İngiltere’ye bak, Türkiye’de 2028’i gör!

Evet, bu kadar iddialıyım. İngiltere’de yaşanan muazzam değişim, Türkiye’de de en geç 2028’de hemen hemen aynen tekrar edecek; bir yandan CHP ülke çapında ezici bir zafer kazanıp Meclis’te tek başına çoğunluk elde edecek, bir yandan da CHP’nin üç muhtemel adayından biri daha ilk turda yüzde 50’yi aşarak Cumhurbaşkanı seçilecek.

Baştan söyleyeyim, CHP’li değilim. Bu partiye yönelik en ağır eleştirileri yazanlardan biriyim, yarın iktidar olduklarında da yazmaya devam edeceğim.

İddiamı Birleşik Krallık seçimlerine etki eden temel mekanizmayı anlatmaya çalışarak göstereyim, çünkü İngiliz seçim sonucu gerçekten iyi bir örnek.

Muhafazakar Parti, 2010 yılında büyük bir zaferle iktidara geldi. Liderleri David Cameron’du, gençti ve ülkesine büyük yenilikler, zaten elde edilmiş olan ciddi zenginleşmeye büyük katkılar vaad ediyordu.

Cameron, başbakanlığının ikinci döneminde büyük bir siyasi hata yaptı; kendisine yönelik sağdan gelen sıkıştırmayı soldan gelenden daha ciddi sandı, Brexit oylamasına gitti. Ve İngiltere’nin gerçekte hiçbir mantıklı sebep yokken Avrupa Birliği’nden ayrılması, hem Cameron’u başbakanlıktan ve parti liderliğinden etti, hem de İngiltere’yi bugün dahil devam eden ciddi ekonomik ve yönetsel kaosun içine soktu.

İlginçtir, bütün göstergeler 2010’da sona eren İşçi Partisi iktidarı dönemine göre kötüye gittiği halde Muhafazakar Parti üst üste seçimler kazandı, iktidarını 14 yıl boyunca sürdürdü. Bu dönemde parti üç kez lider değiştirdi.

Bütün bu kaosa ve kötü yönetime rağmen Muhafazakarlar’ın iktidarda durmasının sebebi İşçi Partisi’nin bir alternatif olamamasıydı.

İşçi Partisi’nde Gordon Brown’ın liderlikten uzaklaşmasının ardından yerine partinin sol kanadından Jeremy Corbyn geldi. Corbyn, bir türlü seçmeni kendisinin sekter bir solcu olmadığına, ülkeyi gayet sorumlu biçimde yönetebileceğine ikna edemedi. İşçi Partisi, bütün o Muhafazakar kötü yönetimine, ekonomik krizlere, salgının bir türlü yönetilememesine, skandallara vs rağmen bırakın iktidar olmayı seçmen nezdinde güçlenemedi bile.

Derken nihayet Corbyn gitti, yerine aslında hiç de karizmatik bir tarafı olmayan eski bir insan hakları avukatı olan Keir Starmer geldi. Ve İşçi Partisi’nin ayakları birden yere değdi, halkla temas arttığı gibi muhalefet de çok daha sahici bir çizgide tutarlı yapılmaya başlandı.

Türkiye ile benzerlik şu: Aslında İşçi Partisi bundan 5 yıl önceki seçimi de kazanabilirdi, çünkü Muhafazakar Parti olabilecek en zayıf konumundaydı, başında Boris Johnson gibi komik bir lider vardı. Ama İşçi Partisi’nin lideri Jeremy Corbyn seçmene gereken güveni vermiyordu.

Türkiye’de de seçmen 2023 yılında Tayyip Erdoğan ve Ak Parti’den vazgeçmeye hazırdı ama CHP’nin başında ve seçimde Tayyip Erdoğan’ın karşısında Kemal Kılıçdaroğlu vardı. Seçmen, ‘Kılıçdaroğlu geleceğine Erdoğan’la 5 yıl daha geçiririm’ dedi, iki kötü arasından kendisine göre daha az kötü olduğunu düşündüğü adayı tercih etti.

O seçimde CHP’nin Tayyip Erdoğan karşısında rahatça kazanabilecek iki adayı vardı, Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş. Bugün bu sayı üçe çıktı, artık Özgür Özel de Erdoğan’ı yenebilecek gibi duruyor.

Aradan geçen zamanda CHP, seçmene iktidara gelirse ülkeyi yönetebileceğini, hem de iyi yönetebileceğini gösterdi. Bunu belediye yönetimleri aracılığıyla yaptı CHP. Baktığınızda ‘Başarısız ve kötü yönetiyor’ diyeceğiniz bir CHP’li belediye başkanı bulmakta zorluk çekersiniz. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş 25 yıldır Ak Parti yönetiminde olan iki dev belediyeyi devraldı ve halka bir geçiş süreci yaşandığını bile hissettirmeden arızasız yönetti. Bunlar az buz beceriler değil.

Erdoğan bugün siyasi hayatının aynı anda hem en kuvvetli hem de en zayıf dönemini yaşıyor. Kuvvetli, çünkü 2023’teki seçim başarısı en yeminli düşmanlarını bile susturdu. Artık meşruiyeti hakkında en ufak bir tereddüt bile yok. Ama en zayıf, çünkü hepimiz 2028’de Erdoğan’ın yeniden aday olamayacağını biliyoruz.

Bu bilgiye rağmen ne Erdoğan’ın ne de partisinin 2028 için farklı bir aday arayışı içinde olmaması da çok düşündürücü. Çünkü akla Erdoğan’ın yeniden aday olmayı zorlayacağı ihtimalini getiriyor. Hemen söyleyeyim, yeniden adaylık Erdoğan’ın yaşayacağı seçim yenilgisini sadece daha fazla büyütür.

İngiltere’de ağır yenilgi alan Muhafazakar Parti’nin yeniden kendine gelmesi ve kendine bir yol çizmesi uzun zaman alacak, kimi uzmanlar ‘En az 5 yıl’dan söz ediyor. Parti içinde çözümü daha sağa yönelmekte arayanlar da olacak, Lizz Truss gibi Trump vari popülizmi savunanlar da.

Benzer bir durum aslında daha bugünden Ak Parti için de geçerli; çünkü alınan yerel seçim yenilgisinden dersleri çıkarmayı sürekli geleceğe erteliyorlar. Bu erteleme 2028’e (veya seçim yapılana) kadar devam edecek bence ve Ak Parti’deki esas hesaplaşma o seçim yenilgisinin ardından yaşanacak.

İngiltere’de tanık olduğumuz şey, anti popülist bir siyasi değişim dalgası. Türkiye’de tanık olacağımız şey de bu olacak. CHP’nin 2028’e giderken dikkate alması gereken şey bu bence.

YORUMLAR (18)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
18 Yorum