Nasıl bir ABD Başkanı istersiniz?
ABD, Suriye’nin kimyasal silah kullandı iddası (soruşturma sürdüğü için iddia diyelim) üzerine, yanına Fransa ve ingiltere’yi de alarak kapsamı ve süresi kısıtlı bir askeri operasyon icra etti. Bir önceki yazımda bunun nedenini yazdığım için aynı konuya girmeyeceğim ama bu saldırı sonrasında başka bir mevzuya değineceğim.
Gerçekten ABD başkanlarının nitelikleri bir plan dahilinde mi belirleniyor yoksa sadece rastlantı mı? İsterseniz başkanları bir hatırlayalım, sonra üzerine bir kaç rastlantıya değinelim.
ABD’nin Aralık 1941’de İkinci Dünya Savaşı’na katılmasından bu yana Beyaz Saray 14 başkana ev sahipliği yaptı.
Başkanlardan 7’si Demokrat, 6’sı Cumhuriyetçiydi.
Başkanlık yaptıkları dönemlerle 13 başkanın isimleri şöyle:
-1932-1945: Franklin D. Roosevelt (Demokrat). Roosevelt, 1944’te 4. kez başkan seçildi ve 1945’te yaşamını yitirdi.
-1945-1952: Harry Truman (Demokrat). ABD’nin 33. başkanı olan Truman, 1945’te yılında o zamanki başkan Roosevelt’in görev başında ölmesi sonucu başkan yardımcısıyken başkanlığa geldi. Truman, 1948’de yeniden başkan seçildi.
-1952-1960: Dwight Eisenhower (Cumhuriyetçi)
-1960-1963: John F. Kennedy (Demokrat)
-1963-1968: Lyndon Johnson (Demokrat). Kennedy’nin yardımcısı olan Johnson 1964’te yeniden başkan oldu.
-1968-1974: Richard Nixon (Cumhuriyetçi). 1972’de yeniden başkan seçildi, 1974’de Watergate skandalının patlak vermesinden sonra istifa etti.
-1974-1976: Gerald Ford (Cumhuriyetçi)
-1976-1980: Jimmy Carter (Demokrat)
-1980-1988: Ronald Reagan (Cumhuriyetçi)
-1988-1992: George Bush (Cumhuriyetçi)
-1992-2000: Bill Clinton (Demokrat)
-2000-2008: George W. Bush (Cumhuriyetçi)
-2008- 2016 : Barack Obama (Demokrat)
-2016 - : Donald Trump
Farkında mısınız bilmiyorum ama sert bir başkandan sonra hep imaj düzeltmek adına yumuşak gözüken başka bir başkan seçilmiş gibi gelmedi mi size de. Yine farkındaysanız ‘yumuşak gözüken’ tabirini özellikle seçerek kullandım. Çünkü yumuşak başkan dönemlerine de baktığınızda ABD politikalarında büyük değişimler yaşanmamış. Bunun en önemli delili Obama’dır. Çok eleştirdiği Bush’un savunma bakanını kendi kabinesine almıştır. Onun döneminde BOP askeri müdahalelerden daha çok vekalet savaşlarına dönmüştür. Ona rağmen Obama Nobel Barış ödülü almıştır.
***
Bugün Trump’ın çıkardığı bütün yasaların ABD anayasası tarafından red edileceğini düşünenler olabilir ama bu konuda da yanıldılar. Göçmen ve vize yasaları dahil olmak üzere hepsi anayasa mahkemesi tarafından onaylanarak geçti.
Sınıra duvar yapımına herkesin itiraz edeceği düşünüldü, ancak yine cılız bir kaç ses hariç büyük bir başkaldırı olmadı. Sınırın güvenliği milli muhafızlar tarafından sağlanacak dendi, bu nasıl olur bile denilmedi.
Dünya ticaretinin önünü açmak için uğraşan ülke, iş aleyhine dönmeye başlayınca, imtiyaz sağlayan anlaşmalardan bir bir çekilmeye başladı ve hiç bir finans kuruluşundan tık sesi dahi gelmedi.
Rusya ile ilişkileri düzelteceğim dedi, şu anda nerdeyse savaş çıkarmak üzere, ancak karşı mahalleden bile yine ses çıkmıyor.
ABD içine dönecek dedi dünyanın içini dışına çıkardı, buna rağmen ne oluyor diyen bir barış grubu da görünmüyor .
ABD anayasasına göre ABD vatandaşlarının dinlenmesi ve izlenmesi suç kabul edilmesine rağmen sosyal medya hesaplarının bile takip edildiği ortaya çıktı.
ABD yüksek yargı kurumları devlet güvenliği kavramı üzerinden herşeyi aklamaya devam ettiler. Sorun kendi ülkelerinde olunca kimse bağımsızlık bildirgesine veya evrensel insan hakları beyannamesine atıfta bulunmadı.
Bush savaş çıkardığı halde, Obama hiç bir şey yapmadan. Nixon Watergate sıkandalı ile hatırlanır ancak bunun bile ufak kaldığı birçok skandala imza atmasına rağmen ikinci defa başkan seçildiğine göre, Trump da sanırım ikinci kez başkan seçilebilir.
Mesele görüntüde ‘bir bozan’ gibi ‘bir de yapan’ gibi başkanın seçilmesinde... gerisi sanırım hikaye...
Bize düşen de onların yap boz oyunlarını önce seyretmek ve sonra da arasından akıllıca sıyrılarak geçmek.