Şenol Güneş istifa!
Trabzonspor’a , tüm istikrar arayışlarına rağmen yine, yeniden ve bir kez daha “‘Büyük Trabzon Yobazlığı” tarafından aleni bir darbe yapıldı.
Bir önceki yönetimin ağırlıklı finans yükünü çeken ve yaklaşık bir buçuk yıldır da başkan olarak “kulübü ekonomik olarak normale taşıma adına “ çaba sarfeden başkan Ertuğrul Doğan, tüm istikrar çabalarına rağmen bu kez en yakınındaki yöneticilerin de dahli ile, yaklaşık bir yıldan beri çaba gösterdiği “yeniden şampiyonluğa oynayabilecek kapasitede takım yapma” projesinin son aşamasında tabiri caizse sırtından vuruldu.
Halkın takımı olan Trabzonspor’un ürettiği bütün pozitif değer ve üretimleri, yaklaşık 40 yıldır “babasının çiftliği modunda “ sahiplenen yerleşik yobazlık, nefret ettiği istikrar ortamını bir kez daha kaosa, bilinmezliğe ve sirkülasyona çevirmeyi başardı.
Yerleşik yobazlık, aslında Trabzonspor’un saha sonuçları ve şampiyon olabilitesi ile pek ilgili değildir. Lokasyon olarak Trabzonspor’un yeni stadyumuna dahi pek uğramadıkları gibi 38 yıl sonra şampiyon olduğunda da, taraftarlar sevinç gözyaşı dökerken onlar da bir kenarda bu şampiyonluğun, hâla nimetlerini yedikleri 40 yıl önceki şampiyonluklara olan gölge etkisini ve bu şampiyonluğun yeni kahramanlar üretebileceği endişesini yaşamaktaydılar.
Nitekim 38 yıl sonra şampiyon olan hocaya “ sen bu kulübü şampiyon yapmadın, bu kulüp seni şampiyon yaptı” gibi “akla ziyan bir lakırdı ürettiler.
Üstelik” madem kulüp istediği teknik adamı şampiyon yapabiliyordu, şampiyonluksuz geçen 38 yılda çalışan onlarca teknik direktörü neden şampiyon yapmadı” sorusu nedense aklına bir türlü gelemeyen bir sürü mantık fakiri de bu iddiayı satın aldı.
Saçma sapan ama “havalı bir lakırdı” idi zira.
Ve “kurnaz” bir aklın ürünüydü.
Büyük yobazlık da buradan yürüdü. Kendisine rağmen şampiyon olunduğunu herkesin gayet iyi bildiği ve takıma naylon leğen doldurması ile ünlü zamanın başkanının, şampiyonluğu fırsat bilerek yaptığı yeni bir naylon leğen kampanyası yüzünden takım pozisyonunu kaybetti.
Şampiyonluğun nimetini ilk fırsatta çevirdiği kampanyada artık leğen paralarını bile ödeyemeyen zamanın başkanı ,şampiyon takımı tam bir naylon leğen enkazına çevirdi ve usulca tüydü.
Yobazlık, burada da ustaca bir manevra ile devreye girdi . Bu reel durumu örtbas etmek için yeni bir “cambaza bak” sloganı üretti; “ yan pas, geri pas”.
Yobazlığın ne idealist başkana ne de şampiyon teknik direktöre tahammülü vardı.
M.Hamsik klasından naylon leğen mezarlığına döndürülmüş takımı tamamen ele geçirmek için “yan pas, geri pas” sloganlı yoğun bir tantanayı, daha önce de yaptıkları gibi sosyal medyada da dolaşıma soktular.
İzmaritçi menacerler diye bilinen naylon leğen tüccarlarını da tam tekmil devreye soktular.
Öte yandan başkanın denenmiş, başarılı olmuş, Trabzon’a da entegre olmuş ama “maliyeti yüksek,pahalı” santrafor alma planı vardı.
Şartlar zorluydu ve zaman sorunu vardı.
Yobazlar için bu bulunmaz fırsattı.
“Besleme medya da” devreye girdi.
Gol atamayan hatta topu direkten dönen takım için de ifade hep aynıydı; yan pas, geri pas.
Yine bir aklı evvel çıkıp da ŞL şampiyonu Real Madrid’ de yan pas geri pas yapıyor diyemedi.
Dediyse de duyulmadı.
Velhasıl-ı kelam, bir boynuz darbesi ile üçünü beşini öldürebilecek kudrette olan boğanın, sırtlanların onu önce yalnız bırakıp sonra da ufak ufak ısırıklarla yere indirip öldürme stratejisine bir kez daha şahit olduk.
Tabiki faturayı özellikle Galatasaray,Beşiktaş ve Fenerbahçe derbi maçları sonrası çekeceği acı ile Trabzonspor taraftarları ödeyecek.
Yine yüzünü bordo-maviye boyamış, formalarını giyip günlerce önceden derbi maçın havasına girmiş çocukların gözyaşları akacak. Kimisi odasına kaçıp orada ağlayacak.
Yobazlar malum yerlerinde oturup içeceklerini içip, sigaralarını tüttürecekler.
Sosyal medyaya kapılma seviyesi zekanın, sorgulamamanın ve istikrara sahip çıkamamanın bir bedeli var şüphesiz.
Ve ödenecek kuşkusuz.
Yerleşik yobazlık bu faturayı 40 yıldır taraftarın önüne koyuyor ve bir şekilde ustaca tahsil ediyor.
ŞENOL GÜNEŞ
Bu arada yobazlığın daimi, değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez teknik direktörü Sayın Şenol Güneş’ tir.
Çünkü Ş. Güneş hoca olunca altyapı numaracıları, naylon leğen tüccarları, izmaritçi menacerler, kulübü kendi kontrol edebilecekleri bütçelere indirgeyip “yemekhanede yemek yiyerek ya da yerel medyaya mülakat vererek zaman geçirmeyi” yöneticilik zannedenler kulüpte cirit atabilirler.
Çünkü hoca çok etliye sütlüye bakmaz, en fazla kadro ile bir şeyler yapmaya çalışır. Herkesin, özellikle de yerleşik yobazlığın çok işine gelir tabi bu durum.
Bu arada faturanın çoğunu, mevcut darbeyi yapmak için Fatih Tekke diye önlerine konan havuçla kandırılan genç taraftar ödeyecek.
Fatih Tekke’nin bu kulüpte istihdam edilmesine, yerleşik yobazlığın kolay kolay izin vermeyeceğini nereden bilsin , sosyal medya kurbanı zavallı gençler.
Ancak ilerleyen yıllarda “ her farkında olamadıklarının bir bedeli olduğunu “ hayat öğretecek zaten.
Bu eziyet, yobazlığın koca kulübü oyuncak gibi evirip çevirmesi kırılmadığı sürece kısırdöngü olarak devam edecek.
Gidişat, klasik yani.
Geriye dön marş, marş.
Dolayısı ile bizden de kendilerine, kolaylık amaçlı olarak yakın zamanda sıkça kullanacakları slogan için şimdiden bir sufle;
“Şenol Güneş istifa!”