İnsan Olmak Kolay mı?

Kendimize soralım: En son ne zaman hiç tanımadığımız bir mazlumun sesine kulak kabarttık, uğradığı haksızlığa tepki verdik?

Başkalarının maruz kaldığı hukuksuzluklar en son ne zaman uykularımızı kaçırdı?

En son ne zaman gadre uğramış bir kimseye kol kanat gerdik?
İmkân olsa da gitsem mazlumların yaralarını sarsam, onlara zulmeden her kimse, karşısına dikilsem düşüncesi en son ne zaman geçti içimizden?..

Bunlar maalesef birçokları için yabancı, saçma, ütopik, romantik hisler.

Bir zamanlar bu tür hislerin ateşi ile kavrulmuş ama artık belli bir yaşı aşmış olan bir kısım insan için ise sadece ilk delikanlılık yıllarında hissedilen, irrasyonel, tehlikeli ve arkada bırakılması gereken hassasiyetler.

Eskinin delikanlıları, bugün artık kendilerini haksızlıklar karşısında kımıldayamaz hale getirmiş bağımlılıklarını, sık sık saz şairi Dertli’nin şu meşhur mısraları ile ifade ederler:

“Bir başıma kalsam şaha gedaya kul olmam
Viran olası hanede evladü ıyal var.”

Çünkü bilirler ki aslında hayata anlam katan, insana insan olduğu hatırlatan hislerdir bunlar…

Dünyadaki varlığımızın daha çok yiyip içmek, daha çok alışveriş yapıp, daha çok yer gezmekten öte bir amacının olduğunu hatırlatırlar bize.

Mazlumların çığlıklarına kulak tıkamak, bigâne kalmak, insanlığımızı zedeler, eksiltir.

Bizden çok uzak coğrafyalarda olsalar da, kendileriyle akrabalık, soydaşlık, dindaşlık bağımız olmasa da, kim olurlarsa olsunlar zulüm altında inleyen insanların acılarını hissedebilmek çok önemlidir.

Bu hâli, en yakıcı şekilde, Amerika’nın, Irak’ı kitle imha silahları sakladığı bahanesiyle bombalamaya başladığı gün müşahede etmiştim.

Frankfurt’ta yaşıyordum. Bombardımanın başladığı haberi işitilir işitilmez, şehrin tüm kiliselerinde çanlar çalınmaya başladı.

Frankfurt hiç de dindar bir şehir sayılmazdı. Normalde çanlar sadece birkaç kilisede ve sadece pazar günleri çalardı. Hemen şehir merkezine gittim. Çok sayıda genç Alman, Amerika’nın şımarık ve haksız saldırganlığını, açık zorbalığını protesto için sokaklara dökülmüştü. Kilise çanları durmadan çalıyor, sloganlar atılıyordu. Göz yaşlarımı tutamadığımı hatırlıyorum.

O gün o protesto gösterisine katılan Almanların çoğunun Irak’ta bombalanan Müslümanlarla, insan olmanın ötesinde hiçbir bağları, bağlantıları yoktu. Buna rağmen mazlumların sesine ses vermiş, hem kendi hükumetlerine hem dünya kamuoyuna, gözlerinin önünde işlenen zulme razı olmadıklarını göstermişlerdi.

Daha sonra bu protestoların “x günü” protestoları olarak anıldığını öğrendim. “X”, bombardımanın başlayacağı günü sembolize ediyormuş meğer. O gün Berlin’de yüz yirmi bin kişi yürümüş. Münih’te üniversite önünde toplanan öğrenciler Amerikan konsolosluğunun önüne yürüyüp, öldürülen Iraklı sivillere saygı için Amerikan bayrağının yarıya indirilmesini talep etmişler.

Heidelberg, Leipzig ve Nürnberg’de de öğrenciler sokaklara dökülmüşler. Amerika, İngiltere, İskoçya, İtalya ve İsviçre’de insanlar aynı şekilde protestolara katılmış. Yunanistan’da yüz elli bin, Paris’te yirmi bin kişinin katıldığı protesto gösterileri gerçekleşmiş.

O gün olduğu gibi günümüzde de vicdan sahibi insanlar kendilerini gösteriyorlar.

Bugün Amerika’da bazı beyazlar, ucu kendilerine dokunmadığı halde rahatlarını bozup, siyahlara yönelen ırkçı şiddeti protesto etmek için yürüyüşlere katılıyor, zorba polislerin korunmamaları, adilce yargılanıp cezalandırılmaları için kampanyalar düzenliyorlar.

Sınır tanımayan doktorlar, rahatlarını, kazançlarını bırakıp dünyanın zulmün kol gezdiği ücra köşelerinde mazlumların acılarını dindirmeye koşuyorlar.

Bu hassasiyeti gösterenlerin sayısı ülke nüfuslarına nispetle az olsa da bunlar insanlığa, insanoğlunun haksızlıklara karşı durma ve yanlışları düzeltme iradesine dair inancımızı arttırıyor.

Bugün ülkemizde ve dünyada mağdur edilen, haksızlığa uğrayan çok sayıda insan var. Onların sesini işitmek, onların dertlerinden en azından haberdar olmak, maruz kaldıkları hukuksuzlukların farkına varmak ve gücü yetiyorsa onların yardımına koşmak, insanım diyen herkesin mesuliyetidir.

YORUMLAR (7)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
7 Yorum