Belki de siyaset bu tartışmalarla normalleşecek
Türkiye’de yeni dönemin bir bakıma miladı olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle birlikte siyasetin genlerinde derin bir tahribat yaşanıyor. Yeni sistemin ürettiği yapısal sorunlar yüzünden, ülkede olup biten hiçbir şey gereği gibi tartışılamıyor ve her sorun halının altına süpürülerek erteleniyor. Çünkü yönetim mekanizmaları tek elde toplandığı için doğal olarak siyaset de devre dışı kalmış durumda.
Açıkçası son günlerde Şehir Üniversitesi üzerinden başlayan tartışmaların, siyasetin normalleşmesi açısından yeni bir başlangıç olacağı kanaatini taşıyorum. Bilindiği gibi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz gün AK Parti İstanbul İl Danışma toplantısında yaptığı konuşmada eski başbakan Ahmet Davutoğlu, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dönemin başbakan yardımcısı Ali Babacan ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i hedef alarak “Bunlar Halk Bank’ı dolandırmaya çalışıyor” diyerek çok ağır bir ithamda bulundu. Eğer gerçekten böyle bir şüphenin zerresi bile varsa bunun polemiği değil yargısal boyutu olmalıdır. Çünkü hukuk devletinde işler sadece siyasi beyanlarla değil, hukuki zeminde yürütülür.
Nitekim dönemin Başbakanı Davutoğlu sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı cevabi açıklamada ”Oğluma, damadıma, kızıma bırakmayacağım. Tüm Cumhurbaşkanları, Başbakan, Özelleştirme İdaresi ve kamu bankaları yöneticileri ile bunların akrabalarının mal varlıklarının artışının araştırılması için de Meclis komisyonu kuralım” çağrısında bulundu.
Baştan söyleyelim... Bu tartışmalar esas itibariyle AK Parti’ye zarar verecektir. Çünkü suçlayan ve suçlananlar 17 yıl ülkeyi birlikte yönettiler. Özü itibariyle bu ağır üslup siyaseten rakiplerine zarar vermeyi amaçlamış olsa da, 17 yıl boyunca ülkeyi birlikte yönettikleri gerçeğini değişmeyecektir.
Ayrıca unutmayalım ki AK Parti ilk kez kendi içinde böylesine ağır tartışmalara sahne olmaktadır. Dolayısıyla teşkilatlardan bugüne kadar AK Parti’ye oy vermiş milyonlara kadar herkesin zihninde yeni soru işaretlerinin ortaya çıkması kaçınılmazdır. Her ne kadar ilk elde “Halk Bankası’nı dolandırıyorlar” suçlaması sansasyonel görünse de insanlar bu yönünden ziyade gelişmeleri içten içe daha derinden sorgulamaya başlayacaklardır. Kısacası AK Parti Erdoğan’ın bu sözleriyle, milyonlar nezdinde kendisini sorgulamaya açmıştır ve doğal olarak bunun siyasal sonuçları olacaktır.
Bu tartışmaların rüzgarı dinip insanlar salim kafayla düşünmeye başladıklarında göreceklerdir ki, bu tartışmalar esas itibariyle AK Parti’nin millet nezdindeki görüntüsüne zarar vermektedir. Çünkü dar bir çevre hariç, bu partiye gönül veren milyonlar ülkede gerçekleşen başarılı işlerin altında Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan gibi isimlerin birlikte imzası bulunduğunu bilmektedirler.
Maalesef bu tartışma AK Parti adına talihsiz bir sürecin başlangıcı olmuştur. Ama artık ok yaydan çıkmıştır, bundan sonra AK Parti istese de bu süreci geri döndürmesi pek mümkün olmayacaktır.
Ama her şeye rağmen bu tartışmaların, Türkiye siyasetinin geleceği açısından hayırlı sonuçları da olabilir. Muhtemelen AK Parti bütün cumhurbaşkanlarının, başbakanların, bakanların mal varlıklarındaki artışın araştırılması talebini pek fazla ciddiye almayacaktır, ama bu talep bundan sonra Demokles’in kılıcı gibi hep yukarıda duracaktır. Yani bütün Türkiye bu meseleyi tartışmaya devam edecektir.
İşte tam da bu yüzden, Türkiye’de siyasetin normalleşme süreci başlayabilir. Zira bundan sonra, denetlenebilir, şeffaf ve hesap verilebilir bir yönetim anlayışı toplumda giderek daha da güçlü bir şekilde dillendirilmeye başlanacaktır.
Umarım bu, ülke için hayırlı sonuçlara vesile olur.