Bu kafayla asla demokrasi ülkesi olamayız...

Bugün geldiğimiz noktadan baktığımızda, Müslüman toplumların akli bir tıkanma yaşadığını söylemek gerekiyor. Gerek Batı toplumlarında, gerekse diğer toplumlarda tarihin döngüsü içinde yaşanan tecrübeleri izlediğimizde, toplumların hayatına yön veren düşünce ve idealler yorulduğunda bütün bunların, geleceğin yolunu tıkayan bir enkaza dönüştüğünü ve yeni düşüncelerin önünü kapattığını görürüz.

Maalesef İslam siyaset geleneği, günümüz İslam dünyası için bir ilham kaynağı olmaktan çok ağır bir yük haline gelmiş bulunuyor. Bu yüzden de Türkiye dahil günümüzün hemen bütün Müslüman ülkeleri tarihsel bagajlarındaki yüklerden kurtularak evrensel hukuk normlarına dayalı demokratik bir sistem inşa edemiyorlar.

Bu çerçevede Türkiye demokrasisi zaman zaman darbelerle kesintiye uğrasa da diğer Müslüman ülkelere göre daha şanslı olmasına rağmen, gerçek anlamda bir demokrasi ülkesi olmayı ne yazık ki bir türlü başaramadı.

Peki neden?

Çünkü gerek sosyolojisi gerekse içinde yer aldığı kültürel iklim demokrasi kültürünün gelişmesine imkan tanımıyor. Kuşkusuz bu durum, Türkiye’de demokrasinin asla mümkün olmayacağı anlamına da gelmiyor. Ama yaşadığımız gerçekler dikkate alındığında demokrasi yolunun adeta haramiler tarafından kuşatıldığı gerçeğini de kabul etmek gerekiyor.

Hiç uzağa gitmeye gerek yok, an itibariyle Türkiye’de yaşananlara baktığımızda bile bu gerçeği görmek mümkün.

Bu köşede zaman zaman özellikle altını çizmeye çalışıyorum. Maalesef bu toplumu oluşturan farklı kesimlerin kültürel hafızası sorgulayan, eleştiren değil, daha çok kutsallara ayarlı bir özelliğe sahiptir.

Daha açık ifade etmek gerekirse, böylesine otoriter bir kültürel iklimden beslenen bu ülke insanlarının sağcısı da solcusu da milliyetçisi de daha buyurgan ve otoriter liderlerin önünü açan bir karaktere sahiptir. Haliyle birey olma bilincini kazanamamış toplumlarda demokrasinin hayat bulması, gelişmesi hiç kolay olmamaktadır. Ve doğal olarak böyle bir atmosferde, hangi zihniyet yapısına sahip olursa olsun iktidara gelenler, toplumun gerçek ihtiyaçlarından çok “ezan-bayrak” hamasetiyle kitleleri rahatlıkla efsunlayabilmektedirler.

Bu konuda hiçbir ‘mahalle’ ayrımı yapmadan ifade etmek gerekirse, ne yazık ki farklı mahallelerde, farklı kompartımanlarda yer alan toplum kesimlerinin neredeyse tamamının gerçek anlamda bir demokrasi talebi bulunmamaktadır. Kaldı ki kendilerine özgü kutsalları, tabuları ve hurafeleri bulunan kesimlerin demokrasi ortak paydasında buluşması da beklenemez zaten.

Haliyle böyle bir ülkede iktidar ve muhalefet aktörleri kendi mahallelerinin kutsalları üzerinden siyaset yapma kolaycılığına kaçtıkları için kutuplaşma ve çatışma iklimi kaçınılmaz hale geliyor.

Ama talihsizlik o ki gerek iktidar gerekse muhalefet bu politik basiretsizliğin ülkeyi nasıl tehlikeli bir noktaya götürdüğünün farkında değil.

Bir gün iktidar cenahı Kemal Kılıçdaroğlu’na saldıran inek hırsızlığından hapiste yatmış bir adamı kahramanlaştırıyor. Sonra devran dönüyor muhalefet, Filistin gösterisine katılan bir vatandaşa saldıran üniversiteli gence “arkandayız” diyerek kahraman ilan ediyor.

Sanki “senin kahramanın, benim kahramanım” yarışması yapıyoruz… Bu kadar kutuplaşan, ülkenin sorunlarına sadece kendi mahallesinin penceresinden bakan iktidar ya da muhalefet zihniyetiyle demokratik toplum hayali kurulabilir mi?

Bir tarafta “Hilafet olsaydı, bugün bu halde olmazdık, Gazze kurtulurdu” ucuzculuğu ile din tacirliği yapan cübbeli, takkeli ‘ham yobaz, kaba softa’ bir kesim var, diğer tarafta ise “Yaşasın Suudi Arabistan’da maç oynatmadık, Atatürk kazandı, Arapları denize döktük” edası ile ortalarda dolaşan bilgi ve akıl fukarası başka bir yobaz güruh var.

Kendimizi kandırmanın bir anlamı yok, “Kabe Arap’ın olsun, bize Çankaya yeter” anlayışla da hilafet hayalleri kuran zihniyetle de Türkiye demokratik dünyada bir yer bulamaz.

Kemalizm’e iman eden kesimlerin kendi mahallelerinde racon kestiği, şeyhlerine, tarikat ve siyasi liderlerine biat eden merdivenaltı İslamcıların itibar gördüğü bir toplumda demokrasi her zaman sadece bir hayal olarak kalmaya mahkumdur.

YORUMLAR (116)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
116 Yorum