Çok su az temas
Bazı vatandaşlar bizde Corona olmamasını o kadar şüpheyle karşılayıp, o kadar çok teori ürettiler ki sonunda Corona dayanamadı ve ülkeyi teşrif etti.
Artık biz de haritadaki kırmızı işaretli yerimizi tek vaka ile olsa da almış bulunuyoruz.
Bir şeyi ısrarla davet ederseniz o da çıkar gelir. Nitekim geldi.
Şimdi o vatandaşlar rahatlamışlardır umarım.
Akabinde bazı market raflarının boşaldığı haberlerini görüyoruz sağda solda.
Temizlik maddeleri, peçete vs gibi ürünlerin rafları. Ne diyelim Allah akıl fikir versin.
Kolonya satışlarının patlaması pek şaşırtıcı olmasa da maske fiyatlarındaki bazı astronomik fiyat artışları, asıl virüsün nerede olduğuna dair bir fikir veriyor.
Bu her hâlükârda sadece fırsatçılık ve çakallık yapan zihniyete, lâyık olduğu ibretamiz cezaları ânında verebilen özel bir piyasa denetim ekibi elzem-i evvel. Öyle ki bu düşük işler aklına bile gelmesin.
Evet, suya yazılan yazıların içinde ilerlemeyi sürdürüyoruz.
Şimdi okulların ve üniversitelerin tatili gündemde.
Ama bazı evlerde büyük panik var, diyelim ilkokula gitmekte olan çocuğa, tatil olursa evde kim bakacak? Çünkü bazı evlerde anne-baba çalışıyor ve dede-nine yok.
Corona dünyadaki bir çok küresel hesabı alt üst etti.
Bir süre sonra kodları değişmiş yeni bir dünyaya uyanmak mümkün mü, değil mi? Bugünden kestirmek zor olsa da ihtimallerden bir ihtimal bu da.
Bazı ülkelerin Corona sebebiyle içine düştüğü durumlara bakınca “Bırakın bizde de böyle ufak tefek sorunlar olsun müsaadenizle” dedi adamım.
Diğer taraftan medyanın ve sosyal medyanın ısrarla virüslü hastanın kimliğini öğrenmek istemesi başka bir saygısızlık. Sağlık Bakanının ısrarla vurguladığı mahremiyet hakkı nedense kimsenin umurunda değil.
Cemreler düştü bahar geldi.
Corona da geldi neylersin. Çok su, az temas.
Abdest en güzeli.
Corona günlerinde NATO
Sembolik şiddet
(…) Şiddetin iki ana formu vardır. Biri, fiziksel şiddet, diğeri ise sembolik şiddet. Fiziksel şiddette bir yere bomba atarsın, bankamatiği bombalarsın ya da bir mekânı bombalarsın, yıkarsın. İşte bu, fiziksel şiddettir. Bir insanı öldürürsün fiziksel şiddet, bir insanı bıçaklarsın, döversin, fiziksel şiddet. Sembolik şiddetse daha çok manevi şiddete denk gelir. Birinin sembollerine saldırmak ona sembolik şiddet uygulamaktır. Mesela, birisinin örtüsüne saldırmak, bir biçimde onun örtüsüne hakaret etmek ona sembolik şiddet uygulamaktır. Çünkü örtü onun sembolüdür. Neden? Zira örtü, kıyafetimiz kişiliğimizin bir parçasıdır. Levinas isimli filozofun şu sözünü , kullanmak gerekirse “Örtü, utancın cisimleşmesidir. Giyinmek, utancın cisimleşmesidir.” İlla örtü olması gerekmez, normal giysi de utancın cisimleşmesidir. Mesela, tersi durumda da birisine başı açık olduğu için hakaret etmek, ona sembolik saldırıda bulunmaktır. Çünkü başının açık olması onun kişiliğinin bir parçasıdır. Zira kıyafetimiz kişiliğimizdir. Örtmek bir kıyafet giymek, açmak da giyinmektir. Dolayısıyla burada tercihler sözkonusudur ve bu onun sembolüdür. Birinin kıyafetinden yola çıkarak onun kişiliği hakkında düşünebiliriz. (…) Hüsamettin Arslan- Meselelerimizi Konuşmak- Zeytinburnu Belediyesi yay.
Çocukken havaya attığımız toplar düşmüş müdür yere?