Bir yandan erken seçim beklentisi sürüyor, öte yandan bekledikçe zamanında seçimin kronometresi de işliyor. Bekleyerek veya umarak 2022 seçimsiz geçerse gelecek yılın her günü zaten resmi olmasa da fiili kampanya döneminin başlangıcı olacak. Ki, bugün de fiilen o kampanyanın içerisindeyiz. Seçim tarihi kadar merak edilen bir konu mevcut ekonomik kriz ve krizle birlikte birçok alanda problemli gidişi kuşatan yönetim krizine rağmen AK Parti oylarının nasıl olup da hala 30 bandı üzerinde seyrettiği sorusudur. Yüzde 30 bandı da muhalefetin rakamı, iktidara sunulan araştırmalar göre bu rakam yüzde 40’dan aşağı değil. Artı MHP’nin oyları…
Sorunun birden fazla cevabı var elbette… Aktüel durum kadar geleneksel siyasi blokların geçişkenliğe kapalı bir kesimi olduğu muhakkaktır. İşler kötü gitse de AK Parti’den asla vazgeçmeyecek ve işlerin kötü gidişini Erdoğan’dan bilmeyecek sadık kitle vardır. Benzeri tutum CHP ve MHP tabanında da gözlemlenebilir.
Ancak, aylık periyodda ölçüm yapan araştırmaların izlediği oylar üzerinden siyasi tabloyu okumak hem geleneksel tutumu hem de aktüel gelişmeleri bir arada görmek ve analiz etmek imkanı sunuyor. Mesela, PanaromaTR gibi hem anket hem de analiz içeren ve sadece abonelerine hizmet veren çalışma gibi. Ankara Enstitüsü’nün perspektifonline adında, alanında en iyi olduğu tartışma götürmez bir sitesi var ve Türkiye’nin önde gelen aydınları, akademisyenleri ve araştırmacıları bu sitede yazıyor. Ankara Enstitüsü’nün direktörü Doç. Hatem Ete, “Nasıl oluyor da AK Parti hala bu seviyede?” sorusu dahil son döneme dair birçok kritik noktayı yazdı. Ete, bu soruları sadece AK Parti ve Cumhur ittifakı üzerinden değil, iktidara namzet ve her zamankinden daha heveskar olan muhalefet çerçevesinden değerlendiriyor. Makalenin tamamını tavsiye ederek, Hatem Ete’nin yazdıklarını özetle aktarıyorum:
“Ocak 2022 verilerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’da ve AK Parti’de görülen 2-3 puanlık artış, iktidarın kaybetme trendini tersine çevirmediği gibi muhalefetin önümüzdeki seçimleri kazanma ihtimalini kaybettiğini de göstermiyor elbette. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tercih edilme oranı da Cumhur İttifakı’nın oy oranı da halen önümüzdeki seçimleri kazanılması için gereken desteğin epey gerisinde… Ayrıca Millet İttifakı yeniden Cumhur İttifakı’nın gerisine düşse de muhalefet hâlâ toplamda yaklaşık 15 puanla iktidarın önünde görünüyor.”
Peki, AK Parti Ocak araştırmasına göre oylarını artırmasına rağmen nerden hala güvenli hatta değil?
“İktidar 20 Aralık hamlesiyle TL’nin dolar karşısındaki değer kaybını durdurmayı başarsa ve asgari ücret başta olmak üzere ücretli kesime yüksek oranlarda ücret artışı yapsa da enflasyon yükselmeye devam edip yapılan ücret artışının üstüne çıktı. Toplumun ekonomik krizden etkilenme boyutunda da ekonomi algısında da herhangi bir düzelme yaşanmış değil. İktidarın ülkeyi yönetme, rasyonel kararlar alma ve topluma gelecek umudu sunma performansında da herhangi bir düzelme yok.”
Hatem Ete bununla birlikte iktidarın ekonomiyi siyasallaştırma ve beraberinde özellikle İBB’ye yönelik hücumu sayesinde gündem belirleme inisiyatifini ele aldığını ve bu stratejinin kendi tabanını konsolide etmekte işe yaradığını düşünüyor. Sözü de muhalefete getiriyor. Bir anlamda, Millet İttfakı’na ve diğer muhalefet partilerine “Çok merak etmek yerine kendinize bakın” mesajı veriyor:
“Muhalefet, Cumhur İttifakı’nın dini ve milli hassasiyetleri güvenlikleştiren siyasetine alternatif bir vizyon üretemedi. İktidarın çeperinde yer alan toplumsal kesimleri kapsayacak bir siyasete yönelmek yerine bu kesimleri rahatsız edecek söylemlerden uzak durmakla yetindi. “Nasıl bir Türkiye?” sorusuna “Erdoğan’sız bir Türkiye” cevabını vermekle yetindiği, Türkiye’yi ikinci yüzyıla taşıyacak alternatif bir siyasi hikâye üretemediği, kuşatıcı bir Türkiye tahayyülüne sahip olmadığı için nüfusun yüzde 65’inin yaşadığı illeri kazanmasına rağmen siyasi ve toplumsal bir dalga yaratamadı.”
