Hızlı karar!

Yeni sistemle çok hızlı karar alınacak...

Türkiye bürokrasi esaretinden kurtulacak...

Bütün kararlar hızla uygulanacak...

Hızlı karar ve hızlı uygulama ile ekonominin önündeki bürokratik engeller kalkacak; ve böylece yeni bir ekonomik şahlanış dönemi başlayacak.

Ne güzel vaatlerdi ama.

Nisan 2017 Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi için söylenen sözlerdi bunlar.

***

Covid19 ya da Korona virüs...

Aralık 2019’da Çin’de ortaya çıktı. Sonra alınmayan önlemler sonucu ocak ayı sonunda İtalya’da bir Çinli turist çiftte görüldü.

Ve artık salgının merkezi Avrupa.

Türkiye salgın hastalık sürecinde aslında İtalya, İspanya, Fransa ve Almanya’nın gerisinden geliyor. Hatta İran’ın bile. Daha da önemlisi Çin gibi bir örnek de karşımızda öylece duruyor.

İyi ama ne yapmalıydık?

En azından ne yapılmaması gerektiğini İtalya gösteriyor... İspanya gösteriyor... Fransa gösteriyor. Yavaş ve geriden alınan kararların maliyeti çok yüksek oluyormuş.

Beklemenin yüksek maliyetini bu ülkelerde yaşananlardan o kadar net görüyoruz ki... Ama beklemeyip acil önlemler alan ülkeleri de görüyoruz.

Seç beğen iyi veya kötü örneği al ve uygula.

***

Okulları tatil etmek bile hızlı karar alma sürecinde bu kadar zor mu oldu?

Şu yurtdışından gelenlere ‘daha düne kadar’ sadece “Rica-Lütfen” ekseninde 14 gün evde kendinizi kapatın diyebildik. Kim evde kapandı peki... Bilen var mı, takip eden var mı?

Umreye odaklandık ama Avrupalı turistlerimiz evine mi kapandı sanıyoruz.

Herkes evine kapanmayınca, hızlı testler ve kontrol sağlanmayınca, daha işin başında 14 gün kuralını tüm ülke olarak uygulamayınca geldiğimiz nokta belli.

Ama asıl geleceğimiz nokta önemli...

***

Önlem kararlarını ya hızlı alsaydık ne olurdu? Hatta, hala çok daha sert ve radikal önlem kararları alınamaz mı?

İlk dönemler salgını ülkemizde görsek bile “saldım çayıra” durumuna düşmezdik. “Rica-lütfen” ekseninden çıkar ve son 1 aydır yurtdışından gelen herkesi kontrol eder, gerektiğinde de hemen karantina uygulardık…

Her yere ve nerede ise her noktaya test cihazlarını yerleştirirdik.

Kısaca sonuna kadar en sert şekilde önlemleri alırdık.

Aslında ne tür önlemler alınabileceği noktasında uzman değilim. Ama iktisadi olarak yansımalarını piyasalardan görebiliyoruz.

İşi giderek ciddiye alıyoruz. Oysa ilk günlerden beri bu ciddiyeti artırsaydık, bu duruma gelmezdik.

***

İlk başlarda pozitif ayrışan piyasalarımız giderek negatif ayrışmaya başladı.

Fısıltılar bile artık etkili. Çünkü dengeler çok hassas.

Ama ya bunlara fırsat vermeseydik?

Düşünebiliyor musunuz... İspanya, İtalya ne durumda. Turizmden üretim üssüne kadar Türkiye çok ama çok büyük tarihi fırsat yakalayabilirdi.

Yakalayabilir de...

Salgından korunmuş bir Türkiye düşünsenize... Korunma elbette sıfır demek değildir. Ama kontrol edilmiş ve her adımı kontrol edilebilen bir Türkiye...

Neyse... İnsan bu vaatlerle gerçekleri görünce çok acı çekiyor.

***

En azından şu dersi almış olalım: Şehir hastaneleri gibi salgında kullanılamaz noktaya gelen devasa sistemler...

Şehir içindeki hastanelerin kapatılması...

Ne olur bu işi para değil de insan gözü ile tekrar analiz edelim ve yanlışımız da varsa dönmekten çekinmeyelim.

Hızlı alınan yatırım-para ve hızlı alınamayan önlem kararlarının maliyetini düşünebiliyor musunuz?

En iyisi düşünmeyelim...

YORUMLAR (56)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
56 Yorum