Türkiye’nin Suriye öncelikleri
Bazen yazılarımı yazarken geçmiş askeri tecrübelerimden bazen de sivil hayattaki akademik kariyerimden yararlanıyorum. Bazı arkadaşlarım bu iki ekolü birbiriyle alakasız görse de aslında birbirinden çok etkilendikleri kaçınılmaz bir gerçektir.
Çatışma esnasında timin önceliği en yakın tehditleri bertaraf etmektir. Bu sırada uzak hedefler yalnızca baskı altına alınır. Kriz yönetimi de buna benzer bir sistematiği kullanır. Yapılacakları bir liste halinde yazar ve yanına işlem sırasını koyar.
Aynısını yangında kurtarılacaklar listesi hazırlarken de yaparsınız. Birinci öncelikten başlayarak kurtarmaya veya tahliye etmeye başlarsınız.
***
Türkiye’nin öncelikli listesi Suriye de şu andaki durum nedeniyle diğer ülkelerden oldukça farklı. Bu nedenle müttefikleri ile fikri çatışmalar yaşayabiliyor.
Türkiye’nin belki en önemli handikapı iç kamuoyuna bu öncelik listesini anlatamaması. Çünkü asıl eleştiriyi burdan aldığı için de dış basın buradan yüklenmeye devam ediyor. İç kamuoyunun Suriye savaşı ile ilgili olarak kafası oldukça karışık. Yaşananların kronolojik sırasını kaçırdığı için de ne olduğunu, bir kesim artık anlamlandırmakta zorlanabiliyor.
“Kim müttefikimiz?”, “Esad düşman mı dost mu?”, “PYD ile mücadele etmekten vazgeçtik mi?”, “Suriye’ye insanlar bayramlaşmak için gidebiliyorsa neden dönüyorlar?”, “Dünya neden Suriyeli sığınmacılara bu kadar arkasını dönmüş vaziyette?”, “Rusya sivilleri vururken biz niye işbirliği yapıyoruz?”, “İran defalarca ırak ve Suriye konusunda Türkiye’yi sıkıştırırken şimdi nasıl olup da onlara güveneceğiz?” gibi yüzlerce soruyu insanlarımız sorabiliyorlar. İnanın hepsi de oldukça mantıklı.
Şimdi Türkiye’nin Suriye savaşı önceliğini bir bir listeleyelim.
1- İnsani anlamda dram yaşanmasının önüne geçmek.
2- Sınır güvenliğini maksimum seviyeye çıkartacak tedbirler almak.
3- PKK veya DAEŞ benzeri örgütlerin sınırımızda hakimiyet alanı kurmasına izin vermemek.
4- Esad’sız bir geçiş dönemi için uygun ortamı yaratmak
5- Sığınmacıların ülkesine dönebileceği güvenli alanlar yaratmak.
***
Bu listeyi isterseniz öncelikli hedef listesi kabul edin isterseniz de kriz yönetimi listesi. Türkiye’nin öncelikli listesi bu ve bunu uygulamaktan başka bir şansı da yok.
Diğer ülkelerin listeleri farklı olduğundan da maalesef çatışma bu noktada çıkıyor. ABD ile şu anda ortak bir noktamız yok. Ortak nokta yaratabildiğimiz Rusya ve İran’la çalışmak zorundayız. Çünkü onlarla üniter yapı ve çatışmasızlık alanlarında bir ortak nokta yakalayabiliyoruz. İdlib de bunlardan biri. Mülteci akınını önlemek adına kaçınılmaz bir şekilde ortak hareket etmek zorundayız. Sevsek de sevmesek de Rusya ve İran’la çalışmak zorundayız.
İdlib ayrıca sınır güvenliğimiz açısından önemli burası kaybedilmemesi gereken bir yer. PYD’nin aşağıya doğru sarkma girişimi için de ayrıca önemli bir nokta.
PYD, ÖSO gruplarının kendi arasındaki çatışmasını fırsat bilerek aşağıya doğru sarkma girişimini başlatmıştı. Türkiye bu noktalara müdahale ederek bu ilerleyişi durdurdu.
Türkiye farklı isimlerle de anılan Şehbereket Dağı bölgesini PYD’ye bırakmak istemiyor. Buranın kontrolünün ÖSO elinde olmasını istiyor.
‘Bugün bölgede yapılan bir harekat değil intikaldir’ denmesinden anlayacağımız o zaman bunlar olmalıdır.
Yani yeni alan kazanımı yerine olanı korumak için yapılan bir operasyonla karşı karşıyayız. Afrin’e olağandışı bir gelişme olmaz ise bir harekat beklemeyin demeye gelen bir açıklamadır.
Bazı ülkelerin Suriye konusunda tuzu kuru ve öncelik listesi tek maddelik. Bu nedenle de taviz verdiklerinde gelme amaçlarının boşa çıkacağını düşünüyorlar. Kimseyle ortak hareket etmeme onlar için bir zorunluluk.
Türkiye, Suriye konusunda öncelikli olarak ortak alanlarda bir payda yaratmaya ve kazan-kazan formülünü uygulamaya çalışıyor. Ama seçenekler bittiğinde kendi göbek bağını kesmek zorunda kalacaktır.
Peki toplum olarak bunu biliyor ve buna hazırlık yapıyor muyuz?
Sizce...