Z kuşağı ne kadar şanslı?
Yetişkinler ile genç nesil arasındaki insanlığın var oluşundan bu yana var olan çatışma, en somut şekilde muhtemelen içinde bulunduğumuz internet çağında yaşanıyor. Sahip oldukları sosyalizasyonun en önemli kısmını internet üzerinden edinen Z kuşağı ,dijital dönüşümü doğdukları andan tecrübe ediyor ve kişilikleri de dijital eko sistem eşliğinde gelişiyor.
Dijital dönüşümle hayatın her anında bir kırılma yaşayan yetişkinler, bu teknoloji ile büyüyen gençleri de anlamakta güçlük çekiyor. Z Kuşağı ile ilgili külliyat bilimsel anlamda henüz tekamüle ulaşmış değil.
Çünkü henüz bu sürecin içinde yaşıyoruz ve olan biteni sağlıklı olarak değerlendirebilmek için bir zaman mesafesi olması gerekiyor. Yeni yaşanan tecrübeleri eski kalıplarla izah etmeye çalıştığımız için değerlendirmeler sorunu tespit etmeye yeterli olamayabiliyor.
Z kuşağı bir yönüyle nesiller silsilesinden bağımsızlığını ilan etmiş bir kuşak. Yani önündeki en önemli örnekler bir üst nesiller değil internet. İnsanlığın var oluşundan bu yana oluşan nesiller arası bilgi aktarımı sekteye uğramış durumda. Z kuşağının ileri yaşlara ulaştığında yani tüm jenerasyonların dijital cağda doğmuş olacağı dönemde muhtemelen yeniden tesis edilecek.
***
The Economist‘te Z Kuşağı’nın (1995 ile 2009 arası doğanlar) tembel ve burnundan kıl aldırmaz olduğu yönündeki temel ön yargıların gerçekleri tam olarak ifade etmediği yönünde bir makale yayımlandı.
Dergide Zoomer olarak nitelendirilen Z kuşağının 1946-1964 tarihleri arasında doğan Bommerlara kıyasla daha fazla varlıklı olduğu belirtiliyor. Z kuşağının maaşları daha hızlı bir şekilde artıyor ve bu kuşaktaki işsizlik oranı eski kuşaklara göre daha düşük.
Bu eğilim sadece ABD ve İngiltere gibi gelişmiş ülkeler için değil Kenya, Hindistan ve Endonezya gibi ülkeler için de geçerli. ABD’de ortalama bir Z kuşağı mensubunun aylık geliri Y kuşağı (1980 ve 1999 arası doğanlar) ve_X kuşağından (1965-79 arası doğanlar) daha fazla. Yukarıda zikredilen gelişmekte olan ülkelerde de aynı rakamlar ortaya çıkıyor. Gerçi bunun yegane sebebi Z kuşağının daha zeki ve çalışkan olmasından daha çok, söz konusu ülkelerdeki ekonomik gelişmeler.
***
İsviçreli Profesöre Stefan Wolter bu durumu “Z Kuşağı farklı düşündüğü için daha başarılı değil. Sadece İnsanlık tarihinin en uzun ekonomik refah artışı olan bir dönemde büyüme şansına sahip olduğu için farklı düşünüyor‘‘ şeklinde açıklıyor.
Z kuşağının iş dünyasına girerken yaşadığı büyük avantaj ise piyasada akut bir hal alan uzman ihtiyacı. Gelişmiş ülkelerde genç işsizlik oranı 1991 yılından bu yana en düşük seviyede. Z kuşağı bu nedenle seçici olabiliyor ve çok rahat bir şekilde işinden istifa edebiliyor. Y kuşağının böyle bir avantajı yoktu çünkü Y kuşağı iş hayatına başladığı yıllarda dünya genelinde bir ekonomik kriz yaşıyordu.
Dünyadaki teamüller Türkiye’deki Z kuşağı için ne kadar geçerli bu tartışılır. Türkiye ‘de genç işsizlik oranı yüzde 16 seviyesinde seyrediyor ki bu çok büyük bir rakam. Ancak 2023 tarihli TUİK araştırmasına göre Türkiye’de insanların yüzde 52’si kendisini mutlu hissederken bu rakam Z kuşağında yüzde 67’ye çıkıyor.
***
Rakamların, istatistiklerin siyasi konjonktüre göre farklı anlamlar kazandığı Türkiye’de tek başına rakamlarla bir sonuca varmak çok makul bir yöntem değil.
Nesiller arası çatışmaları sağlıklı bir şekilde okuyabilmek için dijital dönüşüm parametresini veri kaynaklarına dahil etmek gerekiyor. Bu sadece nesiller arası etkileşimde değil, son günlerde yeniden tartışmaya başladığımız anayasa, cemaatler gibi alanlar için de geçerli. Dijital evren hayatımızı tahmin ettiğimizde çok daha yoğun ve derinden dönüştürüyor.