Ne olacak bu gençlerin hali?
Rivayet odur ki döneminin beyaz sakallı bilge adamı Aristo’ya bir grup gelmiş.
Ve bu gençlerin hali ne olacak diye sormuşlar.
Aristo da onlara dönüp sizlerin babaları da gelip sizler için aynı soruyu sormuşlardı demiş.
Zaman zaman bu soruyla sık sık karşılaşıyor ve ne cevap vereceğimizi bilmiyoruz.
Aristo’nun bir benzerini ben de öğrencilik yıllarımda yaşamıştım. Liderlik dersimize giren bir hocamız dersin büyüsüne kapılıp zamanında yapmış oldukları bazı aykırılıkları anlatmaya başlamıştı. Dersten nasıl kaçtıklarını, akşamları birliği nasıl terk ettiklerini anlatıyordu. Dersin sonuna geldiğimizden sanırım bir arkadaşımız dikkati dağıldığı için kafasını başka bir yöne çevirmişti.
Hocamız bir anda hiddetlenerek bizlerin ne kadar disiplinsiz olduğumuzdan dem vurmaya başladı. Bu da yaklaşık beş dakika kadar sürdü. Sözü bittiğinde ortamı bir anda sessizlik kaplamıştı. Herkes yaşananlara bir anlam verememişti.
Elimi kaldırıp söz istedim ve askeri adabın gerektirdiği bir üslupla hocamıza bir soru sordum.
***
Komutanım dedim; dersimiz liderlik ve siz bize geçmişte yaşadıklarınızı anlattınız. Ve o dönemde çok da aykırı olan şeyler yaptığınızı ifade ettiniz. Ardından arkadaşımız yalnızca kafasını yana çevirdiği için bizler topluca disiplinsiz olduk. Sizin bize anlattığınız liderlik dersine göre bu yaşananları nasıl yorumlayalım dedim.
Bazen bizler de bu yaşananlara benzer davranmıyor muyuz? Geçmişte yaptığımız hataların belki de onda birini yapmayan bu gençlere neden “ne olacak bu gençlerin hali” diye soruyoruz.
Evet hayata bizden daha farklı bakıyor olabilirler. Ancak bu normal bir şey değil mi?
Onları yetiştiren ve genlerimiz gibi duygularımızı da düşüncelerimizi aktaran da biz değil miyiz?
Her hafta bir üniversitede gençlerle buluşuyorum ve onlarla konuşuyorum. Onları dinliyor ve onlardan birçok şey öğreniyorum.
Bu sohbetler iki saati aşkın sürüyor ve birinden bile söz konusu vatan olunca ilgi eksikliği görmüyorum.
Gözlerini bile kaçırmadan ne yaşandı ve ne yaşanacağını öğrenmeye çalışıyorlar.
***
Bırakın bu konuları yalnızca dinlemeyi ihtiyaç olduğunda onlar hep orada ve hazır olduklarını vurguluyorlar.
Barikatlar döneminde ihtiyaç duyulduğunda yüzbinler PÖH olmak için başvurmamış mıydı?
15 temmuz günü sokağa çıkanların şehit ve gazi olanların ve mücadele edenlerin arasında da hep onlar vardı.
Onlar El Bab’da ve Afrin’deydiler. Bu ülkeyi ne kadar sevdiklerini de, “Biz aşkı vatan için canını verenlerden öğrendik “ sözlerinden anladık.
Ülkenin kalkınmasında lokomotif oluyorlar. Çok daha fazla yurt dışında çalışma imkanı buluyorlar. Daha fazla genç uluslararası başarıya imza atmaya devam ediyor.
Bazen bizler gençlere “ne olacak sizin haliniz” demek yerine biz kendi adımıza nerde hata yapmıştık diye konuşsak ve anlatsak daha faydalı oluruz diye düşünüyorum.
Zamanında eksikliğini çektiğimiz şeyleri gençlere daha fazla vererek, onları aslında biz yoldan çıkarıyoruz.
Zeytini iki defa dişlemesi gerektiğini, azla yetinmenin kötü bir şey olmadığını anlatmakta eksik kalıyoruz. Veya bir ustanın yanında para kazanmanın zevkinin ne olduğunu onlara tattırmayarak, biz yeterince kitap okumadığımızdan onlara da örnek olmayarak hatayı bizler yapıyoruz.
Sonra da ne olacak bu gençlerin hali diyoruz.
Merak etmeyin gülün dibinde gül fidesi yetişir. Biz neysek dibimizde de o yetişecek.
Söylemesi ayıptır biz gençliğimizde ne çok hatalar yapmıştık, hatırlayanınız var mı?