Dokunsan yıkılacak Türkiye zırvası
Kıdemli ulus devletlerden biriyiz. Sığ tartışmalar, küçük ve çoğu kez yanlış siyasi hesaplarla enerjimizi tüketip yorulsak da hala dünyanın önemli ülkelerinden birisiyiz. En önemlilerden birisi olmamız için aşmamız gereken mesafe ise çok yüksek değil, hele imkansız hiç değil.
Gündem olan her konu çaresizlik ve tükenmişlik senfonisine dönüşüyor. En çaresiz en dramatik söylem genel kanaatin oluşmasına öncülük ediyor. Tartışılan konunun toplumsal önemi ve temsil kabiliyeti olması önemli değil sunuşun çarpıcı ve dramatik olması yeterli. Böyle bir haleti ruhiye oluşunca da dış politika, güvenlik, eğitim, iç politika vs. gibi herhangi ciddi bir konunun sağlıklı olarak tartışılması imkansız hale geliyor.
Aslında gerçek bir gündem tartışmıyoruz sosyal medyadaki trendleri tüketiyoruz. Hakikatleri değil sosyal medya algoritmalarını iyi kullananların pazarladığı informasyonları konuşuyoruz. Doğru ve nesnel bilgiler bile sosyal medya algoritmalarının katkısı ile içeriğini ve anlamını çok rahat biçimde kaybedebiliyor.
***
Kısa vadede bu gerçeğin, sadece ülkemizde değil dünyanın her tarafında değişmeyeceğini kabul etmek gerekiyor. Sosyal medya, alışık olduğumuz klasik iletişimi, genel kabul gören herhangi etik bir standart ile ikame etmeden yerle bir etti. Algoritmlar herkesin ittifak edeceği temel ilklere karşı da anında bir arka kapı bularak bütün ilkesel girişimleri anlamsız hale getiriyor. Gündemi bu arka planla tartışıyoruz(tüketiyoruz), çok kıymetli zamanımızı ve fikrimizi köpük baloncuk kadar kalıcı uçuşkan informasyonlarla heba ediyoruz.
Zaten okumayan bir toplumda ifrat ve tefrit etik bir sınır olmaktan çıkıp iletişim standardı haline geliyor. Bunun için sadece Kürt sorunu, Kemalizm, İslam, siyasetin her türlüsü ve hele İsrail konusunda sosyal medyada yapılan tartışmalara bir göz atmak yeterli.
Sanal dünyada oluşun dram ve acıyla beslenen yıkıcı üslup yaşam enerjimizi sömürüyor. Sorunlarla mücadele için gerçek hayatta muhtaç olduğumuz irade ve sağduyuyu sanal zırvaların gerçeklikten uzak hezeyanlarına heba ediyoruz. Sosyal medya bize her gün hem toplum olarak hem de birey olarak aşılmaz sorunlarla çevrelendiğimizi inandırmaya çalışıyor. Bu gerçek değil, Türkiye’nin hiçbir sorunu sosyal medyada anlatıldığı gibi çözümsüz değil. Hiçbir olay sosyal medyanın iddia ettiği basit ve tek boyutlu sebeplerle meydana gelmiyor.
***
Türkiye’nin hiçbir sorununun küçümsemek gibi bir niyetim yok. Ancak yoğunluğu sanal zırvalarla oluşturulan dokunsan yıkılacak Türkiye resmi gerçeği yansıtmıyor. Bu iddianın sağlamasını herkes lütfen sosyal medyada okudukları ile değil bizzat kendi tecrübeler ile yapsın. Türkiye tarihi, potansiyeli ve imkanları ile dünyanın en yaşanmaya değer ülkelerinden birisi. Ve bu gerçeğin orta vadede bile değişebileceğine dair hiçbir ciddi emare yok.