Genetik kanserlerin teşhisinde Avrupa ve Türkiye’de tek merkez olan AGENTEM’in müdürü Doç. Dr. Atıl Bişgin, 26 genetik kanser türünü yalnızca kan tahlili yaparak saptadıklarını söyledi: “Meme, bağırsak veya prostat kanseri erken tanıyla yüzde 80 tedavi ediliyor.”
Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi bünyesinde yeni hizmete giren Adana Genetik Hastalıklar Tanı ve Tedavi Merkezi (AGENTEM), yeni nesil genetik tanı sistemlerinin klinik uygulamaları bakımından Türkiye’de ilk olma özelliği taşıyor. Merkezde özellikle genetik testlerle kişilerin 26 kanser türüne karşı riskleri araştırılırken, ayrıca en uygun tedavi yöntemleri de saptanıyor. AGENTEM’in Müdürü Doç. Dr. Atıl Bişgin, merkezde yapılan tıbbi tanı ve tedavilere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bişgin “Merkezimiz yeni tıbbi cihazlarla yeni nesil genetik tanı sistemi kullanan, biyopsiye gerek kalmadan sadece kan alıp kanser hücresinin saptanması ve doğru tedavi yöntemlerinin belirlendiği Avrupa ve Türkiye’deki tek merkez. Aynı ailede birden fazla aynı kanser türünün veya farklı kanser türünün gözükmesine bağlı olarak, hastalarda çalıştığımız farklı genetik test panelleri var. Kişilere özel yapılan testlerle 26 farklı kanser türü için risk belirleyebiliyoruz ve aileleri de, takiplerinin yapılması gerekiyorsa ilgili birime yönlendirmeden, koruyucu cerrahiye kadar giden önerilerimizi yapıyoruz. Meme kanserinden tutun bağırsak kanserine veya prostat kanserine kadar erken tanı koyabilirsek yüzde 80 tedavi şansı oluyor. Bu yüzde 80 ihtimali yakalamak için bu tip testlerin yapılması önemli” diye konuştu.
Genetik tanının uzun yıllardır yapıldığını fakat yeni nesil genetik tanının, birçok genin veya genetik faktörün bir arada taraması ya da yapılmasını kapsadığını belirten Bişgin, “Sağlıkta erken tanı hayat kurtarır ama biz daha hiç hastalık başlamadan, hastaları ele alıp yönlendiriyoruz” dedi. Ailesinde yumurtalık ve kolon kanseri öyküsü bulunan genç bir doktora yapılan testlerde yüzde 98 ihtimalle meme kanseri olma riski belirlediklerini kaydeden Bişgin, şöyle devam etti: “Böyle bir hastalık riski ortaya çıkınca plastik cerrahi ve genel cerrahi ekibiyle beraber, her iki meme alınarak sağlıklı ve estetik bir müdahale yapıldı. Kanser gelişim riskini sıfıra indirmiş olduk.”