraltmadan aylık miktar Hazine kağıtlarından 60 milyar dolara ve mortgage destekli menkul kıymetlerde 35 milyar dolara yükseltilecek.
Ekonomi uzmanları Uğur Gürses, Emrah Lafçı, Yalçın Karatepe ve Oğuz Demir, Fed'in faiz kararını değerlendirdi:
Uğur Gürses, "Bu nasıl bir dramdır yahu? Fed parasının değerini korumak için artan ölçekli bir faiz artışı yapıyor; yüzde yüzde 70'e koşan enflasyonda faizi yüzde 14'te tutan bizimkiler, nöbetçi dealer eliyle dolar değer kazanmasın diye 14.80'i geçirmemek için 'taşıma suyla' dolar satıyor" ifadelerini kullandı.
Emrah Lafçı da Fed'in kararı için "Sürpriz yok. 50 bps faiz artışı. Enflasyon risklerine karşı hassasiyetimiz yüksek diyor Fed. 2000’den beri en yüksek faiz artışı bu!" değerlendirmesi yaptı.
Prof. Dr. Yalçın Karatepe de "Nasıl yani? Faiz sadece Türkiye’de mi enflasyona sebep oluyor? Yoksa “faiz sebep, enflasyon neticedir” evrensel bir kuram değil mi?" diye sordu.
Karar Gazetesi yazarı Oğuz Demir ise "50 baz puan faiz artırımı geldi Fed'ten.. 1 Haziran itibariyle bilanço küçültme başlayacak..." değerlendirmesi yaptı.
FED'İN KARARINDAN TÜRKİYE'Yİ NASIL ETKİLEYECEK?
Dolar, dünyanın bir numaralı rezerv parası olduğu için, doların faizi ve miktarı da tüm dünyayı etkiliyor.
Artan enflasyon ve Fed'den beklenen agresif faiz artışları nedeniyle ABD Hazine tahvili faizleri de son dönemde hızlı artış gösterdi.
ABD 10 yıllık Hazine tahvil faizi, üç yılı aşan bir sürenin ardından ilk kez bu hafta yüzde 3'lük oranı aştı. Bu oran 2020 ortasında yüzde 0,6 seviyelerine kadar gerilemişti. Hazine tahvillerinde diğer vadelerde de son dönemde hızlı faiz artışları oldu.
ABD'de 30 yıllık sabit ipotekli konut faizi, geçen hafta yüzde 5,10 ile son 12 yılın zirvesine yükseldi.
Doların diğer büyük para birimleri karşısında küresel değerini ölçmek için kullanılan dolar endeksi de geçen hafta 103,9'a ulaşarak bu son 20 yılın zirvesine yükselmişti.
Doların faizinin artması ve doların değerlenmesi, Türkiye gibi yüksek dış borcu ve yüksek cari açığı olan ülkelerin, bu borçları çevirmesini ve cari açığını finanse etmesini daha pahalı hale getiriyor.
Rezerv satışı ve bütçeye yük getiren kur korumalı mevduatla döviz kurlarını frenlemeye çalışan Ankara'nın da dolardaki güçlenme ve düşük rezerv nedeniyle işi giderek zorlaşıyor.
Kurlardaki olası artış ise, zaten martta yüzde 61'i aşan ve mayıs ayında yüzde 80'a yaklaşması beklenen resmi tüketici enflasyonunun daha da yükselmesine neden olabilir.