İran’da düşen özel Türk uçağının pilotu Melike Kuvvet’in öğretim görevlisi olduğu Gelişim Üniversitesi’nde büyük hüzün var. İş arkadaşları Melike Kuvvet’i anlatırken gözyaşlarını tutamadı.
Birleşik Arap Emirlikleri'nden Türkiye'ye gelen özel jet, dün İran'ın başkenti Tahran'ın güneyinde düşmüş, 2'si kadın pilot, 1'i hostes, 8'i yolcu 11 kişi hayatını kaybetmişti. Düşen uçakta hayatını kaybedenlerin arasında jetin ikinci pilotu Melike Kuvvet de bulunuyordu.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nde ilk kadın pilotlardan biri olan ancak FETÖ kumpasıyla TSK’dan atılan Melike Kuvvet, özel sektörde pilotluk yapmanın yanı sıra Gelişim Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak pilot adaylarına da eğitim veriyordu. İran’da düşen jetin pilotu Melike Kuvvet’in öğretim görevlisi olduğu Gelişim Üniversitesi’ndeki iş arkadaşları ve öğrencileri büyük bir üzüntü yaşıyor. Kuvvet’in görev yaptığı okuldaki masası da karanfillerle kaplandı. 2 yıl birlikte görev yaptığı öğretim görevlisi Elçin Yakupoğlu, “Ablam” dediği Melike Kuvvet’i anlattı.
"SESSİZ ÇIĞLIĞI VARDI"
Gelişim Üniversitesi Sivil Havacılık Bölümü Öğretim Görevlisi Elçin Yakupoğlu, Kuvvet’in herkesle abla-kardeş ilişkisi yürüttüğü ve bir karıncaya bile zarar vermeyecek karaktere sahip olduğunu söyledi. Kazadan bir gün önce telefonda görüntülü konuşma yaptıklarını ifade eden Yakupoğlu şu sözleri kaydetti:
“Biz çok yakındık, abla-kardeş gibiydik. Kendisiyle daha dün görüntülü konuştum. Gittiği yerden beni aramıştı. Bir sıkıntısı yoktu 'döneceğim' diyordu. Kafasına taktığı sorunları vardı. Basında yazılan her bir kelimeye ben de vakıfım. Hepsinin doğruluğunu kendisi bilir ancak yazılan her şeyi direkt bana da anlatmıştı. Hepsini biliyorum. Onları kafasına çok takıyordu, sessiz çığlığı vardı. İtibarının zedelendiğini düşünüyordu, hak etmediği bir muamele ile askeriyeden ayrıldığını düşünüyordu. Tekrar dönmek istiyordu. Zaten bir yargı süreci de devam ediyordu. Çok umutluydu. Tekrar rütbesinin iade edilmesini, asker üniformasını giyip onurunu ve şerefini tekrar yücelteceğini düşünüyordu. Tek isteği, hayat mücadelesi buydu. Annesine bakıp yardım ediyordu. Arkasında annesi, ablası, yeğenleri kaldı. Allah onlara sabır versin.”