Çanlar, kaçanlar ve koçanlar

Bir refiqimiz, güncelin etkisiyle ‚Aaah, ner’de o eski bayramlar?‘ moduna girmiş. Malum,futboldaki maç sonrası maç öncesidir‘ fehvasınca, bayramdan yeni çıkdık ama önümüz yine bayram... Efendim, eskiden bayramlar haqıyqaten bayrama benzermiş filan… Türkiye’de böyle düşünenlerin sayısı epeyi yüksek olduğundan kısaca mülahazatımı taqdim edeyim dedim:

Bu hasret sadece bizlere mahsus değildir. Çağımıza has bir eğilim de değildir.

20 yıl kadar muqaddem arkeologlar tarafından Kırallar Vadisi’nde bulunan ve karbon analizleriyle bundan yaklaşık 3.600 sene öncesine aid olduğu belirlenen bir papirüsde bir zat‚ artık dünyanın pek bir bozulduundan şikayetle işte çokdandır gençler yaşlılara saygı göstermez oldu, (mealen!) eski enginarların tadı da yenilerinde yok etc. diyerekden küskünlüğünü dile getiriyordu; gazetelerde okuyunca gülmemi tutamamışdım.

***

Bu vesileyle şey’edeyim ki şayet tutamadığınız yalnızca tebessümünüz ise bunda şayan-ı endişe bir durum yokdur. Vaqta ki bu tutamama illeti diğer hususiyetlerinize ve bahusus pantalonlarınıza da sirayet eder, işte o an tehlike çanları çan-çuna başlamış sayılır.

(Çanlar Kimin İçin Çalınıyor? Ernest Hemingway... Elinin körü... Biraz bekle; kimin için çalındığını anlarsın!.. En geç tabutunun üzerine ilk kürek toprak atılınca…)

Lakin mes’elenin benim zaviyemden ve bugünlük künhü bu değil (künh, arabca isim, bir şeyin özü, esası... Qamus-u Yağmur Bey, cild 9, sahife 4567)):

Mes’elenin künhü, bu zevzekliğin, ki başka da bir şey değildir, son 20 yıldır gitgide yoğunluk kazanmağa başlamış olması. Peki, daha önceleri yok muydu?

Olmaz mı? Daha beş-altı satır yukarıda, daha 3.600 sene önce bile aynı muhabbetin ve vıdı-vıdıların, temelde aynı kalıp belki ayrıntılar biraz farklı olmak üzere, yine varid olduğuna değinmişdim.

Bu iş, emin olunuz ki, Sümerlerde de aman aman farklı değildi. Ne var ki, farz-ı muhal Sümerler yoldan geçen birinin peştemalı üzerine dedikodu ediyor idiyseler Sümerbanklılar da ne bileyim ayakkabısını dillerine sakız eyliyorlardır. Ama neticeten çiğnenen nesne son tahlilde hep aynı köseledir. Siz köseleyle geviş getirmeğe fit iseniz, Sümerli yahut Sümerbanklı olmuşsunuz hiç farketmez.

Bakınız, son senelerde dilimize peleseng etdiğimiz şu ‚Aaaah, o eski bayramlar!‘ hikayesi de aslında yine Batı’dan idhal etdiğimiz bir moda akımından gayrı bir şey değildir.

***

Orada, ut Yağmur Bey sic festi ante et post Christum natum, olsun başka hangi cehennemde olursa olsun hep aynı teranedir: Aaaah, nerede o eski Noeller, Paskalyalar?

Eski bayramlarmış!

Eskiden evinizde televizyon/telefon/telesekreter mi vardı, behey aklıevveller?

Teldolabı olan, telezzüc ve telezzüz edilirdi... Teldolabı olmayana kız vermezlerdi... Buldunuz da bunuyorsunuz!

Kaldı ki eskiden Batı mukallidliği dahi bize ancak taqriben 100 yıl sonra (b)ulaşırdı.

1789 Fransız İhtilal-i Kebiri... 1876 Birinci Meşrutiyet… Bugün öyle mi ya?

Dikkat buy’rulsun, please:

Büyük (!) Britanya şeyden çıkıyor, Avrupa altüst... Bizim milli derdimiz ne?

Ya bu yüzden İskoçya bağımsızlığını ilan ederse?

Bence burada Türkiye’nin behemehal arabulucu olarak devreye girmesi elzemdir.

Murahhas olarak da Abdullan Öcalan yollanabilir... „Envoyé’ Extraordinaire et ple’nipotanciaire“ olarakdan, ayıbdır söylemesi… Ji berk u siyaset...

YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum