Lütfen bizi daha fazla yormayın…

Son günlerde özellikle ulusalcı ve ortodoks sol çevrelerin söylemlerini dikkatle izleyince doğrusu endişeye kapılmamak mümkün değil.

Sosyal medyadaki ortodoks sol çevrelerden muhalif sol televizyonlardan gazetelere kadar hemen hepsinde şöyle bir hava var; “İş bitti, iktidara geliyoruz, ancak bu dindar-muhafazakar da iktidarımıza ortak olmak istiyorlar, onlara ihtiyacımız yok…”

Her ne kadar şimdilik seslerini pek yükseltmiyor olsalar da, eminim mümkün olsa 6’lı masanın gereksiz olduğunu bile söyleyeceklerdir.

Oysa büyük ölçüde Kemal Kılıçdaroğlu’nun dikkatli ve kucaklayıcı duruşuyla oluşan altılı masa, muhalefetin iktidar karşısında oluşturduğu en güçlü modeldir. Kuşkusuz bu yapı içinde farklı duruşları, farklı siyasi hedefleri olan siyasi partiler vardır. Esas itibariyle masayı değerli kılan da bu farklılıklardır.

Şu ana kadar altılı masada yer alan liderlerin küçük yol kazalarına rağmen, bu yapıyı dağıtmadan sabırla yürütmeleri aynı zamanda bir siyasi kabiliyet göstergesidir. Türkiye’nin halen yaşamakta olduğu kabustan kurtulmasının tek yolu da bu masadır.

Ne var ki CHP’nin etrafında konuşlanan özellikle ulusalcı yapıların, altılı masanın ahengini bozacak ‘mahalle baskısı’ uygulama girişimleri değişimin önündeki en büyük engel gibi gözüküyor. Zira bu yapı değişime karşı öylesine bir direnç gösteriyor ki bu ittifakın mimarı olan Kılıçdaroğlu’nu bile zor durumda bırakacak bir görüntü ortaya çıkıyor. Öyle anlaşılıyor ki Kılıçdaroğlu’nun “helalleşme” yaklaşımından da çok mutlu değiller.

Açıkçası ben muhalif bir kanalda “Kılıçdaroğlu etrafındaki dindarları-muhafazakarları çok fazla dinlemeden yoluna devam etmelidir” yorumunu duyduğumda, “Acaba bu kesimler AK Parti ile ortak mı çalışıyorlar” gibi bir duyguya kapıldım. Eminim AK Parti de bu tür değerlendirmelerden son derece mutludur. Zira bu tür açıklamalar, AK Parti ile gönül bağları zayıflamış olan kesimlerin alternatif arayışlarını zedeleyecek çok etkileyici bir tavırdır. Eğer maksat, muhafazakar kesimleri altılı masadan ürkütüp kaçırmaksa, doğrusu başarılı bir hamle!

Diyelim ki CHP şemsiyesi altında yer alan bazı kesimlerin dillendirdiği gibi dindar-muhafazakar kesimler dışlanacaksa altılı masa ile oluşturulan ittifakın ne anlamı var ki…

Yarın iktidar değişimi olduğunda, ittifakın oluşturacağı yönetim farklı kesimlerin duyarlıklarını görmezden mi gelecek?

Oysa biliyoruz ki başta Kılıçdaroğlu olmak üzere altılı masayı oluşturan bütün liderler, bir taraftan ülkenin yaşamakta olduğu derin yoksulluktan kurtulması için ekonomik programlar hazırlarken, bir taraftan da kazanımlarını kaybetme endişesi taşıyan kesimlere güvence vermeye çalışıyorlar. Mesela iki gün önce ‘üzerimizde büyük bir sorumluluk var’ diyen DEVA lideri Ali Babacan’ın şu sözleri son derece açık ve net: “Hem sorunları çözme hem de temel haklar konusundaki kazanımları koruma güvenini vermemiz gerekiyor. İnsanların bu dönemde kazanılmış hakları kaybetmeyeceğini bilmesi lazım. Bundan emin olması lazım.”

Bazıları, bu ulusalcı çevrelerin gücünü çok abartmamak gerektiğini, zira CHP içinde önemli bir güce tekabül etmediklerini söyleyebilir. Doğrudur, bana göre de genel anlamda CHP’yi temsil eden bir kesim değil belki ama kelimenin tam anlamıyla gizli bir rövanşizm görüntüsü veriyor ve değişimin önündeki en büyük engel…

Mesela geçtiğimiz hafta Ekrem İmamoğlu’nun Karadeniz gezisi üzerinden öylesine bir rövanşizm rüzgarı estirildi ki açıkçası ürktüm. Ben meselenin adaylık boyutuyla ilgilenmiyorum, çünkü o kararı altılı masa verecek, en doğru kararı verecekleri konusunda da bir endişem yok.

Esas tehlikeli olan, İmamoğlu üzerinden dindar-muhafazakar kesimlere yönelik başlatılan linç kampanyasıdır. Mesela muhalif gazetedeki bir yazar öyle bir istenmeyenler listesi yapmış ki doğrusu o Türkiye’de bize yer yok gibi gözüküyor…

Galiba şunu açıkça ifade etmekte yarar var; başta ortodoks sol olmak üzere ulusalcılar, milliyetçiler, İslamcılar eğer hayalini kurduğunuz Türkiye, AK Parti iktidarının bugünkü hukuksuz Türkiye’sine ya da geçmişin 28 Şubat Türkiye’sine benzeyecekse lütfen bizi daha fazla yormayın. Çünkü biz, farklı kesimlerin birbirinin gözü oymak için beklediği rövanşizmden beslenen bir Türkiye istemiyoruz.

YORUMLAR (208)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
208 Yorum