Musa Özsoy, sosyal medyada "Gıda Dedektifi" adı altında yürüttüğü faaliyetlerle gıda sektöründe bir nevi 'şaibeli' dedektiflik yaparak, kamuoyunu bilgilendirme adı altında hareket ediyordu. Fakat zamanla bu durumun gerçek yüzü ortaya çıktı. Özsoy, sosyal medya üzerinden gerçekleştirdiği bu faaliyetlerle halktan büyük bir kaynak toplamaya çalışmış, ancak buna SPK geçit vermemişti. Piyasadan para toplayamayan Özsoy, şimdi de SPK üyelerine iftira atma yoluna gitti.
Günümüzde sosyal medyanın gücü ve etki alanı tartışılmaz bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Musa Özsoy, bu gücü kendi çıkarları için kullanmaya çalışan ve sonunda "kirli eller" skandalıyla anılan bir isim haline geldi. Özsoy'un serüveni, halktan 8 milyon lira kaynak sağlamaya yönelik hedefler, şaibeli işlemler ve devlet kurumlarına yönelik ciddi suçlamalar içeriyor.
VATANDAŞTAN 80 MİLYON TOPLAMAYA ÇALIŞMIŞTI
Özsoy, sağlıklı yaşam vurgusuyla halktan para toplamaya çalıştı ve bu amaçla 80 milyon TL değerinde bir aplikasyon geliştirdiğini ve bununla borsaya girmeyi planlamıştı. Bu uygulama, popüler bir kitle fonlama platformunda satışa sunuldu. Ancak, fon toplama süreci halk nezdinde şüpheler uyandırdı ve Özsoy'un gerçek niyetleri sorgulanmaya başlandı.
BARKOD YALANI
Özsoy, barkod okuma uygulamasıyla ilgili iddialarını ortaya attığında, Türkiye'de ve dünyada eşi benzeri olmayan bir yenilik yarattığını iddia etti. Ancak bu iddiası da yalan olarak ortaya çıktı; zira 2019 yılında benzer bir sistem, "Barket" ismiyle piyasaya sürülmüştü.
İSTEDİĞİNİ ALAMAYINCA SPK'YA SALDIRDI
Sermaye Piyasa Kurulu (SPK), Özsoy hakkında gelen şikayetler üzerine bir inceleme başlattı. Bu incelemenin ardından Özsoy, SPK'yı hedef alarak rüşvet iddiasında bulundu ve devlet kurumlarını manipüle etmeye çalışmakla suçladı. Ancak bu iddiaları destekleyecek herhangi bir kanıt sunmadı.
MİLLİYETÇİLİĞE SARILDI
Özsoy, yayınladığı videolarda Türklük ve milliyetçilik vurgusu yaparak, hakimlere ve bürokratlara yönelik ağır ifadeler kullandı. Bu ifadeler, toplum nezdinde ciddi rahatsızlık uyandıran ve kabul edilemez nitelikteydi.
Musa Özsoy'un bu skandalı, sosyal medya üzerinden manipülasyonun, halkı yanıltmanın ve devlet kurumlarına yönelik asılsız suçlamaların son örneğidir. Bu olay, toplumun ve ilgili kurumların bu tür manipülatif girişimlere karşı daha dikkatli ve bilinçli olmasının gerekliliğini bir kez daha gözler önüne sermiştir.