Şeker Bayramı mı, Ramazan Bayramı mı? Hayır, dayanışmanın ve sevginin bayramı
Ben çocukken dün başlayan bayramın adı ‘Şeker Bayramı’ydı, ben öyle öğrendim. Sonra ülkemizin şiddetli kültür savaşı ortamında bu bayramın adı Ramazan Bayramı oldu; şimdi kimse ‘Şeker Bayramı’ diyemiyor bile.
Oysa bu bu dini bayramın bir de orijinal adı var; ben Murat Ülker’den öğrendim: Fitre Bayramı.
Arapçada fitre kelimesi ile iftar kelimesi aynı kökten geliyorlar. Bayramın adını başka türlü söyleyecek olursak ‘İftar Bayramı’ da diyebiliriz yani.
Bu yıl üç aşağı beş yukarı aynı zamanlara denk geldi, diğer semavi dinler olan Yahudilik ve Hristiyanlığın Hamursuz Bayramı ile Paskalya da aslında Ramazan’la ve Fitre Bayramı ile birbirine benzerler.
Hamursuz’da Yahudiler mayalı yiyecekler tüketmezler; Hazreti İsa’nın çarmıha gerilip öldürülmesini ve sonra da ruhunun göğe yükselmesini anan Paskalya öncesinde de Hristiyanlar oruç tutar, et ve hayvansal gıdalar tüketmezler.
Gerek Müslümanlar, gerek Hristiyanlar ve gerekse Yahudiler bu oruç dönemlerinin sonunu bayram olarak kutlarlar. Yani aslında orucun bitmesini kutlarlar. (Latin dillerindeki ‘Karnaval’ kelimesi ‘Carnivore’ yani etobur kelimesinden gelir.)
Müslümanlarda ibadetin bir unsuru olan fitre, aslında bir çeşit toplumsal dayanışmayı ifade eder. Gücü olanın olmayana yardım etmesini, herkesin kendi gücü kadar toplumsal dayanışmaya katılmasını, sevginin yayılmasını ister.
Diyanet’in bu yıl için belirlediği 130 lira bazılarımıza komik gelebilir ama unutmayın bu minimum miktardır; eğer durumunuz uygunsa daha fazlasını vermenize bir engel yok.
Kısacası şu: Bir bayramın adını bile kavga konusu yapmayı başarmış bir millet olarak belki de şöyle bir adım geri çekilmeli ve karşılıklı sevgiye, dayanışmaya, onun bizi biz yapmasına daha fazla odaklanmalıyız.
Bayramınızı bir kez daha kutlarım.