Milletimizin canı inşaat lobisine feda olsun!

Bolu Kartalkaya’daki otel yangınında 79 vatandaşımız hayatını kaybetti. Şimdi hep birlikte yüreğimizi yakan bu ateşin ardından acılı cümleler kuruyoruz, yas tutuyoruz.

Ama kaderimiz hiç değişmiyor, ormanlarımız yanıyor söndürme uçuklarımız olmadığı için felaketi günlerce seyrediyoruz. 11 ilimizde büyük bir deprem felaketine maruz kalıyoruz, insanlarımız aylarca yıllarca yaralarını sarmak için uğraşıyor.

Normal ülkelerde bu tür felaketlerin mutlaka bir sorumlusu olur ve hesap verirler. Ancak bizim ülkemizde kurumların hiçbirinin bir sahibi yoktur, dolayısıyla sorumlusu da yoktur.

Mesela, “Neden yangın uçaklarımız yok” sorusunu sormak abesle iştigaldir. Çünkü Cumhurbaşkanı talimat vermeden uçak alınamaz, bırakın uçak almayı devletin tek sahibi olan Cumhurbaşkanı talimat vermeden yangın bile söndürülemez. Hatırlayalım birkaç yıl önce bir cumhurbaşkanlığı danışmanı, Balıklı Rum Hastanesi’ndeki yangınla ilgili olarak “Cumhurbaşkanımızın talimatıyla yangın söndürüldü” demişti.

Düşünün ki Kahramanmaraş merkezli büyük depremden 2-3 yıl önce, AFAD tarafından Maraş’ta deprem tatbikatı yapılıyor ve bu 11 ilde 7.5 büyüklüğünde deprem öngörülüyor.

Ama ne hikmetse depremden tam bir yıl önce Cumhurbaşkanlığı tarafından, risk kapsamında olan İskenderun’daki 5 mahalle riskli alan statüsünden çıkarılıyor ve depremde insanlarımız hayatlarını kaybediyor. Maalesef memlekette bir Çevre Bakanı olmadığı için, hesap soran da hesap veren de olmuyor.

İşte şimdi Kartalkaya’daki otel yangınıyla, bu ülkede insanın hiçbir değerinin olmadığını bir kez daha çok acı bir şekilde öğreniyoruz, yine üzülüyoruz, yas tutuyoruz. Muhtemelen günün sonunda bütün suçu birkaç kişinin üzerine yıkarak elimizi yıkayıp temize çıkacağız.

Daha önce sayısız kez olduğu gibi, bu facianın da devlet katında bir tek sorumlusu bile olmayacak ve de hesap vermeyecek.

Eğer bu ülkede işine sahip çıkan bir Turizm Bakanınımız olsaydı, hiç zaman kaybetmeden çıkar ve derdi ki: “Bu kadar canımızı kaybettiğimiz bir faciada, bakan olarak benim de sorumluluğum var, insanımıza saygı için istifa ediyorum.”

Ama tabii ki ben hayal kuruyorum, gerçekten hukuka ve erdemli olmanın faziletine inanan yöneticilerimiz olsaydı herhalde ülke bu halde olmazdı. Eminiz ki Turizm Bakanımız da hiçbir sorumluluk üstlenmeyecek, çünkü onun daha önemli işleri var, koskoca turizm bakanı kendi turizm firmasının bunca işleri varken bir de bu işlerle uğraşacak değil herhalde…

Bugün yaşanan faciadan sadece Turizm Bakanı mı sorumlu? Elbette hayır… Her ne kadar deprem ve şehirlerin imarıyla ilgili işlerde pek ortalarda gözükmese de bildiğimiz kadarıyla kağıt üzerinde de olsa bu ülkenin bir şehircilik bakanı var. Eğer bu bakanın küçük de olsa bir sorumluluğu varsa, Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik’te değişiklik yapılarak itfaiyenin neden devreden çıkarıldığını millete açıklamalıdır.

Bilindiği gibi, 2007 yılında inşaat lobisinin ve turizmcilerin işlerini kolaylaştırmak için yayımlanan Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik, 2012 yılında yapılan bir düzenlemeyle büyük bir değişikliğe uğradı. O dönemde Resmi Gazete’de yayımlanan bir Bakanlar Kurulu kararıyla, itfaiye birimlerinin projeleri inceleme ve görüş verme yetkisi kaldırılmıştı, yani itfaiye devre dışı bırakıldı. Dolayısıyla bu faciada yasal olarak hiçbir sorumluluğu yok.

Uzmanlar, yıllar önce yapılan düzenlemelerle itfaiyenin projelere yönelik denetim yetkisinin kaldırıldığına dikkat çekerek, bu değişikliklerin bugün yaşanan felaketlere zemin hazırladığını belirtiyor. İnşaat lobisinin işlerini kolaylaştırmak için kanunu baypas eder, yeni yönetmelikler icat ederseniz sonuç sadece acı ve gözyaşı olur… Çok dramatik bir durum ama şimdi hep birlikte “inşaat lobisi için canımız feda(!) olsun” benzeri absürt hayıflanmalardan başka bir şey gelmiyor elimizden.

Bunca yaşanan acının ardından hiç lafı dolandırmadan ifade edelim, maalesef bu ülke yönetilmiyor. Hukuku devre dışı bıraktığımız günden bu yana, hangi lobi daha güçlüyse memlekette işler o istikamette yürüyor, meselenin özeti budur…

Ayrıca iktidara da çok haksızlık etmemek lazım. Zira iktidarımız son günlerde memleketin selameti ve bekası için (!) için, hangi siyasetçinin, hangi belediye başkanının sesinin kısılması, hatta tutuklanması gerektiği gibi çok hayati bir mıntıka temizliği yapmakla meşgul.

Bir ülkede yangınlar, depremler, maden kazaları olur, bunlar ‘kader planı’nda olan şeylerdir. Biz fanilere düşen sabretmek ve bol bol dua etmektir…

YORUMLAR (4)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
4 Yorum