Makuliyet devreye girdi masa kazandı
Bir haftalık siyasi bir fırtına yaşadık, ittifaka bel bağlayan kitlelerin umutsuzluğa düştüğü anlar oldu, ama sonunda makuliyet devreye girdi ve masa kazandı.
Geçen hafta İYİ Parti lideri Meral Akşener’in ittifak toplantısının ardından yaptığı konuşmada keskin ifadelerle duyurduğu ayrılık kararı, kuşkusuz siyasi tarihimizin önemli bir zaman aralığı olarak tarihe geçecek.
Ancak şimdi geriye bakma zamanı değil, önümüzde tarihi bir seçim var ve bunun dışındaki hiçbir siyasi ayrıntının önemi yok. Bugünden itibaren Millet İttifakı’nın bütün liderlerinin tek hedefi, önceki gece Saadet Partisi önünde verilen birliktelik fotoğrafını sahaya taşımak olmalıdır.
Son derece net ve herkesin anlayabileceği ifadelerle hazırlanan 12 maddelik “Geçiş Süreci Yol Haritası”na bakarak söylemek gerekirse, Millet İttifakı dünden daha güçlü, bütün mesele bu sinerjiyi geniş kitlelerle buluşturabilmek…
Son bir haftada yaşadığımız fırtınalı günler de gösterdi ki krizler bazen çok kıymetli faydalar üreten bir sürece de vesile olabiliyormuş. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na getirilen siyasi yasaktan bu yana, bu olayın özellikle CHP tarafından çok iyi değerlendirilemediği gibi bir kanaat vardı.
Krizin aşılmasında Ankara ve İstanbul başkanlarının katkıları, aynı zamanda siyasi bir fayda da üretmiş bulunuyor. Elbette seçimlerde Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanında yer alacaklardı, ama şimdi daha aktif bir şekilde meydanlarda olacaklar ve bu fotoğraf Cumhur İttifakı’nın çok canını sıkacak…
Bu bağlamda Kılıçdaroğlu’nun son grup toplantısındaki şu ifadelerin altını da özellikle çizmek gerekiyor: “Evladım Ekrem İmamoğlu da yanımda olacak, dostum Mansur Yavaş o da burada olacak.”
Bundan on gün önce, ittifakta henüz sarsıntı yaşanmadığı günlerde bile cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalabileceği gibi bir kanaate sahiptim. Ama bugün ‘neden birinci turda olmasın’ ifadesini daha rahat kullanabiliyorum artık. Eğer doğru ve etkili bir kampanya yürütülebilirse, birinci turda kazanmamak için hiçbir neden yok.
Zira Millet İttifakı’nda yer alan bütün siyasi liderler, bu ülkenin çok farklı sosyolojik ve toplumsal tabanlarını temsil ediyorlar. DEVA lideri Ali Babacan’ın da ifadesiyle önümüzde bir ‘yıldızlar topluluğu’ var ve her biri farklı kıymet ifade ediyor.
Bu çerçevede milletin cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu’nun, dün CHP grubundaki konuşmasına “Bugün kürsüye veda etmek için bulunuyorum. Veda etmek kolay olmuyor” cümleleriyle başlaması, seçimdeki değişimin Türkiye açısından ne kadar hayati bir değer taşıdığının en önemli göstergesiydi. Kılıçdaroğlu artık CHP grubunda konuşmayacak, çünkü o ülkenin bütün renklerini kucaklamak ve hepsinin cumhurbaşkanı olmak üzere yola çıkmış bulunuyor. Bu arada, Kılıçdaroğlu masanın bütün liderlerini şık ifadelerle selamladı ve “Birlikte kazanacağız” ifadelerine güçlü bir anlam kazandırdı. Daha da önemlisi Meral Akşener için özel bir pragraf açmış olmasıdır. Ve “Meral Hanım Merttir, yeri geldiğinde masaya sertçe vurması bilir” şeklindeki jest ifadelerinin, ittifakın dinamizmini daha da arttıracağı kanaatindeyim.
Açıkçası, Millet İttifakı zaviyesinden bakıldığında kaybetmenin kazanmaktan daha zor olduğu bir seçim sürecinin başındayız. Umarız son krizden muhalefet partileri çok önemli dersler çıkarmışlardır ve siyasi aklın devre dışı kaldığı benzer çıkmaz sokaklara sapma yanılgısına bir daha düşmezler.
Çünkü şu anda ülkenin çok daha önemli meseleleri var, 11 ilde insanlar hala büyük deprem felaketinin acılarını yaşamaya devam ediyorlar, ne yazık ki iktidar depremin ilk gününden itibaren devletin imkanlarını bu bölgelere götüremedi. Her ne kadar yöneticilerimiz ‘inşaat’ derdine düşmüş olsalar da insanlar şu anda çadıra ve konteynıra ulaşmaya çalışıyorlar.
Dolayısıyla kaybedilecek bir dakikalık bile zaman yok, muhalefet bir haftalık ‘kriz parantezi’ni hızla kapatıp deprem mağdurlarının sorunlarının çözümü için somut projeler üretmek zorunda.