Otoyol ücretleri düşünce kullanım artar mı?
Yap-İşlet-Devret modeliyle yapılan otoyolların ve köprülerin geçiş ücretleri çok pahalı. Bu nedenle sizler bu yolları beklenildiği ölçüde kullanmıyorsunuz.
Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM) sözleşmeye göre olması gereken ücretleri, kullanımı artırmak için gişede düşürüyor.
KGM bu ücretleri katkı payı düzenlemesine göre indiriyor.
Katkı payı uygulamasında görevli şirketin ürettiği hizmetin sözleşmeye göre bedelinin, kullanıcılar tarafından tamamen veya kısmen ödenmesi mümkün olmadığında; ücret daha düşük belirlenmekte ve aradaki fark katkı payı olarak bütçeden görevli şirkete ödenmektedir.
Değerli okur çeşitli vesilelerle “ücretler daha da düşürülürse kullanım artar ve bütçeden daha az para çıkar” şeklinde uyarı alıyorum.
Bu yöntem sorunu çözer mi?
Ya da nasıl çözer?
Gelin bir bakalım.
TALEBİN FİYAT ESNEKLİĞİ
İktisada giriş derslerinde tüketici ve firma davranışlarını öğretiriz.
Firmaları bir an için bir kenara bırakalım ve tüketici davranışını anlamaya çalışalım.
Diğer şeyler sabitken, tüketicinin talep ettiği miktar ile fiyat arasında ters yönlü bir ilişki bulunmaktadır.
Doğru.
Fiyatlar düşerse (artarsa) talep edilen miktar artar (düşer). (Bizim örneğimizde miktar köprü geçişleridir.)
Değerli okur bu önerme sadece ve sadece “diğer şeyler sabitken” varsayımı altında geçerlidir.
Diğer şeyleri serbest bıraktığınızda talebin yapısı ve dolayısıyla talep edilen miktar ve fiyat arasındaki ilişkinin boyutu da değişmektedir.
Peki nedir bu diğer şeyler?
Bir kere ilgili malın ikâmesi bulunmakta mıdır? Bulunuyorsa bunların fiyatları ne düzeydedir?
İkame ürünlerin fiyatı daha düşükse, talebiniz hemen o ürüne kayar..
(Değerli okur tabii ki sizlerin rasyonel olduğunuzu kabul ediyoruz.)
Geliriniz çok önemli?
Yaptığınız ödemelerin, geliriniz içerisindeki payı daha da önemli.
Örneğin ben tuz fiyatlarını takip etmem. Çünkü bizim evde tuz çok az kullanılır. Tuza yaptığım ödemelerin gelirim içerisindeki payı çok düşüktür. Bu nedenle tuz alırken fiyatıyla çok ilgilenmem.
Otoyolları kullanmanız için bir otomobile ihtiyacınız var?
Otomobilin de bir tamamlayıcısı var: “Akaryakıt.”
Akaryakıt fiyatları düştüğünde daha çok araba sürersiniz.
Sonuçta otoyol ve akaryakıt fiyatları düşerse ve geliriniz artarsa ilgili mala olan talebiniz de artar.
Bunların yanı sıra ölçümlemesi daha zor olan beklentileriniz ve tercihleriniz de çok önemlidir.
Bu açıklamalar çeşitli değişkenler arasındaki ilişkinin yönünü göstermektedir.
Değerli okur fiyat düşerse; “talep edilen miktar ne kadar artar” sorusunun cevabını “talebin fiyat esnekliği” vermektedir.
Esneklik, fiyat % şu kadar değişirse talep edilen miktar da % bu kadar değişiri gösterir.
(Değerli okur elinizde yeterince veri varsa ekonometrik teknikleri kullanarak esnekliği hesaplayabilirsiniz.)
Yukarıda açıkladığım ilişkilere vereceğiniz cevaplara göre talep esnekliği düşük de olabilir, yüksek de.
Esneklik düşük olursa tuz örneğinde olduğu gibi fiyata daha az duyarlısınızdır. Yüksekse fiyata çok daha duyarlı hale gelirsiniz.
Değerli okur, tiryakisi olduğunuz sigaraya olan talebinizin fiyat esnekliği çok düşüktür. Bu nedenle sigara fiyatları arttı diye sigarayı bırakmıyorsunuz. Sadece daha ucuz sigaraya yöneliyorsunuz.
Yetkililer bunu bildiklerinden; vergi gelirlerini artırmak adına dönüyorlar dolaşıyorlar tütün ve alkol mamullerinin vergilerini artırıyorlar.
Bu teorik açıklamadan sonra gelin şu otoyol talebine daha yakından bakalım.
OTOYOLLARDA TALEBİN YAPISI
Birincisi, otoyolların ikâmesi var mı?
Var. Bölünmüş devlet yolları.
Malın ikâmesi varsa esnekliğiniz düşük değildir.
Devlet yollarının ücreti ne kadar?
Bildiniz!
Bedava.
O zaman esnekliğiniz çok yüksektir. Yani fiyata çok duyarlısınız.
Değerli okur, bedava üründen daha ucuz olan ürün bedava olandır.
Osmangazi Köprüsü 1 Temmuz, 2016’da açıldı ve Ramazan Bayramı’nın sonuna kadar geçişlerin bedava olacağı açıklandı.
Vatandaşlar Köprüden davullarla zurnalarla geçtiler.
Hatta bir tır şoförü “Ben Tokat’a gidiyorum, sırf merak ettiğim için yolu uzatıp buradan gidiyorum. Şimdi Ankara üzerinden gitmek zorunda kalacağım, ama buna değdi“ dedi.
Değerli okur unutmayın “bedava peynir sadece fare kapanında olur.”
Yetkililerin cebimizden beş kuruş çıkmıyor dedikleri Köprüde; geçiş ücreti tahsil edilmeye başlayınca açılışta davullarla zurnalarla oynayanlar birden ortalıktan kayboldular.
Geliriniz ne durumda?
Biliyorsunuz kamyoncu esnafı maliyetlere çok duyarlıdır. Bu nedenle seyahatlerinde ücretli otoyollar, yerine bedava devlet yollarını kullanmayı tercih ederler.
Nereden mi biliyorum?
İstanbul Boğazını karşıdan karşıya geçerken ücreti daha düşük olan birinci ve ikinci köprüleri ve feribotu tercih ediyorlardı.
Demek ki otoyol ve köprü ücretlerin gelir içerisindeki payı yüksekmiş. Bu nedenle de esnekliğiniz yüksek ve fiyata çok duyarlısınız.
https://www.youtube.com/watch?v=vWWicQI9ZT4
Bu nedenle, yetkililer şehirlerarası otobüsler dâhil, ağır vasıtaların YSS Köprüsünü kullanması zorunlu kıldı.
Otomobilin tamamlayıcısının akaryakıt olduğunu söylemiştim.
Bu yazının yazıldığı esnada Ankara Çankaya’da bir litre benzin 14 lire 12 kuruştan satılıyordu.
Bu fiyatlarla bırakınız otoyolları ve köprüleri kullanmayı, araba sürmek başlı başına bir babayiğitlik oldu.
BİRAZ DA HESAP
Değerli okur bu açıklamalar çerçevesinde gelin Osmangazi Köprüsü üzerinden konuya biraz daha yakından bakalım.
Osmangazi Köprüsünün ikamesi bulunmaktadır: “Feribot ve devlet yolu.”
Ayrıca daha düşük ücretli Çanakkale Köprüsü de geliyor. 2022 fiyatlarıyla sözleşmeye Osmangazi’de geçiş ücreti 50 dolar iken, Çanakkale Köprüsünde geçiş 19 dolardır.
(Ulaştırmanın partili memurları yine ne alengirli işler yapacak bakalım. Bekleyip göreceğiz.)
2022 başında Osmangazi Köprüsünün sözleşmeye göre KDV dahil ücreti 668 TL. Gişe ücreti ise 184,5 TL. Bu durumda otomobil başına ödenen katkı payı 484 TL.
Köprüdeki otomobil garantisi günlük 40 bindir. Teorik olarak Köprüden günde 20 bin araç geçtiğini kabul edelim.
Bu durumda 20 bin araç için gelir garantisi, 20 bin için araç için de katkı payı ödenecektir. Bu durumda KGM bütçesinden işletmeciye yılda 8,4 milyar TL ödenmesi gerekiyor.
Geçişleri artırmak için ücret KDV dâhil 150 TL’ye düşürülürse; KGM’nin bütçesinden çıkacak paranın sabit kalması için günlük geçiş sayısının % 20 artarak 24 bine çıkması gerekiyor. 150 TL’lik ücret üzerinden 40 bin otomobil garantisi tutar ise KGM’nin yıllık tasarrufu 843 milyon olacak. (Daha ucuz alternatifler, gelir etkisi ve akaryakıt fiyatları göz önünde bulundurulduğunda çok iyimser bir kabul değil mi?)
KGM’ye anlamlı bir kazanç sağlamak adına ücreti 100 TL’ye düşürelim ve 40 binlik garantinin tuttuğunu kabul edelim. KGM’nin kazancı yıllık 110 milyon TL oluyor.
Ücret 50 TL’ye düşürülürse KGM katkı payı ödemeleri nedeniyle mevcut ücrete göre 616 milyon TL daha fazla ödeme yapacak.
Tam “aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık” durumu.
Son olarak, gelelim KGM’nin bütçesine.
Yeni kurlar ve eski varsayımlar çerçevesinde garanti ödemelerinin KGM bütçesi içerisindeki payı % 45’den % 65’e çıktı.
Gelin bugün de varsayımı değiştirelim.
2022 döviz kuru Orta Vadeli Programda öngörüldüğü gibi 9,27 TL olsaydı sözleşme ücreti 465 TL ve katkı payı da 280 TL olacaktı. Bu durumda yıllık katkı payı ödemesi 3,8 milyar TL olacaktı.
Kur artışı nedeniyle yıllık katkı payı ödemesi 6,5 milyar TL’ye çıktı.
Artış 2,7 milyar TL.
Buradan gelen % 6’lık bir katkıyla garanti ödemelerinin KGM bütçesi içerisindeki toplam payı % 71 oluyor.
KGM geri kalan % 29 ile ne yapacaksa artık.
Değerli okur bunu da mı biz düşüneceğiz.
Varsın, KGM’den hak ediş alacağı olan müteahhitler düşünsün.
İyi pazarlar.