Trabzonspor sezonu kapattı
Öncelikle belirtmek ve hakkını teslim etmek gerek; başkan Ertuğrul Doğan ve yönetimi, tarihi bir ödeme yaparak henüz hiçbir kulübün başaramadığı, banka konsorsiyum borçlarını kapattı ve bu prangadan Trabzonspor’u kurtarmayı başardı.
Kısaca kulüp gelirlerinin yarıdan fazlasını temliklerle yutan ve yıllık 600-700 milyon ₺ faiz ödemesi yükümlülüğü anlamına gelen bu borç ödemesi, birkaç şampiyonluk getirisine bedel bir başarı bize göre.
Üstelik sayın Ertuğrul Doğan sermaye artırımından elde edilen bu geliri rakipleri olan Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş gibi sanki hiç borçları yokmuşçasına 15-20 milyon euroluk yıldız futbolcu transferlerine harcamak yerine, kulübün uzun yıllar boyu birikmiş borçlarını azaltmayı tercih etti.
Popüler olmak yerine sorumluluk ve aidiyeti tercih eden bu seçimi ayrıca takdir etmek lazım.
———- ———-
Ancak Trabzonspor için yeşil sahalarda bu üst düzey ekonomik başarının tam tersi bir durum söz konusu.
Trabzonspor , işin ironik tarafı henüz namağlup olmasına da rağmen, oynadığı 7 maçın 6 sında berabere kalarak kaybettiği 12 puandan sonra, lig lideri G.Saray’ın tam 13 puan gerisinde kaldı. Daha da vahimi oynadığı futbol, herhangi bir iddia için dahi hiçbir ışık vermemekte.
A. Ağaoğlu’nun şampiyonluk sonrası adeta “naylon leğen transferi saldırısı” ile 6 ayda şampiyonluktan dibe indirdiği takımı, önceki sezon ligin bitimine yakın teslim alan ve geçen sezona N. Bjelica ile başlayan Trabzonspor yönetimi, şampiyonluk iddiasını yaklaşık yine ligin ilk 10 haftası gibi kaybetmiş, Bjelica’nın yerine göreve gelen Abdullah Avcı hedefi lig üçüncülüğü ve Türkiye Kupası olarak belirlemişti.
Ligi 3. bitiren Trabzonspor, kupa finalinde Beşiktaş’a kaybederken zirveden de 30 puandan fazla fark yiyordu.
Bu sezona yine şampiyonluk iddiası ile başlayan ve tam 13 transfer yapan Trabzonspor, bu 13 transfere rağmen sahada son derece vasat, sıradan bir görüntü arz etmekte.
Zaten sezona Avrupa Kupalarına veda ederek başlayan Trabzonspor’da, bu durumu bir fırsata dönüştürerek “oluşturduğu dedikodu metaforu ile “ teknik adam değişikliğini organize eden ve yönetime bu emrivakisini en sonunda kabul ettiren ve kulübün üzerinden elini bir an olsun çekmeyen yerleşik Trabzon Yobazlığı, öteden beri hiç sevmediği teknik direktörü gönderip yerine Ş. Güneş’in işbaşı yapmasını sağladı.
Ancak 6 hafta ya da yaklaşık 40 güne yakındır takımın başında olan Şenol Güneş’in Trabzonspor’u, son oynadığı Hatayspor maçında,
Trabzonspor’un E. Bardhi yüzünden kazanamadığı ilk ve rövanşında direklere takıldığı 120 dakikalık St. Gallen maçlarındaki Trabzonspor’un dahi çok gerisinde göründü.
Sadece 18. sıradaki Hatayspor’a değil, henüz galibiyetleri olmayan ve ligin sondan 3. ve 4. sıralarındaki Kayserispor ve Gaziantepspor takımları karşısında da ecel terleri döktü Trabzonspor ve galip gelmekten daha çok mağlubiyetten kurtulan taraf oldu.
Bardhi demişken, Hatay maçının da yıldızıydı yine. Tıpkı St.Gallen ve Beşiktaş kupa maçları ve daha birçok maçta olduğu gibi.
Boş kaleye bilmem kaçıncı kez topu yuvarlayamayan acziyet ve zavallılık sembolü futbolcu. Yönetimin hedeflerini ıskalamasında bu oyuncunun tek başına katkısı çok büyük. Tabi negatif olarak.
Yönetim bu oyuncuyu “yetersizlik ve takıma anormal derecede zarar verme” nedeni ile kadro dışı bırakmalı.
Yıllardır Trabzonspor’u söğüşleyen Balkan lobisinin “naylon leğenci” menajerlerinin Trabzonspor’a son kazığı.
Ve bir tavsiye; E. Bardhi’ yi Trabzonspor’a öneren, alan, Trabzonspor’a layık gören kim varsa bir daha Trabzonspor’da transfer işlerine karışmamalı.
SORUN TEKNİK DİREKTÖR DEĞİLDİ
Ş. Güneş göreve geldiğinde oluşturulan hava Süpermen filmlerini andırıyordu. Ancak Trabzon’a bırakın Süpermen’i, bizim ulusal kahramanlarımızdan Gazman dahil henüz gelen giden olmadı.
Şampiyon olduğu yıldan beri 3 yıldır oyunu kendi yarı alanında kuran ve kadro şekillenmesini yani transferlerini de bu felsefe üzerine yapmış olan Trabzonspor kadrosunu, hoca kendi sisteminde oynatmaya, öne taşımaya çalışmakta.
Oysa mevcut takımın yapısının bu oyunu çıkarması mümkün değil.
Beşiktaş’ta Quaresma, Talisca, M. Gomez, Sosa ve Atiba gibi oyuncularla hücum oynayabilen Ş.Güneş benzer performansı Bardhi, Cihan Çanak, Draguş ya da Ozan gibi futbolcularla alamayınca bu kez takıma yükleme yapmaya başladı.
Bu sefer de takım revire döndü. Şu anda Trabzonspor’da bir çoğu antrenman kaynaklı olmak üzere 11 sakat futbolcu mevcut.
Hocanın göreve başlamadan önce zannedildiğinin aksine Trabzonspor’un maçlarını pek izlemediği, takımın eski oyunu hakkında ve özellikle futbolcular hakkında sağlıklı bilgi sahibi olmadığı aşikar ki 6 haftadır oyuncuların durumları hakkında şaşkınlık beyanları vermekte.
Ve “bu kadro benim düşündüğüm oyunu çıkaramaz” gerçekçiliğinin henüz farkında değil gibi.
Trabzonspor sezon başında da kısır bir görüntü verirken, ön tarafa göre daha dengeli gözüken savunmanın da artık ayarı bozuldu.
Trabzonspor ligin sondan 2,3 ve 4. takımlarına ,hadi hücumu ve galibiyeti bir kenara bırakın, kalesinde bu kadar pozisyon vermemeli.
Allah’tan Uğurcan kariyer sezonlarından birini yaşamakta. Yoksa Trabzonspor’un şu an sahip olduğu 9 puan da bundan çok daha az olabilirdi.
———— ———-
Hemen her konuya nepotist yaklaşan ve “istihdam ve rant odaklı” düşünen yerleşiklerin , teknik adam değişikliği konusunda da tutumu çok farklı değil di aslında. Kulübün performansının düşüklüğü bu kesim için bir fırsattı. Şampiyonluk ve kupaların gerektirdiği takdir hissini, müdahale ve teşebbüs fırsatı oluşturabilen saha içi başarısızlığa yeğleyecekleri çok açık.
Ancak bu fatura “iyi niyetli” olduğundan şüphe duymadığımız sayın Ertuğrul Doğan’ın önüne konacak ne yazık ki.
Açıkçası sayın başkan iki buçuk ay sonra aynı kedimlerce “iyi işler yaptın ama 3 teknik adamda da başarısız oldun” suçlaması ile karşı karşıya kalabilir.
İşin tuhaf yanı , her hafta yeşil sahalarda görücüye çıkan futbol takımlarında, ekonomik durum ve ekonomik başarılar çok az bir kitlenin ilgi ve takip alanına girer. Hatta olağanüstü ekonomik katkılara rağmen” göreviydi, o da reklamını yaptı” gibi yılışık ve kifayetsizlik dolu ithamlar ilâve edilir.
Kamuoyunun % 99 a yakın bir kesimi saha sonuçları ve aldığınız kupalara bakar.
150 yıllık futbol literatüründe hiçbir kulüp başkanı “üç yıl üst üste takımı borçsuz yönetti” diye anılmamıştır. Ancak ekonomisini perişan ettiği halde aldığı kupalarla anılan “kahraman” başkanlar çoktur.
Sayın Ertuğrul Doğan, “Trabzonspor’u borçsuz bir kulüp” yapma hedefine devam etmek istiyorsa,saha içine daha çok odaklanmalı ve saha içinin kontrolünü elden bırakmamalıdır.
Zaten kulübün ekonomisi “saha içinde güçlü, başarılı, kupalar kazanan ve bunu tekrarlayabilen” bir takım için önemlidir. Yoksa kulüpler birer banka değildir. Para kazanmak ve kâr etmek zorunda hiç değildir.
Kulüpler, şampiyonluklar ve kupalar kazanmak için kurulmuştur.
Trabzonspor, 8. hafta itibari ile bırakın şampiyonluğu “ligin ilk üç sırasına bile giremez” yorumuna mazhar olmakta, tv ekranlarında.
Başkan bu duruma, kulüp içinde bir şekilde müdahil olmalı.
Tabii saha içini fırsat bilip, kollayanlarca yeni emrivakiler ile karşılaşmak istemiyorsa.