Trump kendi adına coin çıkardı: Küresel kripto dönüşümü geliyor

Seçim kampanyası süresince ve Trump’ın başkan seçilmesinden sonra, ABD’de gerek finansal çevrelerde gerek devlet düzeyinde, kripto varlıklara yönelik radikal bir anlayış ve politika değişikliğine gidildiğini gösteren gelişmeler yaşandı.

Bitcoin, 2009’da piyasaya sürüldüğü tarihten bu yana, kişilerce merkeziyetsiz ve özgür bir finansal sistem olarak benimsendi ve dünya ölçeğinde geniş bir yaygınlığa kavuştu. Günümüzde tüm dünyada Bitcoin sahibi olanların sayısı yaklaşık 130 milyona, kripto para hesabı olanların sayısı ise 560 milyona ulaşmış bulunuyor.

Buna karşılık Bitcoin ve kripto paralar, başlangıçtan beri devletler tarafından genellikle kara para aklama ve yasa dışı faaliyetlere zemin oluşturabilecekleri gerekçesiyle temkinli karşılandı, hatta bir çok ülkede yasaklama ve engellere maruz kaldı.

Geçmişte kripto paralar hakkında oldukça eleştirel bir tutum sergileyen Trump, 2019’da yaptığı bir açıklamada Bitcoin ve diğer kripto varlıkların “para” niteliği taşımadıklarını, değerlerinin oldukça oynak olduğunu ve yasa dışı faaliyetleri kolaylaştırabileceklerini ifade etmişti. Ayrıca, Amerikan dolarının küresel finans sistemi üzerindeki liderliğini vurgulayarak kripto paraları Dolara karşı bir tehdit olarak gördüğünü belirtmişti.

O tarihten bugüne kadar geçen süre içinde, Trump, kripto paralara karşı mesafeli yaklaşımını değiştirerek destekleyici bir tutum takındığı gibi, daha da ileri giderek dünyada bir ilki gerçekleştirdi ve bir devlet başkanı olarak kendi adına TRUMP adlı bir “meme” coin çıkardı.

Burada değerlendirilmesi gereken üç önemli nokta var:
-Trump’ın kripto varlıklara karşı böyle temel bir yaklaşım değişikliğine neden gittiği,
-Kendi adına bir coin çıkarması ve bunun etkileri,
-ABD’nin kriptoya ilişkin tutum ve politika değişikliğinin küresel finans sistemi ve diğer ülkeler açısından ne anlama geldiği…

Trump’ın bu konuda esaslı bir fikir değişikliğine gitmesinde, Doların dünya finansal sisteminde sarsılmaya başlayan hakimiyeti, ABD ekonomisinin uzunca süredir karşı karşıya olduğu finansal kriz ve ülkenin ulusal borç miktarının 2024 sonu itibariyle 33 trilyon Dolar gibi rekor bir seviyeyeye ulaşması önemli ölçüde belirleyici olmuştur.

ABD’nin borcunun milli gelirinin %120 oranına kadar yükselmesinin en önemli nedeni, FED’in özellikle 2008 ve 2020 krizleri sırasında, piyasaya trilyonlarca Dolar sürerek likidite sağlamak suretiyle ekonomik çöküşlerin önüne geçme çabasıdır. Bu çözüm, kısa vadede piyasaları rahatlatmış olsa da, uzun vadede enflasyonist baskılar oluşturmuş ve Doların değerini aşındırmıştır.

Tam da bu noktada Trump, değeri her geçen gün artan Bitcoin’in sınırlı bir parasal varlık olduğunu ve altın gibi stratejik bir rezerv olarak değerlendirilebileceğini görmüştür.

Bu çerçevede, ABD’nin ulusal Bitcoin rezervi oluşturmasının, hem ülkenin ekonomik bağımsızlığını artıracağını, hem de astronomik düzeyde artan borç stokunun azaltılmasında ve çevrilmesinde önemli bir destek sağlayacağını fark etmiştir.

ABD, uluslararası para sisteminin başlıca değer ölçüsü olan Doları kâğıt ve mürekkep fiyatına mal ediyor olsa da, sınırsız para basarak borçlarını finanse etme yoluna gitmesi; hem ülkenin “büyüyen dış borç-artan enflasyon” sarmalına kapılmasına yol açmakta, hem de küresel ekonomik istikrarı olumsuz etkilemektedir.

Ekonomik istikrarı sağlamada arzı sınırlı kripto varlıklara ulusal öncelik tanınması stratejisine göre, altın stokunun yanı sıra oluşturulacak bir Bitcoin rezervi, ülkenin dış borçlarını azaltmanın yanında, geleneksel finansal sisteminin baskısını hafifletecek ve Doları dış şoklara karşı daha dayanıklı ve güvenilir hale getirecektir.

Trump, bu çerçevede, seçim öncesinde ABD’yi “dünyanın kripto başkenti” yapmayı vaad etmiş ve kripto sektörünün önündeki engelleri kaldırmak için somut adımlar atacağını ifade etmişti.

Göreve başladıktan hemen sonra, kripto varlıklarla ilgili temel stratejileri belirlemek üzere bir “Kripto Görev Gücü” oluşturarak bu konuda ilk somut adımları attı.

Trump’ın kripto paralara yönelik açık desteği ve bu kapsamda yürürlüğe koymayı planladığı politikalar, esasen ABD’nin küresel kripto liderliğini üstlenmesini sağlama ve ülkeyi kripto ve “blockchain” inovasyonunun merkezi haline getirme amacını taşıyor.

Trump’ın kendi adına bir coin çıkarması, olumlu ve olumsuz değerlendirilebilecek yönlere sahip:

-Bir devlet başkanının seçim kazancını fırsat bilip getireceği büyük servetin iştahına kapılarak kripto para çıkarması, özü itibariyle hayli tartışmalı bir konu.

Sistemin işleyişini etkileyebilme gücü ve kapasitesi olan ve çıkar çatışmalarında tarafsız olması gereken bir devlet yetkilisinin, kripto para çıkararak bir oyuncu sıfatıyla piyasaya girmesinin etik açıdan sorunlu bir durum olduğu konusunda şüphe yok.

Meslekten bir emlakçı olması dolayısıyla, paranın kokusunu iyi alabilen ve rant üzerinden servet edinmede mahir olan Trump’ın, seçilmesinin getirdiği rüzgarla yemin töreni öncesi deyim yerindeyse “voleyi vurmak” üzere kendi adıyla “coin” çıkarması ticari açıdan akıllıca bir girişim.

Nitekim coin, piyasaya çıktığı andan itibaren borsalarda büyük bir çekim gücü oluşturmuş, mevcut likiditeyi büyük ölçüde sömürerek ilk 24 saat içinde 15 milyar Dolar gibi muazzam bir piyasa değerine kavuşmuştur.

-Diğer taraftan, dünya ekonomisinin bir numaralı gücü olan ve kısa bir süre öncesine kadar kriptoyu yasaklaması konuşulan bir ülkede, devlet başkanının kendi adına kripto para çıkarması; devletler ve hükümetler düzeyinde kripto paralara yönelik mesafeli ya da yasaklayıcı tavrın değişeceğini göstermesi bakımından çığır açıcı (ve kripto yanlıları nezdinde olumlu) bir gelişmedir.

Trump’ın kripto varlıklara yönelik bu yeni yaklaşımı ve kendi adına kripto para çıkarması; yalnızca ABD’nin finansal sistemini değil, aynı zamanda küresel ekonomik dengeleri de dönüştürebilecek bir güce sahip.

Bitcoin’in sabit arzı ve değer saklama özelliği, tüm ülke ekonomileri için “altına” benzer bir rezerv kaynağı olarak değerlendirilme ve dolayısıyla güvenli bir liman olma potansiyeli sağlıyor. Bu gerçek, erken dönemde oluşturduğu Bitcoin rezerviyle önemli bir tasarruf sağlayan El Salvador’dan sonra, giderek daha fazla ülkenin dikkatini çekmektedir.

Geleneksel finans sistemlerinin merkeziyetsiz yapılara evrilmesini hedefleyen “blokzincir” teknolojisi esaslı bir model, küresel ekonominin geleceği açısından büyük önem taşımakta; dünya genelinde ticaret, bankacılık ve yatırım süreçlerinde hız, tasarruf ve güvenilirlik sağlama yönünde önemli fırsatlar sunmaktadır.

Daha önce kripto varlıkları yasaklamayı veya kısıtlamayı planlayan birçok ülke, ABD’nin bu dönüşümünden etkilenerek kripto varlıklara yönelik olumlu politikalar benimsemek durumunda kalacaklardır.

Bu, dünya ölçeğinde kripto varlıklara yönelik tereddütlerin dağılacağını ve artık kripto paraların kaçınılmaz bir değişim, ödeme ve tasarruf aracı olarak finansal piyasalarda yerini alacağını gösteriyor.

YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum