Değişim mi yok oluş mu?
Yılın son günü İran’da değişim (kimine göre ABD destekli) isteyenlerin sokak hareketlerini izleyerek geçireceğiz gibi gözüküyor. İsteklerin ekonomik kaygılar ile başladığı sonra ise siyasal isteklere dönüştüğü söyleniyor. Bu harekete, bölgede yaşananlara şahit olanlar gönüllerinin bir kenarında sempati de olsa mesafeli bakmayı tercih ediyorlar.
Ben biraz daha işin içine girip detay vermek isterim.
***
Ülkede yaklaşık üç milyon insan evleri olmadığı için sokaklarda yaşıyor bunların yarıya yakını ise maalesef çocuk. Ülke nüfusunun 45 milyonu yoksulluk sınırı altında yaşamlarını sürdürmek zorunda.
Eğer zorunlu sağlık sigortan yoksa sağlık sisteminden yararlanman zaten mümkün değil. En düşük özel sağlık sigortası primleri bile ödenemeyecek kadar yüksek.
Asgari ücretle çalışanların tek maaş ile yaşaması mümkün değil o nedenle ailecek üç veya dört işte çalışılması gerekiyor.
Devlet savunma ve istihbarat harcamalarına en yüksek bütçeyi ayırmaya devam ediyor. Halk bu harcamaların kısıtlanarak eğitim ve sağlık sektörüne aktarılmasını istiyor. Ama bu istek çok da kaale alınmıyor.
Ülkede uyuşturucu kullanımı her yıl katlanarak artmaya devam ediyor. Bu konudaki son tespitler, 2015 yılında uyuşturucu kullanımından ölen sayısını 50 bin olarak açıklıyor. Devletin en önemli sağlık sorunu olarak bu madde bağımlılığındaki artış gösteriliyor.
Sokakların güvenliği alınan tedbirlere rağmen tam anlamıyla sağlanamıyor. ‘Hastalık Kontrolü ve Engelleme Merkezi’nin vermiş olduğu bilgilere göre, 2004 ve 2013 yılları arasında 316 bin 545 insan silah şiddeti sonucu ülke sınırları içerisinde hayatını kaybetti.
Her üç evden birinde silah var. Bu silahların evde tutulma sebebi de olarakta, ülkede bir iç kargaşa çıktığında ailesini koruma isteği öne sürülüyor. Yani kargaşa çıkarsa devletin güvenlik birimlerinin kontrolü sağlayamacağı düşünülüyor .
Adalet sistemine güvence neredeyse yerlerde sürünüyor. Paranız yoksa haklı olsanız dahi suçlu çıkacağını düşünen insan sayısı fazla.
Bulunduğunuz kimliğe ve statünüze göre (bir nevi kast sistemi) ceza alabilirsiniz.
Nüfusa orantı yapıldığında cezaevinde bulunan tutuklu ve hükümlü sayısı itibari ile birinci sırada yer alıyor. İhtiyaçları devlet karşılayamadığı için sistem bazı yerlerde özelleştirilmiş durumda. Cezaevleri tecavüz ve şiddetle ünlenmiş.
Tecavüz demişken ülke genelindeki durumu da ayrıca belirtmek lazım.
Dünyada tecavüz suçunun en fazla görüldüğü ülke konumunda. Ülkede son 1 yılda 90 bin 185 tecavüz vakası yaşanmış. Tecavüzle Mücadele Merkezi’nin istatistiklerine göre ülkede dakikada 1.3 tecavüz hadisesi yaşanıyor. Ülkede günde bin 900 ve yılda 683 bin kadına tecavüz ediliyor. Buna göre ülkede her 8 kadından biri tecavüze uğruyor. Bu olayların bir kısmının polise intikal etmediği, mağdurların susmayı ve olayı gizlemeyi seçtiği de belirtiliyor. Tecavüze uğrayanların yüzde 62’si 18 yaşından, bunun yüzde 29’u ise 11 yaşından küçük. Tecavüz edilenlerin yüzde 22’si ise erkek çocuklar.
Ülkede bulunanlar geldikleri ülkeye, derisinin rengine veya konuştukları dile göre ayrımcılığa uğradıklarını düşünüyorlar. Son olarak da gelir dağılımına bir bakalım isterseniz...
ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Janet Yellen, ülkedeki gelir dağılımı eşitsizliğinin son 100 yılın en yüksek seviyesine çıktığını ve bu durumun kendisini derinden endişelendirdiğini söylüyor.
***
Evet, yazının başından beri rakamlarla anlatmaya çalıştığım ülke son veriden de anlaşılacağı gibi ABD. Ama İran a şartlar kötü diye devrim ithal etmeye çalışanda yine ABD.
Dünyadaki eşitsizlik yalnızca BM değil. Asıl eşitsizlik kafamızın içinde yaşanıyor. ABD’yi süper güç olarak görüp ondan feyz aldığını söyleyen insanların peşine takılıp gidenler oluyor.
İran halkına burdan bir çağrım olacak. Ne yapacaksanız kırmadan ve dökmeden yapın. Ülkenin değişime ihtiyacı kesinlikle var ama bu değişim olsun.
Libya, Suriye örnekleri ortada iken değişiyoruz diye emperyalizmin önünü açıp yok olmayın.