Yoksul şair tablosu ya da havada duran şemsiye

Carl Spitzweg’in Yoksul Şair tablosunu bilenler resme uzun uzun bakmaktan kendilerini alamazlar.

Aynı zamanda şair de olan sanatçının renk ve imaj uyumu temasıyla çatışmasızdır ve modern şairle klasik şair aralığından göz kırpar zamana. Yoksulluk ve şairlik böylesi altın oranda ölümsüzlüğe kavuşmaz elbette. Ressamın kimi ayrıntılara serptiği imgesel yük, şiirle yarışır. Yaşlı şair, ömrünün sonlarına doğru boşlukta duran bir şemsiyenin altında, tam kestirilemeyen bir nazarla, eli ile şemsiyenin sapı arasında kalır. Bu aradalık varlığın özü kadar çaresizliğidir de. Orta boy pencerenin donuk ışığı umut vermez. Kitap öbekleri birkaç parça eşya ile dünyadan koparılır. Resme asıl yoğunluğunu veren ise şemsiyedir. O gerilimli duruşuyla bir koruyucunun artık yitişini mi yoksa yoksulluğun göçmenliğini mi imler izleyenlere bırakılır.

Geçtiğimiz günlerde vefat eden Alman sanatçı Ulay, tam da resmin bu duygusunu yakalamış olmalıydı ki 1976 yılında o unutulmaz eylemi yapmıştı. Ulay, göçmenlere uygulanan her tür ayrımcılığı protesto etmek ve toplumsal vicdanı ayaklandırmak için tabloyu, Berlin’de sergilenen müzeden çaldı ve Kreuzberg’de yaşayan bir Türk ailenin duvarına astı. 2. Dünya Savaşı sonrası Almanya’nın ihtiyaç duyduğu işgücünü göçmenler karşılayacaktı ama göçmen ayrımcılığı da alıp başını gitmişti. Ulay koltuğunun altında tablo ile kaçmış, polisler devlet gözüyle onu takip etmişlerdi. Bizde olsa uğrayacağı muamele farklı olurdu mutlaka. Sanat ve sanatçının eylem özgürlüğünün bulunduğu toplumlarda yaratıcı zekanın ayrıcalığı hep vardır.

Son günlerde televizyon ekranları, gazeteler, sosyal medya, göçmen haberleri ile dolu. Sanki özellikle bir on yıldır bu trajedi Suriye üzerinden yaşanmıyormuş da dün ortaya çıkmış gibi şehvetli bir dil ortalığı kapladı. Yunanistan adalarına yakın yerleşim yerlerine giden haberciler, bot, can yeleği fiyatlarını haber yapıyorlar. Birer sosyal kahraman gibi, yıllarca bu insanları nasıl kaçırdıklarını ayrıntılarıyla ballandıra ballandıra anlatan karanlık yüzler etrafta dolaşıyor. Göçmenlik, insanın yurdundan, dilinden, hafızasından kopup da bilinmezin karanlığına yuvarlanması değilmiş, sıradan, fantastik bir olaymış gibi sunuluyor. Bir şehirden bir şehre gitmek için konfor peşine düşenler, bir insanın göçmen konumuna düşmesini seyahat özgürlüğü sanıyorlar. Mideleri bir öğün atlamaya dayanamayanlar olup bitenleri kır pikniği havasına sokuyorlar.

Dünyanın neresinde bir göçmen ve göçmenliğe ait sorun varsa orada insanoğlunun adaletsizliği ve zalimliği gizlidir. Küçücük çocukları, fidan gibi gençleri, kurşun bakışlı kadınları, yollara, belki de bir kez olsun yüzmek için bedenlerini sokmadıkları denizin tuzuna yollayan insanlık karşısında yaratıcı beyinlerin suskun kalmaması beklenir. İnsan olmak ve insan kalmak reelpolitiği aşar çünkü.

Carl Spitzweg’in resmindeki şair nerededir bilmiyorum. Belki de ressam, çağın şaire layık gördüğü son manzarayı çizmek istemişti. Fakat, Ulay’ın yüksek cüretindeki eylem gücü, mevcut zihni uyuşukluğunu aşmak için bir imkan. Göçmenliği siyasal olayların ve vahşi devlet kavgalarının ötesinde bir insan ve insanlık sorunu bilmek gerekiyor. Ancak böyle bir bakışla her gün zihnimizi işgal eden sahte görüntülerin tuzağından kurtulabiliriz.

İnsana düşen resimdeki şemsiyeyi çaresizlik konumundan çıkarıp başına güneş geçmekte olan bir kadına tutabilmektir. İnsanları, din, dil, cinsiyet, ırk ve yaş gözetmeksizin savunmak ve onların muhteris insan türünün sebep olduğu sonuçlar karşısındaki çaresizliklerini yüksek şuurla idrak etmektir.

Belki şair, romancı, ressam, akademisyen ve gazetecilerin, toplanıp Ege kıyılarından birine inmeleri, ölümü göze alarak o botlardan birine doluşmaları gerekir. Göstermek için değil gerçekten yaşamak için. Tabii yol kesilmezse, derdest edilip içeri tıkılmazlarsa.

Çünkü sanatın ve sanatçının eylemi dışındaki güncel tablolar biraz da kontrol içerir. İnsanlar kontrollü şekilde tutuldukları gibi kontrollü biçimde serbest de bırakılabilirler. Bu da göçmenliğin maruz kaldığı diğer bir trajedidir. Carl Spitzweg tablosunu göçmenler için kaçıran Ulay, göçmenler adına yeniden ilham verici olabilir.

YORUMLAR (4)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
4 Yorum