Demirel: 12 Eylül'de darbe mağduru, 28 Şubat'ta darbeci

Demirel: 12 Eylül'de darbe mağduru, 28 Şubat'ta darbeci

Süleyman Demirel, Türk siyasetine damgasını vurmuş bir isim. Onun adını siyasi tarihe kazıyan unsurlardan biri de, darbeler karşısındaki tavrı. Darbe mağduru bir siyasetçi olarak 28 Şubat sürecinde aldığı tavır tartışma konusu oldu.

[Karar]

Süleyman Demirel'in askeri müdahale ile yolunun kesildiği ilk tarih; 1971 yılıydı. 1971'de, 12 Mart Muhtırası üzerine başbakanlıktan istifa etti ama 1975’te yeniden başbakanlığa döndü.

12 Eylül darbesi

12 Eylül 1980'de asker idareye el koyduğunda Süleyman Demirel yine başbakandı. Darbeyle birlikte görevden alındı. Zincirbozan'a sürgüne gönderildi, 10 yıl siyasi yasak getirildi. 1987'deki referandumla yasak kalkıncaya kadar darbe mağduru bir siyasetçi olarak yaşadı.

Yasak kalkınca siyasete hızlı bir dönüş yaptı. Önce DYP-SHP hükümetinde başbakan oldu. Turgut Özal'ın vefatı üzerine Çankaya Köşkü'ne çıktı.

28 Şubat süreci ve Demirel

İki kez askeri müdahaleye maruz kalan Demirel Cumhurbaşkanı iken bu kez REFAHYOL hükümeti siyaset dışı baskıların hedefindeydi.

Her şey Refah Partisi'nin sandıktan birinci parti çıkmasıyla başladı. Aralık 1995'te yapılan seçimlerde Necmettin Erbakan liderliğindeki Refah Partisi, yüzde 21 oyla Meclis'teki 550 sandalyenin 158'ini kazandı. Refah Partisi ile DYP koalisyon kurdu, Necmettin Erbakan Başbakan oldu.

REFAHYOL'a siyaset dışı baskı

Ancak çok geçmeden REFAHYOL hükümetine karşı kampanya başlatıldı. "İrtica geliyor, laiklik elden gidiyor" gerekçesi ile özellikle Refah Partisi kanadı hedef alındı.

28 Şubat 1997'deki Milli Güvenlik Kurulu toplantısı ile başlayan ve post-modern darbe olarak adlandırılan süreçte, siyasi, idari, hukuki ve toplumsal alanlarda baskıcı bir dönem yaşandı.

"İşte Çağdaş Türkiye"

28 Şubat sürecinde gözler Cumhurbaşkanı Demirel'in üzerindeydi. Nasıl bir tavır alacağı merak ediliyordu. Tavrını, sürecin en sıcak günlerinde bir konserde yaptığı açıklama ile ortaya koydu. Ankara'da Beethoven konserini dinledikten sonra sarfettiği "İşte Çağdaş Türkiye" sözüyle mesajını verdi.

Süreçte adım adım yükseltilen gerilim, tankların Sincan sokaklarında yürütülmesiyle zirveye çıktı.

Tarihler, 18 Haziran 1997'yi gösterdiğinde Necmettin Erbakan başbakanlıktan istifa etti. İstifasının nedenini  başbakanlığı Tansu Çiller'e devretmek olduğunu belirtti.

Görevi Çiller'e değil Yılmaz'a verdi

Erbakan, Demirel'e istifasını sunarken, Çiller başbakanlığında kurulacak yeni hükümetin güvenoyu listesini de götürdü.

Ancak Demirel, hükümet kurma görevini arkasında TBMM çoğunluğu olan DYP lideri Tansu Çiller'e değil ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'a verdi. Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit ve Hüsamettin Cindoruk'la birlikte ANASOL-D Hükümeti'ni kurdu.

Demirel'in bu kararı ile REFAHYOL dönemi sona erdi.

"Başörtülüler Arabistan'a gitsin"

Süleyman Demirel hep muhafazakar kesimden oy istedi ve aldı. Fakat Demirel'in başörtülü öğrencilere yönelik sözleri, oy aldığı dindar kesimlerden tepki gördü.

Başörtüsü yasağına karşı mücadele eden öğrencilere söylediği şu sözler, kayıtlara geçti:

“Orası üniversite, oranın kuralları var. Danıştay, Anayasa Mahkemesi karar vermiş. İlle başı bağlı okumak istiyorsan, başı bağlı olarak okunabilen yerler var, oraya git. Arabistan’da falan öyle yerler vardır, oraya gidin. Orada okuyun.”

Muhafazakar kesim siyasette temsilci olarak daima Menderes-Özal-Erbakan-Demirel çizgisini tercih etti. Ancak Demirel 28 Şubat sürecindeki tavrı ve son olarak başörtülü öğrencileri hedef alan sözleri ile yıllarca oy aldığı kitleyi üzdü.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN