Prof. Dr. Canan Karatay, son kitabı ‘Canan Karatay’la Şifa Bulanlar’da şişmanlatan hataları enine boyuna sıralıyor. Tuzu yasaklıyor, doğal terayağını öneriyor. Sık sık yemenin ise kilo aldırdığını söylüyor.
ÖZEL HABER: ÜRÜN DİRİER
Ezber bozan söylemleriyle dikkat çeken ve şimdiye dek kitapları 1 milyondan fazla satan Prof. Dr. Canan Karatay’ın son kitabı çıktı. ‘Canan Karatay’la Şifa Bulanlar’ isimli kitapta onlarca zayıflama ve iyileşme hikayesi yer alıyor. Karatay kitapta, Türkleri şişmanlatan büyük hatalara, diyetin olmazsa olmazlarına ve el sürülmemesi gereken gıdalara değiniyor.
Hareketsizlik: Türk halkındaki en büyük problem hareketsizliktir. Spor yapan küçük bir kitle var ama çocukluktan itibaren aktif değiliz.
Fast-food zararlı: Türk halkı maalesef çok fazla ekmek ve unlu gıdalar tüketiyor. Gençler fast-food kültürüyle yetiştiriliyor. Hamburger, pizza, sandviç, cips gibi yiyeceklerle ve kola, buzlu çay gibi içeceklerle karın doyurmaya çalışıyor. Halkımızın büyük bölümü sağlıklı sanarak her gün neredeyse kilo kilo taze meyve yiyor ama kuruyemişten kilo aldırır diye uzak duruyor.
Sık sık yemeyin: Kendi mutfağımızla değil, yabancı mutfaklarla yani tercüme diyetlerle zayıflamaya veya az az ve sık sık yiyerek zayıflamaya çalışıyoruz. Oysa sık sık yemek sürekli insülin hormonu salgılanmasına sebep oluyor ve farkında olmadan yağları eriten leptin hormonunun salgılanmasına engel olunuyor.
Protein önemli: Yalnızca kalori hesabına takılmamak gerek. Yiyeceklerin ne glisemik endeksine, ne protein içeriğine ne de sağlıklı yağ içeriğine bakılıyor. Proteinler saçlarımızın, tırnaklarımızın, cildimizin tüm organlarımızın ve hayati önemi olan hormonlarımızın temelini meydana getirirler. Doğal olan temel proteinleri tüketmedikçe kilo veremeyiz.
Tereyağı yiyin: Kilo problemi olup zayıflamaya çalışanların ve kilolarını korumak isteyenlerin, doğal tereyağı, soğuk sıkım sızma zeytinyağı ve temel olan Omega3, Omega6 gibi yağları doğal şekilleriyle mutlaka almaları gerekir. Vücudumuza sağlıklı yağ girmediği sürece birikmiş zararlı yağlarımızdan kurtulamayız. Sağlıklı zayıflama söz konusu olmaz.
Tuz yasak: Ne yapılırsa yapılsın kilo verilemiyorsa, bunun asıl nedeni Omega3 ve Omega6 gibi temel yağ ve lipitlerin eksik olmasıdır. Yağlı olduğu gerekçesiyle zeytin ve kuruyemişlerden korkmak ve az yemek doğru değildir. Ancak kuruyemişler çiğ olarak tüketilmelidir. Kavurup tuzlayarak yemek son derece sağlıksızdır.
DİYETİN SIRRI NEDİR?
Hergün 2-3 litre sıvı alınmalı. Ayrıca limonlu su, limonlu açık çay, yeşilçay, karanfil ve tarçın çayı gibi şekersiz bitki çayları içilmeli.
Akşam saat 20:00’den sonra hiçbirşey yenmemeli. Yatana kadar limonlu çay ve bitki çayları içilebilir.
Yediğiniz her şey doğal ve mevsiminde olmalı. İşlenmiş hiçbir yiyecek ve içecek tüketilmemeli.
Sabahları kuvvetli protein içeren, sağlıklı yağ ve karbonhidratların yer aldığı kavaltı yapılması şarttır.
Az az sık sık yemek yerine, tam tersi günde 2 öğün doyuncaya kadar sağlıklı protein, yağ ve karbonhidratları yani glisemik indeksi düşük yiyecekler yemeli. Öğünler arasında en az 4-5 saat geçmeli.
Balık ve dana gibi hayvanlarının etleri günde iki defa yenebilir. Bulgur pilavı ise günde bir defa tüketilebilir.
BU YİYECEKLERE AMAN DİKKAT
Kilo vermek istiyorsanız, obez, diyabet, kalp ve damar hastasıysanız, tansiyon probleminiz varsa, kronik artrit ya da kanser hastasıysanız mutfağınıza kesinlikle girmemesi gereken yiyecekler var. Bunlar şöyle: Beyazı, kepeklisi, çavdarlısı her türlü ekmek, simit, kuru ve yaş pasta, her türlü tost, grisini, galeta, bisküvi, pirinç pilavı, patates, mısır, makarna, börek, poğaça, açma, şeker, çikolata, tatlı, reçel, şurup, bal...
HASTALIK KORKUSU BAŞA BELA
Uzmanlar, yapılan araştırmalarda bazı kişilerde görülen hastalık kaygısının, sık görülen fobilerden olan yükseklik, uçak, asansör, kapalı alan korkusu gibi korkulara (fobi) benzediğini ortaya koyulduğunu söylüyor.
Psikiyatri Uzmanı Dr. Hancıoğlu, doktorunun “Sağlıklısın” demesine karşın inanmayıp tekrar tekrar doktora başvuran, halk arasında ‘Hastalık hastası’ olarak tanımlanan kişilerin yaşadığı sıkıntılara dikkat çekti.
Günlük yaşamda ‘sağlıklı olma’, ‘sağlıklı yaşama’ talebinin normal bir istek olduğunu belirten Hancıoğlu, şöyle konuştu: “Hastalar bedensel şikayetleri devam ettiği için hekimin değerlendirmesine güvenmeyerek başka doktor ve tıbbi incelemelerin peşine düşerler. Bu korkular kişinin kendi iradesi ile yenebileceği durumlar değildir. Nörobiyolojisini giderek daha iyi anlayabildiğimiz ve SSRI dediğimiz ilaçlar ve bilişel davranışçı tedavi yöntemleri ile tedavi edilebilir psikiyatrik rahatsızlıklardır.”