AK Parti neden siyasetten aday çıkaramadı?
AK Parti defterini açmadan önce biraz uzaklara gidelim. Paris’e.
Dün Paris’te tarihi bir olay yaşandı. 46 yaşında Fransa Cumhurbaşkanı Macron, 34 yaşındaki Gabriel Attal’ı Fransa’nın yeni Başbakan’ı olarak atadı.
Attal, Fransa tarihinin en genç Başbakan’ı. Bir ilki daha var; Fransa tarihinin ilk açık eşcinsel Başbakan’ı .
Attal, Macron’un partisinden Avrupa Parlamentosu’nda olan bir siyasetçiyle resmen evli.
Bazı yerlerde Fransa’nın İlk Yahudi başbakanı olduğu yazılsa da babası Tunus Yahudisi, annesi Yunan-Rus kökenli bir Ortodoks Hristiyan. Annesinin dini inancına sahip.
Magazin kısmını böylece kapatıp, profilinin bizi ilgilendiren kısımlarına bakalım.
Attal bir film yapımcısının oğlu. Elit bir okulda okumuş. Hatta o günlerden televizyon röportajları var. Üniversite öğrencisiyken sosyalist olmuş, 2006’daki öğrenci olaylarına katılmış. Sosyalist Parti’nin seçim kampanyalarında çalışmış, parlamenterlerin danışmanlığını, metin yazarlığını yapmış, yerel seçimlerde yerel meclislere aday olmuş, seçilmiş, bakanlıklarda çalışmış, bakanlara danışmanlık yapmış. Sonra da Macron’un partisine katılmış. Milletvekili olarak Meclis’e girmiş. Gençlik Bakanlığı, hükümet sözcülüğü yapmış.
Yani 34 yaşının yarısını siyasetin içinde adım adım yükselerek geçirmiş.
Yani siyasi kariyeriyle 34 yaşında Başbakan olmuş bir isim.
Peki neden bu kadar genç bir ismi seçti Macron?
Kendisinden genç bir Başbakanla çalışmayı tercih etmiş olabilir.
2024 Paris Olimpiyatları’nda ülkeyi genç bir isim yönetsin istemiş de olabilir.
Ama daha önemlisi, artık siyasette genç rakipleri var. Mesela 2027 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde en ciddi rakibi Marienne Le Pen, partisini 28 yaşındaki Jordan Bardella’ya teslim etti. Bardella, karizmasıyla yeni nesilleri, eski usül Le Pen ailesinin faşist Ulusal Cephesi’ne ısındırıyor.
O da siyaset tepeden inmedi. 16 yaşında girdiği Ulusal Cephe’de parti kademelerinde yükseldi, yerel siyasette görevler aldı, en son da Meclis’e girdi.
Yani o da siyaseten yetişmiş bir isim. Yoksa süper CV’si, müthiş yöneticilik, mühendislik yetenekleri yok. Sorbonne’dan terk.
Fransa siyasetinin iki genç ismi de siyasetin içinden geliyor.
Siyasi tartışmalarda yer almışlar, bir davaları olmuş, pozisyon almışlar, söz söylemişler, ülkedeki siyasi müktesebatın, kim kimdirin farkındalar.
Herhangi bir konuda partilerin pozisyonlarını, karşı pozisyonları çok iyi biliyorlar.
Tıpkı Tayyip Erdoğan gibi.
Erdoğan da RP’nin Beyoğlu İlçe Başkanı olduğunda 30, İstanbul İl Başkanı olduğunda 31 yaşındaydı. Ama siyasete 20’li yaşlarda Akıncılar’ın içinde girmişti.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğinde 40 yaşındaydı. Başbakan seçildiğinde ise 49.
Bütün bu makamlara bürokrasideki ya da iş dünyasındaki başarıları, ekstra yetenekleri, müthiş CVsiyle değil, siyasi mücadeleyle gelmişi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni bıraktığı Kadir Topbaş da siyasetin içinden gelen bir isimdi. En son aday gösterdiği Binali Yıldırım, her ne kadar belediye kadrolarından yetişmiş olsa da aralarında Başbakanlık da olan 20 yıllık bir siyasi kariyeri arkasına bırakarak bu makama aday olmuştu.
Ama son İstanbul Büyükşehir Belediye başkan aday adayları listesinde aynı profilde insanlar yoktu.
Ali Yerlikaya, hiç siyaset yapmamış, kaymakamlık, valilikten İçişleri Bakanlığı’na atanmış bir bürokrattı. Menşei, ideolojisi, fikriyatı hakkında hiçbirşey bilmiyoruz.
Ergün Turhan, beş yıl önce Fatih Belediye Başkanı seçilene kadar bürokraside görevler almış, TOKİ başkanlığı yapmış bir isimdi. İslami çevrelerden gelse de o da siyasetten değil, bürokrasiden gelme ve bürokratik yetenekleriyle siyasete geçmiş bir isim.
Fahrettin Koca, doktor, hastane sahibi ve oradan Sağlık Bakanı. Rengini, fikrini daha fazla belli eden bir isim ama o da siyasetten değil, önemli siyasi tartışmalar hakkında ne düşündüğünü bilmiyoruz.
Ve listeden aday olarak seçilen Murat Kurum. Aralarında Ali Yerlikaya’dan sonraki en siyaseten renksiz, en bürokrat olanı. Hangi konuda ne düşündüğünü bilmediğimiz, bütün kariyerini bürokraside TOKİ’de, Emlak Konut’ta ve buralardaki yetenekleri yüzünden atandığı bakanlıkta geçirmiş. Daha önce ne yapmış, ne okumuş, ne demiş bilmiyoruz. Bakanlığı sırasında da siyasi tartışmalarda taraf olmamış, bakanlık yaparken bile renk vermemiş bir isim.
Aday adayları içinde siyasi kariyeri olan tek isim Tevfik Göksu’ydu. Milli Görüş’ten yetişmiş, eski fotoğraflarda olan, hep siyasetin içinde kalmış, siyasi tartışmalara girmiş, en son 2019 Yerel seçimlerinde de İmamoğlu ile polemikler yapmış, seçimin ardından belediye meclisinde AK Parti’nin sözcülüğünü yapmış bir isimdi.
Ama anketler onun aday olmasını sağlamadı. Çünkü siyasete girdikçe ve pozisyon aldıkça yara da almıştı. Kutuplaşmış bir ülkede siyasi tartışmalarda taraf olmak insanı yıpratıyor.
Peki, bizzat kendisi siyasetin çekirdeğinden gelmiş Erdoğan’ın İstanbul için aralarında tercih yaptığı adaylar neden siyaset değil de bürokrasi kökenliydi?
Çünkü AK Parti, uzun bir süredir artık devletle iç içe geçmiş bir parti.
Valiler, bürokratlar, emniyet müdürleri hatta Genelkurmay Başkanları siyasileşti. Parti kadrolarıyla, bürokrasi kadroları birbirine karıştı.
Özgürce siyaset yapma, konuşma tekeli sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’da olunca, diğer siyasilerin profilleri silikleşti.
Onlar istenenleri yapan, kendi iradeleri olmayan, yanlış şeyleri de savunmak zorunda kalan isimlere döndüler. Karizmaları sarsıldı.
Siyasi tartışmalarda taraf olmayan, sadece işlerini yapan siyaset dışı kadrolar içinse bu siyasi renksizlik bir avantaja dönüştü.
Sadece işlerini yaptılar, hiçbir tartışmaya girmeyerek itibarlarını, popülerliklerini korumaya çalıştılar. “Sadece işini yapan adam” olmak övgü aldı.
Böyle bir demokraside Belediye Başkanlığı da siyasi bir pozisyon olmaktan çıkıp, iş yapacak adamların arandığı teknik bir pozisyona dönüştü.
En azından AK Parti için.
Ama işte o teknik pozisyona ulaşmak için önde aşılması gereken küçük bir engel var: Seçimleri kazanmak….
O da siyaset yapmadan yapılamayacak bir iş. Polemiklere girmeli, her an size fikirleriniz sorulduğunda verecek cevaplarınız olmalı, bu cevapları verirken siyasi hata yapmamalı, referansları ve mesajları yerinde kullanmalısınız.
Sadece arada “kutlu dava”, “Kudüs, Saraybosna” diyerek kapatılamayacak bir açık bu.
Bakalım Murat Kurum, bu üç aylık siyasi sınavı nasıl geçecek?
Özellikle de karşısında da siyasetten gelmiş, her şeyiyle siyasetçi olan Ekrem İmamoğlu varken.
“Ben siyasetle ilgilenmiyorum, polemik yapmayacağım, ben proje adamıyım” diyerek siyaset yapılabilir mi? seçim kazanılabilir mi göreceğiz.
AK Parti’nin kendini hapsettiği siyasetsizlik kıskacında isim listeleri her seferinde daha kısalacak, devletleşme, bürokratlaşma sürdükçe de siyasi profilleri yüksek isimler yetişmeyecek, öne çıkmayacak ve geriye düşecek.
Bir siyasi parti için siyasetsizlikten daha büyük tehlike olabilir mi?















Yıldıray bey yazınızı okudum çok teşekkür ederim,Ama ben senden büyüyüm ben hayatımda İstanbul'da bir belediye başkanı görmegim,Bedtettin dalan, Nurettin Sözen,Ali müfit gürtuna,kadir Topbaş,bunların hangisi siyasetçi hepsi çalışmaya gayret ederlerdi isimleri belki ayda bir defa duyulurdu.buralar siyaset yapma yeri değil iş yapma yeri demogoji yaparak kazanılan seçimden hayır gelirmi.her yere laf yetiştirme onun işimi?oraya buraya laf yetiştirene kadar İstanbul'a çalışsaydı.
Yanıtla (1) (3)aynı şey sayın ali müfit gürtunadan önceki belediye başkanı içinde geçerli olsaydı işini yapsaydı her gün bir tv kanalında her gün bir şehirdeydi
Yanıtla (6) (0)siirtte şiir okuyor
rizede başka bir şey diyarbakırda başka bir şey
il başkanı olduğu dönemde kürt raporu hazırlatıyor
mübarek sen nereye koşuyorsun diyen olmadı
Seçim yaklaşıyor, bakalım millet ne diyecek. Özellikle işçiler ve işçi emeklileri. Her zamanki gibi vatan millet Sakarya mı diyecek aç kalma pahasına. Pazar yerleri yanarken bu seçimin sonuçları çok renkli olacak.
Yanıtla (1) (0)İşçiye 37,5 ! Memur emeklisine 49!
Yanıtla (0) (0)Kim yaptıysa bunu kesin İmamoğlu’na hizmet ediyor.
Nasıl bir kafa bu!
Sayın Erdoğan da selefleri gibi tüm gücü elinde tutmayı tercih etti. Şaşılacak bir yok. Gelişmekte olan ülkelerde sıkça rastlanır bu anlayışa. Eğer bir gün imamoğlu gücü eline geçirse, durum aynı olur.
Yanıtla (0) (0)Mehmet Tevfik Göksunun bütün emeklerini, İstanbul Beld. 'de 5 yıllık yaptığı mücadeleyi bir kalemde silen AKP politika yapıcıları (Sn Erdoğanı ikna ederek!) neden Murat Kurumu tercih ettiler? eğer ki, Sn Kurum kaybederse, bunun hesabını Sn Erdoğan parti kurullarına soracak. Bence Sn Erdoğan kararsızdı ve Belediye tecrübesi olan birini istedi. Ancak, Partideki siyaset yapıcıları! Sn Erdoğanı ikna ederek Murat Kurumu ( şapkadan) çıkardılar. Aslında Sn Kurum aday olacağını bilmiyordu.
Yanıtla (2) (1)6 aydır istanbulda dernek ve federasyonlarla çalışıyormuş. daha 6 ay öncesinden belliymiş.
Yanıtla (2) (0)Erdoğan seçimi nasıl olsa bir biçimde(!) alacağını düşünüyor, her şey YSK dahil! Dolayısı ile sahaya sürdüğü kişi seçim sonrasında çalışacağı kişi. Bu günler yetersiz ve bencil aydın sınıfımızın da önemli katkısı oldu.
Yanıtla (1) (3)En açık ve üzücü gerçek yetişkinlerin temel becerileri ve eğitimde yapılan ölçmelerde içler acısı durumda olan bir toplum olduğumuzdur. Böyle bir toplumda da çok sınırlı aydın çıkabiliyor tabi! Az da olsa aydın Çıkmasın mı? “evet ama yetmez”
Yanıtla (1) (0)Bence İstanbul için en doğru aday adayını seçti Akp. İstanbullu belediye de görmek istiyor başkanını orada burada değil. Genel seçim oldu bir ay Ekrem bey İstanbul'da yok. Bazı şanssızlıklar da yaşamadı değil felaketlerde hep dışarılarda yakalandı. şimdi İstanbul'a lazım olan görev adamıdır bence. Fakat siyasetsizlik tespitinize katılıyorum RTE muhalefetin tek adam eleştirilerine çanak tutuyormuş izlenimi veriyor.
Yanıtla (6) (25)Rahmetli Topbaş da acil durumlarda hep yurtdışında idi. Bunlar polemik, propaganda malzemeleri. Kurumsal bir yapı acil durumlara her halükarda cevap verir
Yanıtla (7) (2)Bu zihniyet için kurumsal yapının hiç bir anlamı yoktur.Üstün özellikler tanımladıkları kişileri esas alırlar.
Yanıtla (3) (4)Komik AK parti adayı tüm acil durumlarda başarısı olmuş biri. Dışarıda olsa belki kurumlar işini yapardı. Emir eri olunca böyle olur.
Yanıtla (0) (2)Siyasete gerek yokki.Memleketin yarışı hırsız yarısı ise çalışmadan devlet destekli.Bu memlekette adil secim olur mu.Kocasini aldatan ve boşanana maas,Dula maas,partiye maas vs
Yanıtla (1) (1)Bu iktidara her hangi bir dönemde, herhangi bir zeminde, her hangi bir sebeble ve her hangi bir yol ile destek olmuş olanların bu gün ve gelecekte olacak vahim sıkıntıların vebalini boynunda taşıyacağı ortada. Hele sol , liberal, kürt siyaseti, AB taraftarı gibi kesimler demokrasi, insan hakları, gelişme ve modern dünya gibi olguları reddeden ve en çok karşı oldukları tutucu aşırı milliyetçi, aşırı din eksenli bir anlayışta olan kalabalıklar için siyaset yapan anlayışa aldanıp yol verdiler
Yanıtla (5) (2)Erdoğan siyasette kendisinden bir tık bile öne çıkabilecek, etkili olabilecek kişilere şans tanımıyor, hemen icabına bakıyor. Dolayısıyla partide bakan olabilecek, belediye başkanı olabilecek adam bulamıyor.
Yanıtla (5) (4)CHP çok sesli oldu da ne oldu! 20 yıldır birbirinizi yeyip duruyorsunuz. O yüzden beğenmediğiniz İktidarı bir türlü iktidardan indiremediniz o muhteşem ÇOK SESLILIGINIZDEN! dolayı. Şimdiden söylüyorum. AK PARTİ İstanbul'u alacak.
Yanıtla (3) (17)AKP tek parti devrini her şeyiyle taklit ediyor. Yazdıklarınız tek parti devrinin tıpatıp aynısı.
Yanıtla (63) (7)bir farkla, o zaman ülke olarak ileri gidiyorduk, şimdi ise tam yol geri...
Yanıtla (41) (11)o zamankı cumhuriyet gazetesi manşetine göre 1929 yılında istanbulda açlıktan 3500 çocuk ölmüş ilericiliğe bak
Yanıtla (10) (10)Ömründe 2 kitap okumadan her şeyi bilenlerden bıktım. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz. İlkokul bilgileri ile olmuyor. Bilgi kitap makale ilişkisi yani.
Yanıtla (3) (3)kenan gönüllü / o zaman cumhuriyetin gazetesi cumhuriyet, özgürce gazetecilik yapabiliyormuş. Bugün AKP rejiminin devletleşmiş medyası eleştiri şöyle dursun, topluca pembe dizi propangandası yapıyor. Yetmiyor yargıya talimat verir gibi muhalif avcılığı yapıyor. Bu önemli ayrıcalığı hatırlattığınız için tşk-ederim.
Yanıtla (17) (3)kenana: bahsettiğiniz dönemde amerikanın da yarısı açlık ve fakirlik içinde yaşıyordu. ekonomisi tamamen çökmüştü. keza almanya da öyleydi. 1929 büyük buhranını umarım duymuşsunuzdur. türkiyenin bugününü 95 yıl öncesi ile kıyaslamanın bir mantığını bulamadım. bugün dünyada bir buhran yok ama türkiyede emekli aylık maaşı 7500tl (250$), açlık sınırı 14,500tl. emekli aç ama nedense sizler çok mutlusunuz.
Yanıtla (18) (3)Dünyada 1929 yılının özelliği nedir, okuyun, istemiyorsanız bilenlere sorun..
Yanıtla (2) (1)Pandemide ve depremde ölenlerin gerçek sayılarını biliyor muyuz?
Yanıtla (4) (1)Çocuklar ölmüş. Bir şey ifade etmiyor mu sizin için. Bahane ha.. Gazete yazmış ya ha..
Yanıtla (1) (0)3 kitap okuyunca mı bilgi sahibi olunuyor. Üzgünüm eğitimli, kitap okuyan insanların kahir ekseriyeti Cumhuriyet yanlısıdır. Kuruculara da saygı duyar.
Yanıtla (1) (0)Ama bir farkla Ak Partiyi halk seçiyor. Önemsiz bir fark dimi …
Yanıtla (19) (33)Halk seçiyormuş! Medyanın %90'ından fazlasına ve devletin tüm imkanlarına sahip bir iktidarın beynini yıkadığı, ulufelerle yönlendirdiği halk mı? Ya sandığa bulaştırdığınız şaibeye ne demeli? Mühürsüz zarflarla, aynı zarftaki oylardan sadece kaybettiğiniz seçimin oylarını iptal ettirip çalıntı atla Üsküdar'ı geçerken halktan mı aldınız icazeti?
Yanıtla (43) (7)Elbette seçim olması önemli bir fark. Ama anlaşılan halk tek parti yönetimini özlüyor ve istiyor, o nedenle seçiyor.
Yanıtla (2) (4)2002 de medyanın yüzde 100'ü kimin elinde idi?
Yanıtla (10) (10)2007 de merkez medya + TSK sopası ile seçime girilirken Akparti yüzde 49 aldı yine. Ömrünüz beyhude bahanelerle, yalanlarla geçti gitti.
1) 2002'deki medya, havuz medyası gibi yalan haberle beyin yıkamıyordu.
Yanıtla (14) (3)2) 2002'de ABD'nin AKP'ye himmetini görmezden gelemeyiz.
3) Parti başlangıçta ortak akla değer verdi, farklı fikirler eylem üretebiliyordu: Irak tezkeresi oylamasında olduğu gibi.
4) Halk 2007'de zorba laikçilere fırsat vermemek için taraf oldu. O seçimde en az %15 oy emanet oydu. Biri de benim oyum.
5) 2011'den sonra ipler koptu.
6) 2015'de Erdoğan Bahçeli'ye yanaştı.
2002'de ki medyayı nasıl savunursunuz yahu! Erbakan'ı devirmek için Aczimendi, Fadime Şahin vs tezgahlarını kuran, kendi halkına karşı tanklar yürüten ordudan brifing alan medya mı halkı yaniltmiyordu?
Yanıtla (6) (3)2002'de ABD nin AKP ye himmetini görmezden gelemiyorsunuz ama CB seçimleri öncesi ABD ve İngiltere de himmet ve temiz!! para arayan, ortadan kaybolup gizli görüşmeler yapan Kılıçdaroğlunu desteklediniz. Tıpkı, kar fırtınası varken İngiliz büyükelçi ile sobelenen Ekrem başkanınızı görmezden geldiğiniz gibi...
Yanıtla (7) (9)AKPARTI iktidar olurken karşında medyanın %95 Askeriye, HSYK, AYM, vs. vs. vardı
Yanıtla (4) (5)Şikayet değil mücadele lazım. Bahane değil azmi gayret lazım
Ta 97'lere gittin. 2002 seçiminde medyanın Ak Parti aleyhine, diğer partiler lehine yaptığı orantısız tarafgirlik olarak ne vardı, söyler misin? İmamoğlu, İngiliz Büyükelçisi ile sobelenmişmiş. Sobelenmek için saklanmak lazım. Adam, misafirini almış, herkese açık bir lokantaya götürmüş: bu mu sobelenmek? İmamoğlu, İngiltere lehine ne yaptı, onu ispatla; ona da satılmış demeyi bilirim. Sırtımda yumurta küfesi yok.
Yanıtla (10) (4)RTÜK Kızıl Goncalar üzerinden millete ezber dayatıyor. Kendi mahallenize yapıştıkca, ülkenize de yabancı kalırsınız ülke insanına da. Herkes kendi hatasını, kendine başkasının gözü ile bakarsa görebilir. „Devlet eleştirisi tamam ama unutma millet sensin.“ Alman Atasözü.
Yanıtla (6) (0)"AKPARTI iktidar olurken karşında medyanın %95 Askeriye, HSYK, AYM, vs. vs. vardı" cümlesini bugün kurarsak: AKP devlet oldu, şimdi muhalefetin karşısında medyanın %95'i, ordu, polis, jandarma, HSK, AYM, YARGITAY vs. vs. var. Yahu, adam, Abdullah Gül'ün adaylığı konuşulunca, Genel Kurmay Başkanını devletin helikopteri ile "kardeşim" dediği Gül'ün evine gönderdi.
Yanıtla (6) (0)Halkın iradesi tam yansıyormu sandığa sizce, şaibe yok mu seçimlerde?
Yanıtla (5) (2)Tabi birde montaj videolar lazım, yalan iftira lazım, milleti bölmek lazım, sonra bunu inançla pekiştirmek lazım....
Yanıtla (7) (1)Atatürk üzerinden tişörtle pankartla suni gerilim yapmak nemalanmak lazım
Yanıtla (1) (0)Merkez bankası başkanıyla, maliye bakanı kimlerle görüşecek acaba. Kılıçdaroğlu birileriyle gizli görüşme yapsaydı Mit kimlen grüştüğünü bulur, reiste özel değil genel bu genel diye açıklardı.
Yanıtla (1) (1)O dönemin yöneticileri ülkeyi tek parti yönetiminden alıp çok partili hayata taşıdılar. Akp ise çok partili ülkeyi 80 yıl geriye götürüp zahirde çok partili gerçekte tek partili, parti-devlet dönemine döndürdü. Aradaki fark bu
Yanıtla (9) (1)Şaka gibi Ak parti devlet partisi oldu. Yıllarca chp yi devlet partisi olarak görüp eleştirdiler bende dahil. Şimdi eleştirdikleri şeyi kınadıkları her şeyi kendileri yaptılar. Hiç unutmuyorum 1940 larda valiler chp il başkanı gibi derdik. Şimdi ki valiler de o şekilde 80 yılda bir arpa yol ilerleyemeşiz.
Yanıtla (43) (4)Kesinlikle. İktidarın verdiği güç ve o gücü koruma isteğinin dönüştürücü bir yönü var.
Yanıtla (3) (0)Bu kadar değişeceklerine rüyamda görsem inanmazdım. Bir tanesi çıkıp da siz napıyorsunuz demedi en çokta buna üzülüyorum.
Yanıtla (10) (1)Ne biri, yüzlercesi söyledi, biz bunun için çıkmamıştık yola, diye. Bir kısmı küstü, köşesine çekildi; bir kısmı parti kurdu, bir kısmı başka partilere geçti. AKP'de AK Partinin kurucularından kaç kişi kaldı? Büyük çoğunluk yolda devşirilenler.
Yanıtla (4) (1)Açık ve net söylüyeyim 2014 te olması lazım Hüseyin Çelik ak parti kemalistlerin düştüğü hataya düştü diye bir yazı yazmıştı. Herkes okusun.
Yanıtla (2) (0)Türk siyasetinde 3 ay uzun bir süre. Yüzlerce ihtimal var. Olasılıklardan bazıları: İmamoğlu’na siyasi yasak gelebilir; kandil den beklenmedik çıkışlar olabilir; tepki çeken görüntüler ama montaj ama şu ama bu, ekranlara yansıyabilir.
Yanıtla (5) (3)bize de zaten siyasetten ari, istanbula odaklanacak bir başkan gerekiyordu.
Yanıtla (2) (6)isabet olmuş
aklı c.başkanlığında part time belediye başkanından iyidir.
hem böylece bütçenin çoğu ajanslara, reklamlara, disneycilere değil,
kentsel dönüşüme ayrılır
şimdi siyasal kemalistçiler düsünsün
düzeltme:
Yanıtla (0) (3)bütçenin çoğu demeyelim de, kentsel dönüşümün payı, reklam ve ajanslara ayrılan paydan daha fazla olur diyelim
Katılmıyorum
Yanıtla (0) (0)Güzel tespitler. Özellikle Erdoğan'dan başkasının özgür bir şekilde fikrini ifade edememesi. Normal şartlar altında Ak parti gibi yüksek oy oranı ve milletvekiline sahip bir partide çok sayıda kendi fikirleriyle öne çıkan hatta yönetime muhalefet eden partililer görülmesi beklenirdi. Ama Ak parti şu an o tablodan çoook uzakta.
Yanıtla (2) (0)İmamoğlu sıradan kimsenin bilmediği Beylidüzü Belediye başkanıydı. Sağdan da oy alabilecek, Karadenizli, Kuran da okuyabilecek kadar dini bilgisi olan (CHP'de pek yoktur), belediyecilik tecrübesini de edinmiş bir profildi. Seçimlerde parladı, hele hele iptal edilen seçimden sonra iyice parladı. Başkan olunca daha da parladı. Zira burası parlanacak bir yer. RTE kendisi dışında parlak bir siyasetçi istemiyor. Kendisine rakip de istemiyor. Bundan dolayı Kurum gibi birini seçti.
Yanıtla (6) (2)Tesbitleriniz cok isabetli. Tebrik ediyorum.
Yanıtla (0) (0)İstanbul'un son kalan KUPON ARAZİLERİNE konmak için Kurum biçilmiş kaftan. Bunların derdi İBB değil dertleri İmamoğlu'nun kurtarabildiği son yeşil alanlar ve de belediye bütçesini yine tarikat ve cemaatlere hortumlatmak.
Yanıtla (8) (3)AKP partisinde, düsünce üreten insanlar degil, biat edecek insanlar var.
Yanıtla (3) (2)Düsünce üretemeyen partiler de, liderden sonra ya biter, yada parcalanir.
CB Erdoğan için şunu söylüyorsunuz Sayın Oğur:
Yanıtla (1) (0)"Bütün bu makamlara bürokrasideki ya da iş dünyasındaki başarıları, ekstra yetenekleri, müthiş CVsiyle değil, siyasi mücadeleyle gelmişi."
Bunlar olabilir ancak "olmaması gereken" özellikler de var Erdoğan'da. Bunlar ne mi? Kendisinden şikayetçi olduğumuz "olumsuz" birçok özellikler. İyi bir liderse Erdoğan... o zaman buna ne diyelim? İyi bir lider olduğunu mu, olamıyacağını mı kabul edelim?
AKP devlet kararı ile devlet partisi olmuştur, görevini tamamladığında tasfiye edilecektir. Devlet kim mi ?
Yanıtla (1) (1)İstanbul sermayesi- Anadolu sermayesi- Ankara bürokrasisi- MHP-Eski dönemin “zencisi”, yeni dönemin efendisi Akp.
Bahsettiklerin konuşmaya başlarken kullandığı ve değişmeyen bir kalıp var. .....nın himayesinde diye başladı mı bilirsin ki sahibin sesi konuşuyor.
Yanıtla (2) (1)Analiz, cukkadak yerine oturmuş ancak toplum/siyaset mühendisliğinin 7\24 mâhîr eller ile itinalı bir şekilde işletildiği bu arena\kurtlar sofrasında; sabahına ak uyanan akşamına kara yatıp, akşamına kara yatan sabahına ak uyanırken, onlar da olmadı, gri dehlizlerde hiç uyumayanlar harala gürele çalışırken, tahminleri isabetle tutturmak hep imkânsız kalacak.
Yanıtla (0) (0)'kutlu dava' diye diye en büyük zararı Müslümanlara verdiler aslında. dünya ile birlikte hareket etmek varken, Bosna, Bosna diye Bosna'yı üçe böldürdüler. Kudüs, Kudüs diye diye, Kudüs'ü İsrail'in başkenti yaptırdılar. şimdi Gazze, Gazze diyorlar az kaldı o da elden çıkacak. eyyy akıl, nerede isen gel biraz da bize takıl.
Yanıtla (3) (2)Reis geçen seçimdeki Binali faciasından ders çıkarmış görünüyor.
Yanıtla (5) (1)1. Murat Kurum işin teknik tarafı Reis siyasi tarafını götürecek.
2. Kurum' a hangi medya organı Kürt meselesi, adalet, hatta Kanalistanbul konusunda soru sorabilir ki?
3. Devlet benim arkamda mesajı verilecek
4. Kurum'un geçmişteki deprem,orman yangını vb beceriksiz bagajı unutturulup,bu seçim yerel seçim siyaset değil projeye oy verin denilecek
5. Muhalefetin bölünmesi en önemli avantajları
Bakalım İstanbul verilen aradan sonra durmak yok çalmaya devam mı diyecek. Neye layıksak onu yaşayacağız...
Yanıtla (23) (5)Kötü bir şeye layık değiliz. Türk toplumu yüzyıllar boyu yöneticileri tarafından suistimal edilmiş bir toplumdur. Tüm ümidim bunun değişmesi üzerinedir.
Yanıtla (2) (1)Seçimlerde oy kullanırken sormayı da becerebilen bir insan olmamız gerekmiyor mu? İBB adaylarını belirlerken "iş yapacak adamların/insanların arandığı" demişsiniz. Aranan iş yapacak insan mı, söz dinleyecek insan mı? Söz dinleyecek insan nasıl iş yapabilir? Söz dinleyen insan emirleri yerine getirir, doğruyu yanlışı sorgulamaz. Yani soru sormaz, aklını tatile çıkarır. Bence seçmen aklını tatile çıkarmayan, soru soran insan olmalı, bu kategoriye kendini yükseltmenin gayreti içinde olmalı.
Yanıtla (2) (0)Bana göre gereksiz bir konu ama RTE. nin siyasetten adam çıkaramamasının asıl sebebi , dava arkadaşlarını, işi bitince harcamasını çok iyi bilmesidir. Nitekim bu gün yanında eski dava arkadaşlarından bir tane bile yok !
Yanıtla (5) (1)AKP nin siyaseti bitmiştir.
Yanıtla (3) (1)Sayın Oğur bir de Çemil ÇİÇEK için detaylı bir analiz bekliyoruz.
Yanıtla (1) (2)Siyasetin neoliberal anlayışın başarısızlığı nedeni ile kitlelerden özerkleştiği ve popülist tarafından yozlaştırıldığı bir dönemde siyasetele arasında mesafe varmış gibi görünen tipler rağbet görebilir mi?
Yanıtla (1) (1)öncelikle yorumlarımızda objektif olalım. insan büyük konuşmamalı fakat erdoğan hep büyük konuştuğu için çok geri vites yaptı.: rahip olayı, suudi gazeteci olayları gibi. ve 1940 ların chp sini eleştirip şimdi daha fazlasını yapması gibi. Allah: siz kendinizi değiştirmezseniz sizin hakkınızdaki hükmümü değiştirmem diyor. almanya başbakanı merkel devlet işleri için gideceği ülkelere tarifeli uçakla gider bizimkiler uçak filosu ile gider. kim daha müslüman acaba. ama itibardan tasarruz olmamalı mi
Yanıtla (10) (1)Geçen sefer ki gibi yine düşük profilli bir aday bulmuş AKP.Siz trollerin yoğun mesaisine aldanmayın . Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş ; AKP'nin adaletsizliğine ve muhalif partilerin milletvekillerinin sadece maaşlarının peşinde olan iş insanları olmalarına tepki olarak bu kadar büyük destek görüyor .Bu yüzden Ekrem Bey ve Mansur Bey daha büyük bir oy patlamasıyla tekrar başkan olacaklar.
Yanıtla (10) (4)Belki de İmamoğlu'nun rakibinin Cumhurbaşkanı olduğunu söylemesi bunun ifadesi. Ne yapılırsa yapılsın her şeyin sonucunun Cumhurbaşkanına çıkması. Adaylar içerisinde belki en uygunu Kurum'du, fakat o bile adaylığı açıklandığında nasıl sevindi. Çünkü hak etmeden bu makama getirildiğini biliyordu.
Yanıtla (6) (2)Kurum, kagithaneye, kagittepe derse isi zor
Yanıtla (5) (0)Siz kavgacı istiyorsunuz.İş yapmaya çalışmak nezamandan beri siyasetin gerisinde kaldı?Size polemikçi,fırıldak lazım.Hadi ordan.
Yanıtla (4) (15)Reisten sonra akp nin varlığı sürecekmi?
Yanıtla (4) (0)Ülkemizde her kesimden oy alabilen hiç bir parti, karizmatik liderinin ölümünden veya popülaritesini kaybetmesinden sonra, uzun süre aktif varlığını sürdüremedi.
Yanıtla (5) (0)Endişeye mahal yok Yıldıray bey; rahmetli Noksani’den iki mısra geldi aklıma, “İnsanı sırt üstü yere vuran var/ Gece karıncayı yerde gören var.” der. Var mı var, kim olduğunu dememe gerek var mı?. Bana göre yok, lakin başkasına hatırlatmak lazım, o anlattığınız dönemleri gördüm, bile bile söylenen yalanları dinledim , şimdiki gibi korkutma sindirme hamleleri nutukları dinledim de netice ne oldu?. Hani neredeler ?. Hayatta dürüst olmak doğruyu ikrar etmek esastır.!!!
Yanıtla (5) (0)Güzel bir tespit. Siyasî bir partinin siyasetten uzaklaşmasında sakınca yok bence çünkü her ne kadar siyaseten geliyorsanız da bulundugunuz yere hizmet etme, refahı artirma vaadi ile geliyorsunuz. Refah içinde hizmete, hizmet içinde adalete, adalet içinde eşitliğe, tarafsızlığa ihtiyaç var.
Yanıtla (2) (1)Ergün Turan bey (tanıyanlar bilir) istanbul için en uygun aday ve büyük bir şanstı. Kaçtı, yazık oldu.
Şahsın tek endeks olduğu siyasette seviyesizliğin yaygınlaşması tabiidir. Sadece 1 inin çıkarının düşünüldüğü yerde diğer her şeyin itibar kaybetmesi kaçınılmazdır. O
Yanıtla (2) (0)"Bir siyasi parti için siyasetsizlikten daha büyük tehlike olabilir mi?" O parti şahıs partisi ise olur. Erdoğan'dan sonra AKP'nin yeri siyasi parti çöplüğü; aynen Demirel'in AP'si, Özal'ın ANAP'ı gibi. Erdoğan da haris halefleri gibi yerine bir siyasetçi yetiştirmeyi isteyemez; koltuğa yapışık, kendine aşık çünkü. Bu zihniyetteki insanların en korktuğu şey, yetenektir. Devletin liyakatsizler ordusuna teslim edilmesinin başka bir izahı var mı?
Yanıtla (10) (1)Hepsinin yerine siyaseti Reis-i Cumhur yapıyor.Hem de hiç yapılmaması gereken makamdan.
Yanıtla (16) (3)Avrupa’da ve Fransa’da siyaset var, bu yüzden demokrasi var. Bizde siyaset var ama yok. Çünkü bizde siyaset rant kavgasından öteye gitmiyor. Problemleri çözmek için yapılmıyor. Kör ideolojiler çerçevesinde cemaatler arası rekabet çerçevesinde siyaset yapıldığı için de değişim olmuyor. Siyaset kilitlenmiş durumda. Bu kördüğümü çözecek bir değişim gerekiyor.
Yanıtla (7) (1)İstanbul depremi üzerine yoğunlaşmak ve bu konuda proje üretmek çok güzel şey. Diyelim ki depremi 1 saat önce farkeden bir cihaz buldunuz. Alarm zilleri çalıyor bütün İstanbul da. Sizce kaç kişi hayatını kaybeder? Sadece bu senaryoya göre bile bir acil durum eylem planı var mıdır?
Yanıtla (10) (3)Deprem ne alaka sayın Tayyari, hasta falan mı oldunuz ayağınızın altı falan mı kayıyor
Yanıtla (2) (11)Keşke seçmenler olarak, iş yapan, çalmayan, nepotizmden uzak duran, sadece işini yapan öyle sıradan, mütevazi yöneticileri seçebilmeyi becerebilseydik, Türkiye akar giderdi ama bağnaz ben hep bir kurtarıcı
Yanıtla (6) (1)Ogur, 6 Ocak tarihli, Kutuplaştırarak İstanbul kazanılabilir mi? baslikli yazisinda, CHP’nin ülkeyi kutuplatirdigini iddia ediyordu. Bu yazisinda ise sunlari söylüyor: "AK Parti, uzun bir süredir artık devletle iç içe geçmiş bir parti. Valiler, bürokratlar, emniyet müdürleri hatta Genelkurmay Başkanları siyasileşti. Özgürce siyaset yapma, konuşma tekeli sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’da" Peki, bu durumda ülkeyi nasil CHP kutuplastiriyor? Bu ne yaman celiski, sevgili Ogur?
Yanıtla (22) (5)Her seferinde böyle ilginç mevzuları nereden buluyorsun hayret! Bence Yıldıray Oğur diye bir kişi yok. AI olabilir.
Yanıtla (2) (1)Sadece "İstanbul Muradına Erecek" sloganı Erdoğan'ın hoşuna gittiği için aday yapılmış olabilir. Erdoğan sever öyle şeyleri. Karşı cephenin dağıldığını görünce nasıl olsa kimi aday göstersem kazanacak demiştir. Fatih Belediye başkanı ilçesinde çok güzel işler yaptı. Ama o kafasına uymayan şeylere hayır diyebilen bir adam. Erdoğan sevmez öyle kişileri.
Yanıtla (9) (3)GÜNAYDIN İSTANBULA ŞEHREMİNİ olarak yüzü gülmez halkla ilişkisi olmayan istediğigibi yönlendirebileceği birisin aday gösterdi çünkü eğer seçilirse kendisi yönetmeye devam edecek İSTANBUL ŞEHREMİNİ ismen olacak bunu PROPGANDA DA göreceğiz kendisi bizzat hergün dolaşacak ne yazıkki elide belediye yok HAZIR KITALARI zor taşır İMAMOĞLU YİNE KAZANIR EFENDİM
Yanıtla (7) (3)Aman Allahım fransa başbakanı lut kavmindenmiş, işté fransanin sonu
Yanıtla (4) (4)Çok lafı dulandirmaya gerek yok nasılsanız öyle yönetilirsiniz... rahmetli topbaş Çok iyi bir başkandı şuana kadar gelenlerde hala onun ekmeğini yiyorlar projelerini uyguluyorlar
Yanıtla (2) (7)Harika bir analiz . Kısacası tek adam sistemi geleceği yok eder ve beyin tıkanmasına sebep olur .
Yanıtla (10) (0)Erdoğan´a talimatları uygulayacak emir eri lazım. Ganimetin paylaşılmasına dayalı ekonomilerde bu tür rolleri üstlenecek kişilerin „profili daha düşük olacak.“ Biatçılık, güçlü başbakanın iyi sonuçlar doğurmadığı gerekcesiyle başladı, her alana yayıldı. Murat Kurum´da bağımsız hareket edemeyeceğine göre, liderlik vasfı olmayan birine oy verilmez.
Yanıtla (12) (1)Hepsi. MÂRUT laştı,,,,,
Yanıtla (1) (0)Nehiri geçerken aşırı su içti.
Takdire şayan..Yokluktan sefaletten gelerek.. Olası rakiplerini birer birer ezerek yok ederek..Tek adam olmak büyük bir başarı..Abdullah Gül'ü köşesine çekilmeye mecbur etti. Davutoğlu'nu seçim kazandıran başbakanı belediye başkanlarını yargısız görevden aldı. Önüne geçecek parlayacak hiçbir olası rakiplere. Aman vermiyor. Belki de ülkeyi düze çıkaracak.Merkez Bankası başkanı ve Maliye bakanını faiz artırdı diye bir anda Nass var Nass var diye görevden alarak NERON gibi ülkenin yanışını izledi..
Yanıtla (26) (2)Proje adamı olmak değil proje uygulayabilmek önemli. Mani hastalarının önemli özelliği bol bol proje uretmeleridir. Ama kelebek gibi oradan oraya konmaktan hiç bir projenin üstünde duramazlar. Son yıllarda iktidar hep vaad ediyor. Icraat yok. Kurumun en önemli kariyeri toki. Depreme karşı güya. Aday olduğu gün tokizedeler karizmaya ilk çentiği attılar... proje bol olabilir. Icraat olmayınca...
Yanıtla (21) (3)Kazanır.Şöyleki; kendisi inşaat mühendisi. Deprem dalgalarını durduracak cihaz üzerinde çalışıyor. Bu konuda epey yol aldığı ifade edilir ve cihaz TV lerde tanıtılırsa ve de Amerikalıların cihazın peşinde olduğu açıklanırsa seçilir. Hergün cumhurbaşkanımız ,kendisi ile gurur duyduğunu ifade ederse garanti olur.
Yanıtla (9) (18)