Trafik kazalarının yüzde 90’ı sürücü kaynaklı ve aşırı hız. Bunu önlemek için başlatılan Elektronik Denetleme Sistemi belediyeler tarafından rastgele kurulunca standart oluşturmak için kriterler getirildi. Bu nedenle Türkiye’de 5 aydır EDS kameraları ceza kesmiyor.
ALİ YILDIRIM / İSTANBUL
Trafik kazalarında her yıl neredeyse 8 bin kişi hayatının kaybediyor. Sadece 2016 yılında Türkiye’de 1 milyonun üzerinde trafik kazası gerçekleşti. Bu kazalarda 7 bin 300 kişi hayatını kaybederken 300 binden fazla kişi yaralandı. Kazaların 997 bin 363 adedi maddi hasarlı, 185 bin 128 adedi ise ölümlü yaralanmalı trafik kazası oldu. Yıl içerisinde meydana gelen ölümlü yaralanmalı trafik kazalarının yüzde 75’i yerleşim yeri içinde, yüzde 25’i ise yerleşim yeri dışında meydana geldi.
Yapılan kazaların yüzde 89’u ise sürücü kaynaklı olurken aşırı hızda kazalara davetiye çıkarıyor. Bu yüzden tüm Türkiye’de bu kazaların önüne geçebilmek için trafik ihlallerinin sensörler aracılığı ile elektronik denetleme sistemini içeren kısa adı EDS olan ‘Elektronik Denetleme Sistemi’ kuruluyor ve hâlâ da çalışmalar sürüyor. Bu denetim sistemiyle Emniyet Genel Müdürlüğü sürücülere çok kesmek yerine can ve mal kaybını önlemeyi amaçlıyor. EDS sistemi ise metropollerde Büyükşehir Belediyeleri daha küçük yerlerde ise sadece belediyeler tarafından kuruluyor. Tabi birçok belediye daha öncede TEDES sisteminde olduğu gibi bu durumu gelir kapısı haline getiriyor.
EDS sistemi kurulduğu yerin fiziki şartları ve genel trafik ihlalleri gözetilerek kırmızı ışık, hız sınır, banket ve emniyet şeridi ihlalleri başta olmak üzere diğer trafik kural ihlallerinin tespitine yönelik olarak kullanılıyor. Belediyelerin daha önce tuzak uygulamaları yaptığı gibi sistem trafik düzenini olumsuz etkileyecek ve güvenliği olumsuz yönde etkileyecek yapıda olmaması gerekiyor.
EDS sistemini belediyeler kendi hazinelerinden kuruduğu taktirde, kesilen her ceza tutarından yüzde 30 pay alıyor. Tabi bu gelir kapısı sistemin tam bir tuzak gibi işlemesine neden oluyor. Hal böyle olunca can ve mal kaybını önlemekten çok ek gelir gibi görülüyor. Eğer ki bir şirket aracılığıyla bu sistem kurulursa bu sefer belediyelere yüzde 15 pay veriliyor. Şu an Türkiye’de neredeyse tüm EDS sistemleri pasif durumda. Bunun aktif hale gelmesi için hızlı bir şekilde çalışmalar devam ediyor. Türk Standartları Enstitüsü (TSE) internet sitesinde yer alan bilgiye göre, bundan böyle tüm EDS sistemleri TSE’nin denetiminden geçmeden aktif olmayacak. Yayımlanan yazıya şöyle diyor, “Bu kontrollerde hatalı ölçüm yapılmasının önlenmesi amacıyla Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının ‘Hız İhlal Tespit Donanımları (HİTD) Muayene Yönetmeliği’ Resmi Gazete’de yayımlandı. Bu kapsamda hâlihazırda kullanılan ve yeni kullanıma alınacak HİTD’lerin yerinde ve laboratuvarda doğruluğunun tespiti ve muayenesi için uluslararası uygunluk değerlendirme kuruluşu yetkisine sahip olan TSE yetkilendirildi.
TSE; uluslararası kabul edilen referans cihazlar ile sabit HİTD’lerin kontrolünü yerinde, mobil HİTD’lerin kontrolünü ise laboratuvar ortamında yapacak. Muayene sonucunda doğru ölçüm yapan donanımların kullanımına izin verilecek, hatalı ölçüm yapan donanımlar ise mühürlenerek gerekli işlemlerin yapılması amacıyla ilgili idareye teslim edilecek” denildi. TSE’nin bu sistemi kuracak bir alt yapısının olmadığı için sistemler aktif hale getirilmiyor. Ama TSE’yi beklemek yerine daha fazla can ve mal kaybının olmasını önlemek amacıyla belediyelere yapılacak sıkı denetimlerle bu sistemin aktif olması gerekiyor.
BELEDİYENİN GELİR KAPISI
Belediyelerin para hırsına dönüşen elektronik denetleme sistemleri, güvenlik sağlamak yerine tuzak halini alıyor. Şimdiye kadar kurulan sistemlerde bir standartın olmaması belediyeleri adeta radar kuyruğuna soktu. 70 kilometre hız sınırının olduğu yerlerde hiçbir uyarı levhası olmadan 50 kilometreye düşmesi sürücülere defalarca ceza yağdırdı. EDS üzerinde çalışmaların sürüyor ve öngörülen değişikliklerden bazıları ise şöyle:
* Yerleşim yerleri giriş ve çıkışında yol üstü levhalar ile sabit radar uygulaması olduğuna dair ışıklı uyarı levhaları konulacak.
* Sabit radar noktalarından 500 metre öncesi ve sonrasında farklı hız limiti uygulanmayacak.
* 500 metre öncesinde sürücüler hız limitlerini de gösterir şekilde trafik levhalarıyla uyarılacak.
* EDS’lerde analog tip kameralar kullanılmayacak.
HABERSİZ KONTORLLER OLACAK
Türk Standartları Enstitüsü, özellikle EDS sistemine ilk başta periyodik kontroller yapacak. Kontroller ilk, periyodik, ani, şikâyet ve stok muayeneleri şeklinde gerçekleştirilecek. İlk denetim Türkiye’ye ithal edildiği sırada olacak. Bu işte kullanılacak parçalar sınıra girer girmez çember altına alınacak. Bu muayenenin geçerlilik süresi ise 1 yıl olarak karar verilmiş. Ardından her yıl periyodik bakımlar muayeneleri yine TSE yapacak. Zaman zaman TSE yetkilileri ihbarlar üzerine veya habersizce denetimler gerçekleştirecek. Sistemin doğru çalışıp çalışmadığına bakılacak. TSE K 216 ve TSE K 217 kriterleri yerine değiştirilen sistem artık daha kapsamlı bir denetimi de beraberinde getirecek. Günümüz teknolojisine uygun olarak kurulacak olan sistemde tamamen yerli olarak yeni bir standart hazırlanacak.
Türkiye’de ilk kez Ordu’da uygulanmaya başlayan Kasım 2015’de elektronik denetleme sistemi projesi Karadeniz Sahil Yolu’nda 19 kule radar cihazı ile 11 araç plaka sistemi yer almıştı.
ORDU’DA 2 GÜNDE 17 CEZA
Tabi sorunlarda ilk olarak burada baş göstermeye başladı. Ordu’da aracıyla 2 günde 17 kez radara yakalanıp 4 bin 680 TL ceza kesilen, mahkemeye itiraz etmesine rağmen 17 cezanın 7’sini iptal ettiren Fahri Kaya, Bakan Süleyman Soylu’ya teşekkür etti. Daha önce 2 bin 500 TL radar cezası ödediğini, halen 2 bin 155 TL borcu olduğunu, bunu da ödeyemediğini belirten Fahri Kaya, “Ordu’da adım başı radar var 5 cezam var 2 bin 155 TL. Ödeyemedim, icra gelene kadarda ödemeyeceğim. 2 bin 500 TL ödedim ancak durumum daha iyi değil, inşaatta çalışıp kazandığım radara gidiyor” dedi.
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI MÜSAADE ETMEDİ
TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Sözcüsü Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı, TEDES’in trafik kazalarını ve dolayısıyla can kaybını önlemek için Türkiye’nin farklı illerinde uygulanmaya başlandığını geçtiğimiz günlerde hatırlatmıştı. Ilıcalı, şehir içinde trafiğin düzenlenmesi, mal ve can kaybının önlenmesi, hız ve ışık ihlalinin önüne geçilmesi gibi amaçlarla kurulan TEDES’te kesilen cezaların yüzde 70’inin Hazine’ye yüzde 30’unun ise belediyelere gittiğini ekleyerek, getirilen düzenleme ile belediyelerin yüzde 30 pay almasının onların isteğini artırdığını dile getirdi. Ilıcalı, bu sayede sistemin hızla yayıldığını anlattı. Ilıcalı, “Ancak sonra bu işi suistimal edenler oldu. Bilerek veya bilmeyerek bazı belediyeler ve sistemi kuran şirketler bunu bir gelir kapısına dönüştürdü. İş amacından çıktı. Sonra hepimiz anormal ve haksız cezaların kesildiğini gördük” diye konuştu. Özellikle Ordu’da/ Corum Osmancık’da kesilen anormal cezalar sonrası vatandaşlardan tepki alındığını ifade eden Ilıcalı, sonrasında İçişleri Bakanlığı’nın harekete geçtiğini ve TEDES’i kaldırdığını söyledi. Ilıcalı, TEDES üzerinden adeta tuzak kurarak vatandaşın gelir kapısına dönüştürülmesine İçişleri Bakanlığı’nın müsaade etmediğinin altını çizdi.
UYGULMAYA SON VERİLDİ
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Eylül 2016’da cezalarla ilgili şöyle konuşmuştu: “Devlet hem vatandaşını korumak için hem de gelir elde etmek için vatandaşına tuzak hazırlamaz. Bu konudaki bütün hazırlıklar yapıldı. İnşallah, ortaya koyduğumuz iradeye milletimiz de karşılık verecek. Hükümetimiz yeni bir düzenleme yapmıştır. Maliye Bakanlığı ile Bakanlığımız arasında 11 gün içerisinde yürürlüğe girmesi beklenen protokolü imzaladık. Tuzak gibi kurulan elektronik radar uygulaması sona ermiştir.”
TRAFİK POLİSLERİ GÖZ AÇTIRMIYOR
İşin tam olarak TSE denetimine geçmesiyle birlikte radar sistemi birçok yerde sınıfta kaldı. Daha öncede yapılan açıklamalarda olduğu gibi, TSE tarafından uygunluk belgesi düzenlemesi zorunlu olduğu halde, TEDES bünyesinde kurulan cihazların hiç birisinin onayından geçmediği ortaya çıkmıştı. Yoğun şikayetler üzerine yaptığımız haberlerle işin peşini bırakmayan yetkililer, uygunluk denetimine geçilmesi münasebetiyle EDS sistemlerini devre dışı alarak belediyelerin gelir kapısını kapattı. Yaklaşık 5 aydır aktif olmayan EDS kameraları yüzünden trafik canavarları yollarda cirit atıyor. Trafik polisleri bu konuda olması gerektiği gibi davranıyor. İnsan hayatını tehlikeye atan sürücüleri tek tek tespit edip gerekli yaptırımları uyguluyor.
RADAR TUZAĞINA ÖDEME YAPILIYOR
Belediyelerin gelir kapısı haline getirdiği radar sistemini tuzak makinesi gibi işliyor. Peki sistemle kesilen haksız cezalar ne olacak? Eylül 2016’da Maliye Bakanı Naci Ağbal Çorum Valiliği ziyaretinde bu sistemle ilgili açıklamalarda bulunmuştu. Ağbal, “Uygulama doğru ama bir tuzak gibi işleyen TEDES doğru ve adeletli bir sistem değil. Bunun üzerinden kesilmiş cezalar da doğru cezalar değil. Geçmişte kesilen trafik para cezaları konusunda çalışmak lazım. İstiyoruz ki Türkiye’deki trafik düzeni bakımından herkes trafik kurallarına tam riayet etsin” açıklamasını yapmıştı. Bunun üzerine bu kesilen haksız cezalarla ilgili hala bir çalışma yapılamadı ve kesilen cezalar hâlâ tahsil ediliyor. Ağbal, 2011 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin çok doğru bir yaklaşımla EDS kurmaya başladığını hatırlatarak, “EDS üzerinden kesilen cezaların yüzde 30’unu belediyelere veriyoruz. Böylelikle belediyeler hem bir kaynak elde ediyor hem EDS yaygınlaşıyor. Orta ve uzun vadede amaç trafikten para kesmek değil, trafik kurallarına aykırı eylemleri ortadan kaldırmak. Gerek hız gerek diğer konularda amaç trafiği düzenli hale getirmek. Bu doğru bir proje ve bunu devam ettirmemiz gerekiyor” dedi.
MOBESE’LERDE PROBLEM YOK
Mobil Elektronik Sistem Entegrasyonu (MOBESE), kurulduğu bölgedeki anlık olayları takip ediyor. Fakat hız ve benzeri konularda bir ölçüm yapamadığı için cezai bir yaptırım uygulaması olmuyor. MOBESE Kısaca söylemek gerekirse Emniyet güçlerine gerekli konularda daha kısa sürede yardım sağlıyor. Otomobilden örnek vermek gerekirse, çalınan bir aracın emniyete bilgi verilmesi halinde tek tek kameralardan nereye gittiği izleniyor. Bununla birlikte bölge görüntüleme sistemi, halkın yoğun olarak bulunduğu ve geçiş güzergahı olarak bilinen yerlere konulan kameralar ile, bu kameralardan alınan görüntülerin merkeze sürekli olarak aktarılıp kaydedilmesinden oluşuyor. MOBESE kısaca emniyetin gözü olarak işleyişini sürdürüyor. Bu yüzden çalışma sisteminde bir problem ve sorun olmuyor.
ACİL ŞERİT KİMİN HAKKI?
İstanbul trafiğinin yoğun olduğu saatlerde özellikle TEM otoyolunda emniyet şeridini kullanan araçların sayısı her geçen gün artıyor. Özel görevlerin dışında her çakar lambasını takan trafik yoğunluğunun başladığı anda emniyet şeritlerine sarılıyor. Hatta bazen öyle bir hal alıyor ki, normal yolunda giden vatandaşları da sürüş esnasında sıkıştırıldığı bile oluyor. Gerçekten görev mahiyetinde kullanan araçlar kendini zaten belli ediyor. Geçiş anlarında fark edilmiyorlar bile. Ama bahsettiğim trafik canavarları araçlarını sürücülerin üstüne bile kırıyor. Vatandaş bile bu konuda oldukça duyarlı. Her gün ihbar hatlarına yüzlerce şikayet bunlar yüzünden yağıyor. Özellikle forum sitelerini takip ederseniz bu konu üzerine açılmış onlarca konu var.