Kocaman bir “SIFIR”!
Altı aydır bir sarsıntı yaşıyoruz.
Ülkenin her alanında kendini belirgin bir şekilde hissettiren bir sarsıntı bu. En çok da ekonomide kendini gösteriyor. Faiz sebep, enflasyon neticedir sloganıyla başlayan bu süreç sonrasında verilen kararlar ve yapılan başka açıklamalarla iyice zıvanadan çıkmış durumda.
Yapmayın, etmeyin, bu şekilde ekonomi politikası olmaz diye anlattık durduk. Mantıklı bir cevap olmadığı için döndüler, dolaştılar hep aynı yere bağladılar. Neler demediler ki?
Türkiye artık bağımsız bir ekonomi olacak dediler. Kurtuluş savaşı veriyoruz dahi dediler. Yeni ekonomi modeli, Türkiye ekonomi modeli dediler!
Böyle olmaz dedik.
Cevap vermek yerine tüm hiddetleriyle söylemediklerini bırakmadılar.
Milli Güvenlik Kurulu’ndan dahi karar çıkardılar, ne alakaysa!
***
Düşürmeyin faizi dedik!
Bilmiyorsunuz. Düşük faiz ortamında, iş dünyası dağa taşa yatırım yapacak dediler.
El yordamıyla düşürdükleri politika faizi piyasaya yansımazdı, yansımadı da. Ayrıca şu ana kadar doğru düzgün yeni tek bir yatırım haberine de denk gelmiş değiliz!
Yine faizlerin düşmesi TL’nin değerinin düşmesi demekti. Yapmayın, etmeyin, enflasyon azacak dedik.
Hayır, yalancısınız dediler. Şimdi ihracat patlayacak, döviz bolluğu olacak, sonra da hem TL değer kazanacak hem de fiyatlar düşecek dediler.
Döviz bolluğu oldu mu?
Bu da olmadı. Altı ay geçti hâlâ olmadı! Ne zaman olacaksa artık!!!
Veriler de pek ümit vermiyor bu konuda zaten…
TÜİK’in yayınladığı Ocak-Şubat dış ticaret verilerine göre dolar/TL’nin iki katından fazlasına çıktığı bir dönemin sonunda ihracat yüzde 21,4 arttı. Gayet güzel, güzel olmasına da bu ihracatın döviz bolluğu yaratması için ithalatın çok daha yavaş artması lazımdı.
Verilere bakalım yine.
TÜİK’e göre ilk iki ayda ithalat, döviz kurundaki değişime rağmen yıllık yüzde 49,2 artmış.
İhracat yüzde 21,4, ithalat yüzde 49,2!!!
Muazzam!
Sonuçta ithalat artışı, ihracat artışından daha hızlı. Hal böyle olunca da dış ticaret açığı ilk iki ayda yüzde 183 artıyor.
Bu ne demek?
Hani ihracat patlayacaktı ve döviz bolluğu olacaktı ya, tam tersi oldu demek. Bize dış ticaretimiz için daha fazla döviz lazım demek!
Bu sefer de “ama petrol fiyatları arttı, ondan böyle oldu!” diyorlar.
Veriler ne diyor ona bakalım.
Yılın ilk iki ayında geçtiğimiz yıl 200 milyon dolar civarında olan enerji ürünleri ve altın hariç dış ticaret açığı bu yıl 2,2 milyar dolara çıkmış.
Yani enerji ve altını çıkardığımızda da durum vahim.
Altı ayın sonunda onca sıkıntıya rağmen bize söylenenin aksine ne döviz de bollaşma olmuş ne de ihracat patlamış.
Patlayan sadece bize söylenen altı boş cümleler olmuş.
Ha bir de enflasyon!
Yıllık enflasyon pazartesi yüzde 60’ın üzerine çıkacak. Arada doğalgaz zammı, şeker zammı ve diğer her şeydeki zam da bir sonraki ayın enflasyonunu daha da yukarı taşıyacak.
Dediğim gibi aradan altı ay geçti.
Verilen mücadelenin sonunda elimizde kazanç hanesinde ne var?
Kocaman bir sıfır.
Yayında ve yapımda emeği geçen herkese kocaman bir tebrik!!!