İsmet Özel kitabı
Yaklaşık elli yıldır yazdıklarıyla ve yaşantısıyla zihin dünyamın nirengi noktalarından biri olan İsmet Özel’e acil şifa dileyerek başlayalım.
Şiirleri ve düşünce yazılarıyla her zaman ufuk açıcı olmuş ve dönemine damgasını vurmuş ender şahsiyetlerden olan ‘büyük usta’ hakkında pek çok kitap ve yazı yazılmış, bu yönüyle de edebiyatımızın ve fikriyatımızın köşe taşlarından olduğu bir bakıma tescil edilmiştir. Üstelik yaşarken böylesi bir imtiyaza sahip olmak her faniye nasip olmaz.
Ankara’da çıkarılmakta olan Edebiyat Ortamı dergisi şiir ve öykü yıllıklarının yanı sıra hemen her sayısında kitap ekleri vermekte, bu yanıyla farklılık doğurmaktadır. Derginin Temmuz-Ağustos sayısının eki Reşit Güngör Kalkan’ın Umudu İmkânla Buluşturan Şair / İsmet Özel oldu. Yazarımız şiir, deneme ve araştırma kitapları olan gayretli bir öğretmen. Taşrada, Gaziantep’te yaşamakta, bir bal arısı işçiliğiyle eserler üreterek büyük şehrin kapılarını zorlamaktadır. 2011 yılında Güzün Son Konuğu isimli eseriyle Türkiye Yazarlar Birliği deneme ödülünü kazanmış. Geçen yıl da İlhami Çiçek-Türk Şiirine Buruk Bir Armağan kitabı yayımlanmış. Has şiirin takipçisi olduğu anlaşılıyor. Biyografisindeki “Evli, Nisa ve Şule’nin babası” ifadesi rikkatli olduğunun da delili olarak algılanabilir.
Yazıma konu olan kitap ilk defa 2010 yılında Ben İsmet Özel / Şair ismi ile Okur Kitaplığı-Metamorfoz (Neden böyle bir isim tercih edilir?) Yayınları’nca neşredilmiş. Edebiyat Ortamı dergisinin kitapları belli bir hacimde olduğundan kısaltılarak yeniden yayımlanmış. Yayımlanmış kitapları, hem de kısaltarak tekrar neşretmek ne kadar sadra şifa olur üzerinde durulmaya değer bir husus.
***
Reşit Güngör Kalkan artılarının yanında, bir hayli eksileri de olan bir araştırmacı. Geleneksel ‘hayatı-sanatı-eserleri ‘kalıbına bağlı kalarak hazırladığı kitaba yerimiz elverdiğince odaklanalım. Öncelikle ‘zorlu ‘bir sanatçıyı ele alma cesareti gösteren, yeterince titiz olmasa da yazma becerisi olan, yer yer ilginç tespitlerde bulunan, konuyu derleyip toparlamada belli bir başarı gösteren bir yazarla karşı karşıyayız. Keşke çalışmasını yayımlatmadan önce dinlendirme, dönüp yeniden okuma sabrını, hatta değer verdiği birine okutma ferasetini göstermiş olsaydı. Bunu söylerken yanılabilirim ama, yapılmadığı izlenimini edindim.
Maalesef kitapta yetersizlik daha fazla. Kısaltılmış olsa da ikinci baskının yenilenmesi, 2010’dan bugüne getirilmesi beklenirdi. İsmet Özel gibi zamanın elinden tutan bir ‘yol açıcı’yı dünde bırakmak kabul edilebilir olmasa gerek. Yazımın başında Özel hakkında pek çok kitap ve yazı kaleme alındığını belirttim. Hakkında yazılanların tamamını değerlendirmeden, sınırlı kaynaklarla yapılan bir araştırmanın yeterince kavrayıcı olması beklenemez. Meselâ, İsmet Özel hakkında yapılmış en nitelikli çalışma olduğuna inandığım ve ilk baskısı Dergâh Yayınları’nca 2008 yılında yapılan İbrahim Tüzer’in İsmet Özel / Şiire Damıtılmış Hayat kitabı yararlanılan kaynaklar arasında yer almıyor. Bu kaynak değerlendirilebilseydi belki de yeni bir çalışma göze alınmayacaktı.
Kitabın bir başka zaafı editör katkısından mahrum olması. Bu katkı dergiden bağımsız bir editörü olmayan Edebiyat Ortamı Yayınları’ndan beklenemese de, ilk baskıyı gerçekleştiren yayınevinin de böyle bir katkı vermediğini sanıyorum. Verilmiş olsaydı en azından örneklerini vereceğim yazım hataları giderilmiş olurdu. Ne yazık ki, yayıncılığımız mutfak işçiliğinden mahrum. Titiz okurların rahatsızlık duymadan okuyabilecekleri kitap sayısı bir hayli sınırlı. Kitaba geçelim…
Yer darlığı sebebiyle dil ve ifade bağlamında göze çarpan hususlara ancak değinebileceğim. Sırasıyla ve cümleleri kısaltarak örnekler verelim. “...şarkılar karşısında mutedil susmaktadır”. Mutedil ılıman demek, sürekli yazılmalıydı. Sayfa 21’de bir takım isimlere yer verilmiş. İsimlerden bir kısmının yalnızca soyadı verilirken, Cemal Süreyya (doğrusu Süreya) yazılmış. Kitapta İsmet Özel’in sözü ve yazar ifadesi olarak birçok yerde Siyasal Bilimler (doğrusu Bilgiler) Fakültesi denilmiş. Hacettepe Üniversitesi Fransız Filolojisi isimlendirmesi de yanlış. Fransız Dili ve Edebiyatı yazılmalıydı. Dipnotların çoğunda metin içinde çift rakam yer almakta. “Sosyalistlerin arasına katılan çehreleri...” (doğrusu kişileri). “Ama artık mangalda toz (doğrusu kül) bırakmıyoruz.” Sayfa 35’de bir açık oturumdan soruşturma olarak bahsediliyor. “Yaşadığı binlerce olay ve bağlantılı olduğu binlerce kişi...” Abartılı bir ifade. “...yapılan etütler, yordayışlar...” (Böyle bir kelime yok, araştırmalar olabilir). İsmet Özel’in bir özelliği de, izahı zor bir tutum olarak şiir ve yazılarında yabancı kelime ve kavramlar kullanması. Deus otiosus, securite ontologique (kitapta ontologigue), persona, İls Sont Eux, Of Not Being A Jew gibi. Kalkan hiçbir açıklama yapmadan bunlara yer veriyor. Yön Dergisi, Tanin Gazetesi gibi yanlış yazımlar göze çarpıyor. dergisi, gazetesi yazılmalı. “...memuriyette aldığı maaş kadar ödenecek misli ücret mukabilince...” gibi anlamsız cümleler kurabiliyor. “...Türkiye’de ulaşmayı ulaşmayı dilediğimiz...” gibi kelime tekrarları fark edilmiyor. Pek çok yazar gibi doğrudan yerine “direkt “ yazma özensizliği gösteriliyor.”… toplum bilim…” (doğrusu toplumbilim). 47.sayfada alıntılanan mısralar, 70.sayfada da tekrarlanıyor. 70.sayfada konuya ve Özel’e bağlamadan Rita Ender’den uzunca bir alıntı yapılıyor.
Özel’in hayat hikâyesinden seçtiğimiz örneklere bir not daha düşerek bahsi kapatalım. Sanatçımızın çocuklarının isimleri zikredilirken ikinci çocuk atlanıyor. İsmet Özel’in dilimizle ilgili bir sözü ile bitirelim: “Kendi dilimizi konuşmuş olsaydık Müslümanca bir akıl yürütme yolunun bütün Müslümanlar arasında geçerlilik kazandığı ve Müslümanlar dışındaki zihinlerin de Müslümanlarla anlaşabilmek için bu akıl yürütme yolunun yasaları içinde hareket edebildiği bir ortamda bulunacaktık ki, bu ortam Müslümanlar olarak bizlerin toplum içinde geçerli değerleri temsil ettiğinin en belirgin göstergesi olacaktı.” (Tavşanın Randevusu, s.66)