Bugün Gazze’de yaşanmakta olduğu gibi büyük bir trajedi varken buna illa komplo teorileri eşlik etmek zorunda mıdır? İnsanların herkesin gözü önünde canlı yayında öldürüldüğü ve şehirlerin bombardıman altında yıkıldığı gerçeği yeterince önemli değil midir? Ortadaki tablo zaten enteresandır; fazlasına gerek var mıdır?
Gerçek yeterince çarpıcı değil mi yoksa?
İsrail ile Hamas 20/21. yüzyılda dünyada en çok çatışan iki taraftır. 7 Ekim’den önce de defalarca bazen İsrail bazen de Hamas ilk saldıran olmuştur. Her saldırıdan sonra da biri diğerine cevap vermiştir. Bu kez öncekilere kıyasla sıradışı sonuçlara yol açan bir saldırı oldu ama böyle olması Hamas saldırısını iki taraf arasındaki tarihi düşmanlığın dışında bir yere bağlamaz. Elde belge, bilgi yokken komplo teorilerine savrulmayı haklı kılmaz. En güçlü teori Hamas’ın İsrail’i tarihsel gerilim ve düşmanlığa bağlı malum sebeplerle vurduğudur. Elbette, her çatışma gibi bu da bazı ülkelerin lehine bazılarının aleyhine siyasi sonuçlar doğurabilir ama muhtemel bu sonuçlardan birisini seçilip, bütün hikaye onun üzerine kurulamaz.
İsrail’in gafil avlanması kafa karıştırıyor mu, karıştırıyor ama bir başka gerekçe olmadan sadece ve sadece gafil avlanmış olabilirler… Beklemiyorlardı veya hem beklemiyorlardı hem de dikkatleri dağılmıştı. Geçmişte herkes için mümkün olan pekala İsrail için de mümkündür. Bu saldırıyı, İsrail Hamas’a ‘Gel gel yaparak bütün bölgeyi tanzim ekmek için fırsat yarattı’ şeklinde okumak gerçekçi değildir. Hele de elde böyle bir tezi destekleyecek, belge, bilgi yokken… Ve hele İsrail bile olsa hiçbir ülkenin, sonu belli olmayan bir taktik uğruna kendisini böyle aciz bir duruma düşürmesi akılla mantıkla bağdaşmazken…
“Mısır bir şey olacağını duymuş, ABD yönetimi bir saldırı ihtimali için uyarılmış…” Bu haberler de muhtemelen doğrudur. Söz konusu İsrail ve Hamas olduğunda, kim yazarsa yazsın; herhangi bir günlük istihbarat raporunda saldırı ihtimali listenin başına oturur. Dikkat ve tedbir her zaman tavsiye edilir. Ama bu genel geçer tehlike analizleri 7 Ekim’deki kapsamlı saldırının önceden bilindiğini ve istihbarat radarına takıldığını göstermez. Tahmin başka bilgi başkadır… Zaten herkes bazı şeyler iddia ediyor ama kimse o sabahki saldırının çapı ve hedefinin bilindiğini söyleyemiyor. Saldırı ihtimalini herkes tahmin edebilir, istihbaratçı olmaya gerek yoktur. Zira, dünyanın en sıcak çatışma hattında her gün bir şey olabilir. Bu yüzdendir ki İsrail, Hamas’ın her an gelebilen füzelerine karşı dünyada eşi benzeri olmayan bir sistemle, demir kubbeyle kendisini korumaktadır. Çünkü, bir bilgi veya analize gerek olmadan, bir gelişmeye de bağlı kesintisiz risk altında olduğunu bilmektedir. Nitekim öyle de oldu.
Gelelim, komployla birlikte savaşın yayılması endişesini dile getirenlere…
Buradan bir dünya savaşı ve hatta bölgesel savaş çıkmayacaktır. Filistin, 1948’den beri topraklarının yüzde 75-80’ini kaybederken ne olduysa, şimdi yine o olacaktır. Kimse Filistin için silaha davranmayacaktır. Filistin dünyadaki en büyük sorunlardan birisi hatta şu anda en önemlisidir ama bu önem bölgeyi ve dünyayı yakacak bir savaş potansiyeli taşıdığı için değil, taraflardan birisi İsrail olduğu içindir.
ABD ve İngiliz savaş gemilerinin bölgeye gönderilmesi meselenin yeni bir boyut kazandığını göstermekle birlikte, gemilerin hedefi büyük ölçüde İran’a gözdağı vermektir. Ne var ki uçak gemisi gelse de gelmese de İran, bugüne kadar olduğu gibi bugün de Filistin için hamle yapmayacaktır. Daha önce yapmadığı gibi…
“Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” sözü doğrudur ama sadece Filistinliler için… Onlar için zor olan hayat bir kat daha zorlaşacak ve durum eskisinden daha kötü olacaktır. Öte yandan, küresel imajı bir kez daha bozulan İsrail ise imaj ve itibarı umursamamaya devam edecektir. Gazze’de sivilleri vurarak 7 Ekim’de kaybettiği prestiji geri kazanamayacak ama tahmin edileceği gibi bunu da hiç umursamayacaktır.
Gerçek yeterince açık ve acıyken; insanlığın ölümünü komployla ve sansasyonla değersizleştirmenin zamanı bu zaman, konusu bu konu değildir.
